Heyecanı daha üstümüzdeyken sıcağı sıcağına yazmak istedim, hissettiklerimi hissettiklerimizi...
Bir ilk bizim için; Kamp yapmak...
Çoluk cocuğa karışmadan önce neden yapmamıştık da beklemiştik bu zamana kadar...
Kader kısmetle açıklanabilir bu durum ancak sanırım...
İpek Bebeğe kısmetmiş, onun gelmesini beklemişiz sanki.
İpek doğdu ve fitilimizi ateşledi, biz yerimizde duramaz olduk...
Ayçaların sesine kulak verdik ve yola çıktık...
Haftasonu en kalabalık kamp ekibiyle Menekşe Yaylasındaydık.
Bir önceki haftasonu alınan kamp malzemelerimizle bu işi bir seferliğine değil çok kere yapmaya niyetli olduğumuzu ortaya koyduk. Kiralamayıp kendi malzemelerimize sahip olmak istedik.
Decathlon'dan çokta bilgi sahibi olmayarak, o anki içgüdülerimizle aldık malzemelerimizi ve hepsinden çok da memnun kaldık..
*3 Kişilik
yazlık çadırımız( anormal pratik, 2 sn de çadır kuruluyor gerçekten, havaya atıyorsunuz, hızla açılıp yere açılmış olarak düşüyor. Geriye içinden çıkan çivileri yere çakmak kalıyor. Toplaması da aynı şekilde pratik)
*
Extra large sleepin bed (Şişme yatak, ısı geçirmez yorganı ile birlikte, yastıkları da içinde olarak satılıyor. Çok da az yer kaplıyor. 2 yetişkin+2 çocuk için ideal)
Ve
Kampa katılım fazlaydı evet ama bunu hayal edemiyordum pek, son dakika vazgeçmeler engeller olacaktır ve katılım kesin azalacaktır derken(ne de olsa çocuklu ailelerdi katılımcılar) buluşma noktasında gördük ki hiç öyle olmadı. 25 araba buluşma noktasındaydı.
Mekana varıldı, çadırlar kuruldu...
Yaşadığımız güzellikler saymakla bitmezdi... Kısa bir özet yapmak niyetim, kronolojik bir sıra yapmaktansa...
İki günlük kamp deneyimimizde en beğendiğin ne idi diye sorulsa cevabım "Gece kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda gördüğüm yıldızlar" olurdu... Çok anlamı vardı benim için...
Yıldızlara her baktığımda derin bir nefes alıyordum, içimden geliyordu.
Her derin nefeste biraz daha hafifleyip gökyüzüne yaklaşıyordum sanki.
Ruhum hafifliyordu.
Sonsuz mutluluğa inanıyordum o anlarda...
Farkındaydım herşeyin...
Evren benim içimdeydi, ben evren olmuştum....
Daha başka, daha başka:
Böğürtlen toplamak, avuç avuç böğürtlen yemek... Yürüyüşlerde enerji tüplerimizdi onlar bizim(Can'ı biraz daha biraz daha yürümeye böyle ikna edebiliyordum. Çok sevdi böğürtlenleri)
Çadırda uyumak, çadırda uyanmak...
Yayla suyu ile çay demlemek, kahvaltı Hazırlamak
Can'ın kamp olayından aldığı keyfe şahit olmak, çadırda neşeyle uykuya dalmasını seyretmek...
Kamp ateşinde sucuk, mantar ve patates pişirmek...
Yaylaya gelen koyun ve keçilere şahit olmak..
Toplu fotoğraf çektirmek
Kamp ateşi etrafında buluşmak
Tarhana çorbası pişirip akşam inen soğukta içmek...
Soğuğun çorbaya kattığı lezzete şahit olmak
Çadırımızın hemen yanındaki erik ağacında kalan son erikleri yemek...
Can'ın dilediğinden de çok sayıda arkadaşı olması...
İkinci gün çıktığımız yürüyüşte yolu kaybedip 4 saat sonra kamp alanına varmamız...
Hiç yorulmadık ki deyip gece kütük gibi uyumak:) Bu sefer İpek'e memeyi ben vermedim de o kendisi buldu yavrum:) Anne baygın yatıyordu çünkü:)
Peki olumsuzlukları yok mu yayla işinin?
Vardı tabi, tek olumsuzluk yola çıkmadan önceki hazırlıklar, telaş... Keşke birisi bizim yerimize her şeyi hazırlasa arabaya yerleştirse... Kolay değil, ilk kez iki çocukla kamp için yola çıkıyoruz. Hazırlanmak için çok kısıtlı vakit var. Zor olan önceki akşam eşime ve oğluma yaptığım sürpriz doğumgünü kutlamasından dönüp(neyseki dışarda ve açıkhavada yaptığımızdan kutlamayı, eve erken dönebilmiştik) hazırlıklara girişmekti. Gündüz hem doğumgünü hazırlığına çalışıp hem de kamp hazırlığı için birşeyler attım durdum çantaya, akşam kutlama dönüşü sadece mutfak hazırlığını yaparım olur biter deyip. Poğaça hamurunun gitmeden hamurunu mayalayıp dönüşte de şekillendirip fırına verdim. Keki çırpıp ekmek makinesine attım.
Kocaman sağlam bir çantayı önüme alıp içine malzemeleri attım durdum. Çanta epey ağırdı. Dönüşte ise pek hafif:)
Bütün gün boyu yaşanan telaş heyecan sonunda uyumak da kolay değildi, bir de emzirme meselesi var gece boyu, sağdan sola, soldan sağa... Neyse ki bünye alışık...
Aman unuttuğumuz birşey olmasın telaşı.... Giyecekler, yiyecekler, alet edevat ekipman derken yayla sonunda gördük ki iyi iş çıkarmıştık... Unuttuğum tek şey Can için hazırladığım aktivite çantasıydı. Askıda asılı olarak bizi beklemişti evde biz yayladayken. Kamptaki diğer çocukların boyalarını paylaştı Can, annenin içi rahatladı böylece...
Mutfak kısmından ise tuz ve yağımız eksikti... Kamp ahali sayesinde bu eksikler de sorun olmadı.
Böylece ilk kamp deneyimimizi coşkuyla mutlulukla tamamladık.
Dua: 1 ay sonra olacak muşmula ve kestane zamanı yine yaylaya gidebilmek...
Teşekkürler önce
Alpay'a ve Ayça'ya bize kamp deneyimini yaşattılar.
Diğer teşekkür ise kızıma İpek Böcüğüme, mükemmel uyumu için. Kamp boyunca uyum içerisinde eşlik etti, hiç bir aktiviteden geri bırakmadı bizi. Farkettim ki biz dışarda ev içinden daha rahat vakit geçiriyoruz... Yazın son demlerini iyi değerlendirmek gerek...