Yollarda olmaktan keyif aldigimiz diyarlarda yolumuz Midyat a idi artik...
Kardesligin, anlayisin, hosgorunun mekanindayiz yine... Insanlar caglar boyu birarada huzurla yasamislar burada... Ornek olunasi...
Cocuklar nasil hemen de kaynasiyorlar, olani paylasiyorlar.
Buralara gelebildigim icin ne kadar mutlu oldugumu anlatan bir kare olsun burada...
Bu mekan unlu bir dizinin de cekildigi bir konagin terasindan... Akin akin buraya geliniyor. Tahminimizden daha kalabalikti, yogundu mekan. Guzel tas islemeciliginin, tas evlerinin guzel bir ornegiydi yine...
Hemen oracikta ki bir dukkandan cesit cesit kahvelerden aldik. Kirmisi paketteki kakuleli... Ama insan hangi tada alisiksa oyle gidiyor. Biz yine Kuru kahveci Mehmet Efendi ye donduk:)
Tarihi eser olan koylere kasabalara gidiyorsaniz, cocuklar size rehberlik etmek icin bekliyorlar. Olan bilgilerini size aktarmak icin hazirlar... Biz rehberimizden memnun kaldik, sorularima hep cevap alabildim.
Esasinda Midyat a aya basar basmaz ilk karsima cikan yer burasi. Yoredeki hanimlarin genc kizlarin kurdugu, kendi el emeklerini sergileyip satisa sunduklari bir yer... Esimin soyledigine gore epey vakit harcamisiz burada, bana sadece bir 10 dk gibi geliyor:)
Tas baski orneklerini goruyorsunuz burada...
Baskilar orjinal, eskiden bu isi yapanlar, bagislamislar, modeler de aslini koruyor boylece... Baskilar sert bir agactan yapiliyor, oyle bir murekkep ki, 90 derecede de yikasaniz, havuza denize de soksaniz hicbir sey olmuyor, akmiyor, bulasmiyor. Kumas kalitesi de oyle, kesinlikle deforme olmuyor, yumusakligini kaybetmiyor.
Secmek cok ama cok zor gercekten, en sonunda uzerimdeki krem renkli, cok fonksiyonlu ortuyu seciyorum, ayni zamanda yoresel basortusu olarak da kullanilabiliyor
Midyat i tahminimden buyuk ve de gelismis bulduk, dizinin uzun yillar burada cevrilmis olmasi kalkindirmis olabilir, turizm de bir baska etken tabi...
Yol ustunde karsilastigimiz bir cennetden bahsetmek istiyorum. Tam hatirlayamiyorum ama neyse ki tabelasini cekmisiz... Hasankeyf yolu uzerinde idi sanirim. Biz yol alirken bir anda etraf yeserdi ve surekli bu tarz mekanlarin tabelalarina rastlar olduk. Bir akarsuyun yanindan geciyorduk ve nasil da hayat vermisti buralara...Oturduk biz de, cay ictik akarsuyun kenarinda, buz gibi gurul gurul akan sularina oglumla ayaklarimizi daldirdik. Taniyordum ben bu suyun soguklugunu cocuklugumdan, benim memleketimin akarsulari da boyle serin olurdu, donardi elimiz ayagimiz, cok durduramazdik...
Ve yol bizi Hasankeyf e getirmisti...
3 gunluk yolculugumuz sirasinda sicak hava ile hic karsilasmamistik gunes tepede olmasina ragmen, ta ki Hasankeyf e gidecegimiz gune kadar... Hava cok sicakti. Tepelere kalintilari gormeye iki cocukla hic cikacak cesaretim yokken zaten kaya kopma ve dusme tehlikesiyle kalintilara cikilmasinin artik yasaklandigini ogrendik... Asagilarda dolasacaktik mecburen...
Mardin in aksine cok ama cok sakindi Hasankeyf...
Unutulmus gibi...
Eski Kopru yikilmis, nehir artik agir i agir akiyor...
Hava sicak mi sicak cokta yurunmuyor ki...
Bu eser cikti karsimiza, icerisi nasil serin anlatamam.
Epey bir dinlendik burada, yine bir cocuk rehberlik etti bize, anlatti burayi. Esas bekcisi ona emanet edip gitmisti bir yere kadar... Aradan gecen bir yildan sonra tek hatirladigim Selculu eseri oldugu... Uzerindeki mozaikler nasil da guzel halen...
Artik donus Diyarbakir a... 3 gunluk bir geziydi ama dolu doluydu... Gezilmedik yer pek birakmadik bu diyarlarda...
Tatli bir yorgunlu var uzerimizde...
Kimileri de derin uykularda. Kiraladigimiz arabayi havalimaninda teslim edip oto koltugumuzu cikardik yerinden ama halen uyuyor...
1 saat kadar sonra Istanbul dayiz... Ne tuhaf 1 saat de Istanbul da kopruyu gecemezken...
Yolculuga cikarken bizi havalimanina birakan arkadasimiz donuste almisti. Bizi harika bir yemek masasi ile ugurlayan esi ise ne guzel bir supriz yapmisti yine... Gec saat oldugundan dogru eve gecmistik ugrayamadan, o da paket yapmis. Ne kadar anlamli guzel suprizler bunlar, unutulmayacak olan...
Donduk lakin benim cook isim var, cunku 4 gun sonra blog arkadaslarimla ben de bulusuyoruz ve konseptim yoresel lezzetler olacak. E tabi yoresel lezzete yoresel hazirliklar gerek... El emegi goz nuru, yillarin eskitemedigi yazmalari, yikayip utuleyip yerlestirdim.
Diger hazirliklarimi da yetistirdim nihayet ve o gunki soframizi hazirladim.
Anadolu`m benim her kosesi ayri guzel... Seni ozlememek ne mumkun...
Hic unutamayacagim o diyarlarin guzelligini ve tekrar tekrar gitmek isteyecegim...
16 Haziran 2014
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder