Masalar birleşti, 1, 2, 3 ve yetmeyince 4. masa. Halen masalar yetmiyordu, tabakları ve bardakları masada bırakacak yer kalmamıştı. Yemek blogları olarak biraz abartmıştık:) Herkes sadece bir çeşit yapsa sanırım daha iyi olacaktı:) Fotoğraf karesine sığmayan masada ki lezzetler elbette mide boşluğumuzda da yeterince yer bulamadılar ve bir çok lezzet tadılamadı bile...
Mutfakta Hoş Seda kendisi gibi hoştu gerçekten, sıcak, içten ve daha bir çok şey. Cheesecakein güzelliğine bakarmısınız lütfen
Seda'nın beni çok şaşırtan bir süprizi daha vardı. Şirin bir bebe hırkası, kendisi örmüştü. Daha doğmadan kısmetli bizim oğlumuz:) Seda Teyzesine çooook teşekkür ediyoruz. Elleri dert görmesin...
Bu şirin şey Sevgili Saliha'nın( Bir İstanbul Havası) oğlu Mehmet Hikmet... Uzun uzun baktım benim oğlum da ona benzesin diye:) Lakin o gün ringlerin şampiyonu olmayı haketti, bebiyi ve Kuzey bebeği kaş göz arasında yumruklarıyla:)))
Ve Sevgili Beyhan seni tanıdığıma ne kadar sevindim anlatamam. Kabul ediyorum hamilelere gösterdiğin özel ilgiden faydalanmaktan dolayı çok keyif aldım. Kendimi kraliçe gibi hissettim. Yediğim önümde yemediğim arkadam, bardaklarım doluyor, özel ihtimam. Hiç doğurmayıp hep hamile kalsam diyorum:)
Bu da Sevgili Beyhan'ın meyveli turtası, Mercimekli köfteler ise hemen arkadan göz kırpıyor bize, marullarını getirmeyi de ihmal etmemişti Sevgili Beyhan, ellerine sağlık...
Ve Sevgili Zerrin, gözlerinin içi gülen, iyi ki geldi dediğim Zerrin... Haşhaşlı çörek ile anacağım bundan sonra:) Bir dahakine haşhaşı daha bol olsun çöreklerimizin;)
Sevgili Çalışan Anne Esra, bu şirin kekleri yapan becerekli anne, örnek anne, kendi işini yapan anne, güzel anne... Ama ben yerim diye bir kenara ayırdığım bu keki bulamıyorum. Tabağımı bir yerde unuttum sanırım, piknikten dönünce geldi aklıma:(((( Çok üzgünüm Esra.. Kekine hiyanet etmişim gibi geliyor bana...
Sıra gelmeyen bir lezzet daha, mini alman pastaları. Pikniğin sonunda pakete girecek bir tane bile kalmadığını şimdi resmini görünce anlıyorum. Kim yapmıştı hatırlamıyorum ama ellerine sağlık, zahmet ettiği için. Çünkü çok zahmetli olduğunu bizzat yaptığımdan biliyorum.
Ve benim naçizane böğürtlenleri dibe kaçmış hindistancevizi aromalı muffinlerim:) Standı yanımda demonte olarak götürüp orda kurmayı da ihmal etmedim. Eifel kulesi gibi yükseliyor masadan :))
Ve Sevgili Gülriz, gözlerinin içinin içinin de taaaa içi gülen, incecik, yapıp ta yemeyen güzel insan:) Biliyorum kurabiyeleri sen bana bırakmak istedin ama kısmet olmadı:) Ben dediğim gibi lezzetine baktım ve bi daha ki buluşmaya gene bundan gene bundan diyorum. Anneciğinin ellerine sağlık. Hiç artmadığını paketlere dahi kalmadığını biliyorsun. Peynir, soğan ve mayalı hamurun nefis birleşimi, Kocagörmezler. Bu böreği hanımlar yapıp gündüzden yerlermiş, akşam kocalarına dahi kalmazmış o yüzden adı Kocagörmez:) Pikniğe gelen kocaların dışında da kimsenin kocası görmedi zaten:)
Daha fotoğrafını çekemediğim bir sürü lezzet vardı soframızda. Sevgili Gül'ün sayfasında fotoğrafları mevcut, bu göz zevkine ordan devam edebilirsiniz.
Bu pikniğin oluşmasına vesile olan Sevgili Tuba'ya ne kadar teşekkür etsek az. Taa Amerika'dan bir ses etti ve bir çığlık koptu burdan... Müge, Selen ve Yasemin ile bir olup hoparlör görevi yaptık:) Sonunda bu güzelim piknik gerçekleşti. Ben hala etkisinden kurtulabilmiş değilim. Rüyalarımda hala piknik sofrasındaydık:) Bu saat olmuş hala birşey yemiş değilim. Bu da pikniğin ben de gösterdiği diğer etki:) Bana kalsa bugün de bir şey yemem ama bebi acıkmıştır. Onu besleyeyim biraz, gonca da bağırıyor içerden, ne yazıyorsun bu kadar hadi kahvaltı yapalım diye:)
Not:Bu yazıda unuttuğum, yanlış yazdığım birşey olursa affola, yorum yazın, mail atın hemen düzeltirim:)