Eskişehir'e bir haftasonu için gidip doyamadan dönünce ikincisi yapmak şart olmuştu. Tam bir yıl önce bugün biz Eskişehir'e yaptığımız 2.gezinin 2.gününde idik. Günlerden 23 Nisan, neşe doluyuz, çocuklara bayram olduğu gibi bize de bayram...
Otele akşam vakti varmıştık Beypazarı'ndan yola çıkıp.
Daha önce kaldığımız otelde kaldık yine çok memnun kaldığımızdan, üstelik Eskişehir'in en güzel mekanı Odunpazarı evlerinin ortasında, butik bir otel. Tarihi Odun Pazarı evlerine benzer olarak yeni inşa edilmiş ve çok güzel insanlar tarafından işletiliyor. Başka otelde kalamayız yine gider isek sanırım. Kahvaltısı gayet kararında sakinlikte, güzel dekore edilmiş bir salonda...
Kahvaltı sonrası istikamet Kent Park... Çocuklara da bize de unutulmaz güzellikler yaşatan park...
Çocuklar için o kadar güzel oyun alanları yapılmış ki. Avrupa'daki oyun parklarından eksiği yok...
Can'ın Almanya'daki parklarda görüp deli olduğu kepçe buldozer oyunu burda da var... Çeşitli su oyunları... Çocuklar ne güzel düşünülmüş...
Leylaklar karşılıyor bizi...
Çok sevdiğim güzelim kokularıyla leylaklar...
Hareket eğlence sonrasında biraz acıkınca daha önceki gelişimizde gidemediğimiz Kırım Çibörekçisine gittik. Unutamadığım mekan...
Çiböreği güzel o ayrı...
Ama burayı anlamlı kılan esas unsur ise yer karoları ve nefis mozaikleri...
Hayalim evimin duvarlarını süslemesi... Birgün belki ben de öğrenip kendim yaparım kim bilir:) Çok istiyorum çünkü..
Parktan çocukları zar zor ayırıp yine daha önceki gelişimizde gidip göremediğimiz Gençlik
Haller Merkezi... Bir Eskişehirli olan Sevgili Münevver Ablamın tavsiyesiyle
Mazlumlar'da Su Muhallebisi... Benim gibi güllü tadları seven biri için çok ama çok lezzetli bir muhallebi idi... Şimdi resmini görmek üzdü beni, bu tatdan mahrum olmak, binlerce km uzağında olmak... Evde yapmalı benzerini...
Bir önceki gelişimizde gidemediğimiz bir başka mekan ise Çağdaş Cam Sanatları Müzesi idi... Müze de cam eserleri gezerken o kadar güzel bir çalışmaya daha denk geldik ki. Hiç fotoğrafını çekmemiş olsak da unutmadım, hatrıma geliverdi hemen... Eski mesleklere ilişkin çok güzel bir fotoğraf sergisi vardı. Meslekte 40 yılını tamamlayan ustaların çekilmiş fotoğrafları beraberinde hikayeleri... Artı olarak da fotoğraftaki ustaların kendi sesinden onların hikayelerini dinlemek çok duygulandırmıştı bizi... Çoğu günümüzde unutulmuş meslekler... Gönlüm ister ki bu fotoğraf sergisi beraberinde o ses kaydı ile birlikte Cam müzesinin daimi unsurları olsunlar... Her ziyaret eden bu duyguyu yaşasın... Geçmişe gitsin, çocukluğuna, eskiye...
Daha önce gezemediğimiz yerler bitmedi ama Odun Pazarı evlerini defalarca gezmek, oradaki hanım teyzelerden alışveriş etmek hiç bıkmayacağım şey...
Çocuklar artık yoruldum dese de:) Onları seve seve taşırım, böylesi güzel huzurlu bir mekanda iken...
Muhtemelen fotoğraf çekme sırası eşime gelmiş, iki çocuğu da bana bıraktı ki bu haldeyim:)
Daha önce dikkatimizi çekmeyen bir cami ile karşılaşıyoruz burada... Minaresinin çatısı mavi cam bezeli...
Çocuklar buradaki ufak bir parkta mahallenin diğer çocuklarıyla oynadılar uzun süre... Biz orda torununa bakan teyzeyle muhabbet ettik... Ne güzeldi...
Çocukların da bizim de bıkmayacağımız diğer mekan ise Sazova Bilim Parkı...
Şato tüm güzelliğiyle orada. Henüz iç restorasyonu bitmediğinden gezemiyoruz ama olsun gene geliriz, bir sebep olur bize hem:)
23 Nisan bugün... Peki çocuklar nerede... Ne güzel bir şehre gelmişiz, çeşitli ülkelerden bir sürü çocuk da yöresel kıyafetleriyle buradalar...
Dönüş vakti yaklaştı ama bizim geçen gelişimizde gidemediğimiz son bir mekan var... Balaban köftenin esas yenileceği yer Abdullah Usta...
Epey dolaşmalı sormalı şekilde de olsa buluyoruz mekanı... Meğer ufak bir pasajın içindeymiş.
Araba ile önüne çıkmak, uygun bir park yeri bulmak için uğraşmak gerekiyor biraz ama değiyor bence...
İşte yediğimiz en lezzetli Balaban Köfte...
Artık dönme vakti şehr-i İstanbul'a...
İki güne sığdırmaya çalıştık Eskişehir'i yine...
Keşke bu 23 Nisan da da memlekette olup böyle bir gezi yapabilseydik...
Amerika nın en büyük eyaletlerinden biri Texas'da iken ben, gönlüm memleketimin her şehrinde kasabasında, ömrüm yettiğince gezmeyi görmeyi arzu ettiğim...
Bir sonraki gezi yazım, apayrı bir tad aldığımız Diyarbakır-Mardin-Midyat-Hasankeyf gezimiz üzerine olacak...
24 Nisan 2014
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)