Engen'deki otelimize doyamadan ayrılıyoruz öğle vakti...Yolculuk gölün hemen karşısına İsviçre'ye... Bu tatilin 11.şehrine...
6 otel değiştirdikten sonra artık bir dost eve misafir oluyoruz son gecemizde. Buradaki dostlarımız ziyaret edip ertesi sabah ise Türkiye'ye dönüş var planımızda...
Bodensee gölünün kıyısında bu şirin İsviçre köyüne, Berlingen'e varıyoruz...Köyde hareketlilik var. Çünkü yılın kermesi yapılıyor gittiğimiz gün... Her ülke kendi standını kuruyor... Farklı ülkelerden lezzetler tadıyoruz. Makedonya'dan İsviçre'den, İsveç'den...
Bu köyü defalarca ziyaret etmek kısmet oldu. Bu açıdan fotoğrafını öyle çok çektik ki, her mevsimini, yazını kışını...
Ve biz ona bir aşkla bağlandık... Her köşesini biliyoruz, hayatımızda bir yeri var...
Burada sanki yıllardır yaşamışız gibi..
Hafızamızda öyle bir yeri var.
Bu parkta Can ne çok oynadı...
Her yaşında ayrı ayrı...
İşte bu dostlar sayesinde kısmet oldu bunlar...Türkiye standını kuran dostlar...
Sıramızı savdık, sizin yolunuzu bekliyoruz artık...
Ve bu güzel tatil bitti istemeyerek...
Artık dönme vakti...
Bu yazın başında çıktığımız ilk tatili yazın sonuna geldik ve ancak anlatıp bitirebildim.
Bunun dışında daha başka çıkılan bir tatil ve çıkılacak bir tatil daha var... Artık ne vakit anlatılır, bu sayfalara taşınır bilinmez:)
Seviyoruz gezmeyi biz hepimiz ayrı ayrı çok seviyoruz. Başka türlü bu kadar gezmek mümkün olmazdı sanırım:)
29 Ağustos 2012
26 Ağustos 2012
TUBINGEN & ENGEN
Biz ne bilelim sen bu kadar güzelsin, deryasın...
Sana gün değil günler ayırmak gerek...
Havanın güzel oluşu şansımız tabi, pırıl pırıl masmavi gökyüzü
Her şehirde uğradığımız parklarımız var bizim, keyifle çimenlerine oturduğumuz, sallandığımız, salındığımız, kendimizi bulduğumuz...
Çiçeklerimiz var bizim sokak sokak dokunup gözlerimizle , mest olduğumuz...
Evliliklerine mutluluklarına şahit olduğumuz insanlarımız var... Uzaktan seyreylediğimiz, tebessümle baktığımız...
Ve bir şehirden bir başka şehre giderken doyasıya seyreylediğimiz engin çayır çimen kaplı arazilerimiz var... Almanya'da son kaldığımız otelimize doğru yol alırken...
Sağımız solumuz yeşil, mest halde yol aldık böyle...
Almanya'da şehirlerin sonlarına eklenen -engen , -ingen eki bizdeki köy e denk geliyormuş. Tübingen'i geride bırakıp işin özüne köyüne geldik. Burası sade ve sadece Engen... İşte bu da Engen'deki otelimiz... Sessizliğin doğanın tam ortasında... Bir başka hayal otel bizim için ve biz bu hayalin içinde tam gerçeğinin yanındayız...
Otelden seyrettiğimiz uzakta görünen göl ise Bodensee gölü... Karşısında ise masal ülkesi İsviçre var... Ve biz yarın yolculuğumuzun son gününü geçirmek üzere bu ülkeye gidiyor olacağız...
13 Ağustos 2012
LUDWIGSBURG SARAYI & STUTTGART
Heidelberg’den istemeye istemeye ayrılıp yönümüzü Ludwigsburg’a çevirdik. Aslında öncesinde başka yerlere uğramaktı niyetimiz ama çocuklar arabada uyuya kalınca durmayıp devam ettik. İşte bir tur ile gezmeyip kendi başınıza gezmenin güzelliği burada. Gezi programınızı mevcut şartlara göre istediğiniz gibi değiştirebilme özgürlüğü…
Yabancı masallardan ise birçok çeşit vardı...
Beni benden eden ortancalar burada da var... En sevdiğim renkleriyle üstelik...
Sarayı istemeyerek artık terk ediyoruz… Neyse ki konaklayacağımız şehir yakın... Stuttgart’a varıp otel bulacağız daha kendimize. Ama sanmayın ki zor iş, hemen booking.com a bir tık yapıyoruz, bize uygun olanı seçip gps kodlarını girip doğruca yol alıyoruz…
Yolculuk var Tübingen’e… Bizi kendine hayran bırakan bir diğer şehir… Bir günden çok çok daha fazlasını hak eden, tekrar gelinecek gezilecek şehrimiz…
Ludwigsburg’da istikamet Sarayı gezmek…
Saray ki ne saray…
Bahçeye girişi ile oturum yani Rezidans bölümüne giriş ayrı ücretli…
Biz Rezidans bölümünün İngilizce Rehberli olan saatini de kaçırdığımızdan sadece bahçeyi gezmek istedik. Zaten mekan o kadar büyük ve çocuk parkı bölümü o kadar zengin ki sadece bahçeler bölümünü bile bitiremedik.
Burada yine güzel çocuk parklarından biriyle karşılaştık. Birçok sürpriz ile karşılaştık biz.
Örneğin buradaki aynanın karşısına geçip (Almanca olarak tabi:))
"-Ayna ayna söyle bana. Var mı bu dünyada benden daha güzeli başka?"
Deyince ayna birden şekil değiştiriyor, size cevap veriyor ve karşınızda çok güzel bir kız çıkarıyorKız tabi ki Pamuk Prenses:) Siz aynanın karşısına geçip kötü kalpli kraliçenin rolünü oynuyorsunuz aslında:)
Bir çok masalın burada canlandırılmasını izledik. Binbir gece masalları için bile apayrı bir bölüm vardı.
Alaaddin'in sihirli lambası...
Ali Baba ve 40 Haramiler...
Yabancı masallardan ise birçok çeşit vardı...
Hansel ve Gratel...
7 sineği aynı anda öldüren terzinin hikayesinden tutun, Pinokya’ya ya kadar birçok masalın içinde bulduk kendimizi. Bir taraftan anlatıyorlar bir taraftan yaşıyorsunuz karşınızda hareket eden dev kuklalar ile.
Ya yanlarına gidip başlatma düğmesine basmanız lazım(Bu bile masalın karakterine uygun düşünülmüş) Ya da tekneyle siz dolaşırken başlıyor canlandırma, masal anlatılmaya.
Ali Baba ve 40 Haramiler ve Pinokyo örnekleri aşağıda. Tekne balinanın ağzından içeri giriyor, orada Pinokyoyu göreceğiz:)
Can ne mutluydu bu parkta:)Ali Baba ve 40 Haramiler ve Pinokyo örnekleri aşağıda. Tekne balinanın ağzından içeri giriyor, orada Pinokyoyu göreceğiz:)
Bahçede gezerken dinlemek istediği müziği seçti...
Tekneye defalarca defalarca bindi...
Tahta oturup fışkıran suların içinden yükseldi...
Almanca bilmese bile arkadaşlar edindi:)
Onun kadar mutlu olan başka birileri daha var... Annelerini sıkıştırıp hepsi birden sütten pay almaya çalışan bu keçi yavruları olsa gerek :)
En fazla 1 dakika süreleri var, ne kadar süt içebilirlerse kârdır:)
Tekneye defalarca defalarca bindi...
Tahta oturup fışkıran suların içinden yükseldi...
Almanca bilmese bile arkadaşlar edindi:)
Onun kadar mutlu olan başka birileri daha var... Annelerini sıkıştırıp hepsi birden sütten pay almaya çalışan bu keçi yavruları olsa gerek :)
En fazla 1 dakika süreleri var, ne kadar süt içebilirlerse kârdır:)
Hiç gezememiştik güzel bir sarayın bahçe düzenlemesini şimdiye değin,
Özellikle şekillendirilmiş çimlerden yapılma labirent olayı ilgimi çekmiştir hep. Buna şahit olabildim nihayetinde Ludwigsburg sarayında…
Özellikle şekillendirilmiş çimlerden yapılma labirent olayı ilgimi çekmiştir hep. Buna şahit olabildim nihayetinde Ludwigsburg sarayında…
Sarayı istemeyerek artık terk ediyoruz… Neyse ki konaklayacağımız şehir yakın... Stuttgart’a varıp otel bulacağız daha kendimize. Ama sanmayın ki zor iş, hemen booking.com a bir tık yapıyoruz, bize uygun olanı seçip gps kodlarını girip doğruca yol alıyoruz…
Otele yerleşip Stuttgart meydanına yol alıyoruz, burada kuzenimizle ve eşiyle buluşup kısa bir akşam turu yapıyoruz şehirde…
Elimizde Stuttgart'a ait bu fotoğraf var sadece... Şehri geride bırakmadan önce tepeden çekildi..
Elimizde Stuttgart'a ait bu fotoğraf var sadece... Şehri geride bırakmadan önce tepeden çekildi..
Yolculuk var Tübingen’e… Bizi kendine hayran bırakan bir diğer şehir… Bir günden çok çok daha fazlasını hak eden, tekrar gelinecek gezilecek şehrimiz…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)