29 Temmuz 2007

1.TÜRK YEMEK BLOGLARI PİKNİĞİ

İşte beklenen gün geldi, yemek blogu sahipleri piknik alanında biraraya geldi.
Masalar birleşti, 1, 2, 3 ve yetmeyince 4. masa. Halen masalar yetmiyordu, tabakları ve bardakları masada bırakacak yer kalmamıştı. Yemek blogları olarak biraz abartmıştık:) Herkes sadece bir çeşit yapsa sanırım daha iyi olacaktı:) Fotoğraf karesine sığmayan masada ki lezzetler elbette mide boşluğumuzda da yeterince yer bulamadılar ve bir çok lezzet tadılamadı bile...
Benim evde ki hesabım da tutmadı tabi, ben tatlılara göz gezdirirken karşılaştığım o nefis patlıcan salatası herşeyi değiştirdi. Piknikten döndüğümde midem bana isyan ettiğinde bile keşke daha fazla yiyebilseydim dediğim patlıcan salatasını Sevgili Münevver Hanım yapmıştı. Çok da güzel bir süpriz yapmıştı. Hamilelere(ben ve Yasemin) ve bebiye özel ayrıca 3 şirin sepet yapmıştı. Münevver Hanım'a çok teşekkür ediyorum. Pikniğimize güzel sohbeti, neşesi ile apayrı bir renk kattı. Patlıcan Salatasının sırrını da merakla bekliyorum
Patlıcan salatasının yanına, ısrarları üzere Pastacı kızın peynirli ayçöreklerinden tadıldı. Hepsini yiyemem diye bölüşülmek istenen ayçöreği ikinci alışta paylaşılmadan bütünüyle yenildi. Beni şaşırtan bir lezzetti. Ellerine sağlık Özlem...

Bu kadar lezzet tükenmek bir yana, yarısı bile yenilemeyince komşu piknikçiler de kısmetlendi, o da yetmedi kalanlar pay edildi. Böylece piknikten eşlerde nasibini aldı. Sevgili Gül'ün annesinin yaptığı Laz Böreği eşime de kısmet oldu gelen pakette. Şimdiye kadar yediklerimizden çok çok başka ve güzeldi. Piknik başlangıcında annesi ile de tanışma şansını yakaladım. Israrlarımıza rağmen pikniğe katılmayıp, misafirleri geleceği için dönmesi gerektiğini söyledi. Misafir hazırlığı içerisinde dahi Laz Böreği gibi yoğun zahmet isteyen bir lezzeti bizler için yapmıştı. Yedirmeyi içirmeyi seven, iyiliksever anne-kızı tanıdığım için çok mutluyum. Benim sürekli söylediğim kuchenler ise göz dolduruyordu masada. Tam 4 çeşit lezzet ile katılmıştı pikniğimize Sevgili Gül...


Ve leziz miniler...

Ayşem'in tek lokmalık mini kurabiyeleri ve Gelincikler Burcu'nun cheesecakeleri.
İtiraf ediyorum kalan en son kalan mini kurabiyeleri ben attım pakete:) Zaten az kalmıştı arkadaşlar, üzülmeyin tarifi Ayşem'in sitesinde var:)
Bize bir de süprizleri vardı Bake Shop'dan.. Süper mini kalıplar, benim kısmetim ise gönlümden geçtiği üzere kalpli kalıplardı... Bu güzel süpriz için tekrar teşekkürler Sevgili Ayşem ve Burcu


Mutfakta Hoş Seda kendisi gibi hoştu gerçekten, sıcak, içten ve daha bir çok şey. Cheesecakein güzelliğine bakarmısınız lütfen
Seda'nın beni çok şaşırtan bir süprizi daha vardı. Şirin bir bebe hırkası, kendisi örmüştü. Daha doğmadan kısmetli bizim oğlumuz:) Seda Teyzesine çooook teşekkür ediyoruz. Elleri dert görmesin...
Bu şirin şey Sevgili Saliha'nın( Bir İstanbul Havası) oğlu Mehmet Hikmet... Uzun uzun baktım benim oğlum da ona benzesin diye:) Lakin o gün ringlerin şampiyonu olmayı haketti, bebiyi ve Kuzey bebeği kaş göz arasında yumruklarıyla:)))

Ve Sevgili Beyhan seni tanıdığıma ne kadar sevindim anlatamam. Kabul ediyorum hamilelere gösterdiğin özel ilgiden faydalanmaktan dolayı çok keyif aldım. Kendimi kraliçe gibi hissettim. Yediğim önümde yemediğim arkadam, bardaklarım doluyor, özel ihtimam. Hiç doğurmayıp hep hamile kalsam diyorum:)
Bu da Sevgili Beyhan'ın meyveli turtası, Mercimekli köfteler ise hemen arkadan göz kırpıyor bize, marullarını getirmeyi de ihmal etmemişti Sevgili Beyhan, ellerine sağlık...
Ve Sevgili Zerrin, gözlerinin içi gülen, iyi ki geldi dediğim Zerrin... Haşhaşlı çörek ile anacağım bundan sonra:) Bir dahakine haşhaşı daha bol olsun çöreklerimizin;)

Sevgili Çalışan Anne Esra, bu şirin kekleri yapan becerekli anne, örnek anne, kendi işini yapan anne, güzel anne... Ama ben yerim diye bir kenara ayırdığım bu keki bulamıyorum. Tabağımı bir yerde unuttum sanırım, piknikten dönünce geldi aklıma:(((( Çok üzgünüm Esra.. Kekine hiyanet etmişim gibi geliyor bana...

Sıra gelmeyen bir lezzet daha, mini alman pastaları. Pikniğin sonunda pakete girecek bir tane bile kalmadığını şimdi resmini görünce anlıyorum. Kim yapmıştı hatırlamıyorum ama ellerine sağlık, zahmet ettiği için. Çünkü çok zahmetli olduğunu bizzat yaptığımdan biliyorum.

Ve benim naçizane böğürtlenleri dibe kaçmış hindistancevizi aromalı muffinlerim:) Standı yanımda demonte olarak götürüp orda kurmayı da ihmal etmedim. Eifel kulesi gibi yükseliyor masadan :))
Ve Sevgili Gülriz, gözlerinin içinin içinin de taaaa içi gülen, incecik, yapıp ta yemeyen güzel insan:) Biliyorum kurabiyeleri sen bana bırakmak istedin ama kısmet olmadı:) Ben dediğim gibi lezzetine baktım ve bi daha ki buluşmaya gene bundan gene bundan diyorum. Anneciğinin ellerine sağlık. Hiç artmadığını paketlere dahi kalmadığını biliyorsun. Peynir, soğan ve mayalı hamurun nefis birleşimi, Kocagörmezler. Bu böreği hanımlar yapıp gündüzden yerlermiş, akşam kocalarına dahi kalmazmış o yüzden adı Kocagörmez:) Pikniğe gelen kocaların dışında da kimsenin kocası görmedi zaten:)
Daha fotoğrafını çekemediğim bir sürü lezzet vardı soframızda. Sevgili Gül'ün sayfasında fotoğrafları mevcut, bu göz zevkine ordan devam edebilirsiniz.

Bu pikniğin oluşmasına vesile olan Sevgili Tuba'ya ne kadar teşekkür etsek az. Taa Amerika'dan bir ses etti ve bir çığlık koptu burdan... Müge, Selen ve Yasemin ile bir olup hoparlör görevi yaptık:) Sonunda bu güzelim piknik gerçekleşti. Ben hala etkisinden kurtulabilmiş değilim. Rüyalarımda hala piknik sofrasındaydık:) Bu saat olmuş hala birşey yemiş değilim. Bu da pikniğin ben de gösterdiği diğer etki:) Bana kalsa bugün de bir şey yemem ama bebi acıkmıştır. Onu besleyeyim biraz, gonca da bağırıyor içerden, ne yazıyorsun bu kadar hadi kahvaltı yapalım diye:)
Not:Bu yazıda unuttuğum, yanlış yazdığım birşey olursa affola, yorum yazın, mail atın hemen düzeltirim:)

28 Temmuz 2007

SON SAATLER...

Aşağıda ki yazı, tarafımca piknik ekibine az önce mail atılmıştır. Sonra Ayşem'in canlı yayın yazısından esinlenerek buraya da aktarma kararı alınmıştır.

Altın Kızlara Mektup...
Şimdi piknik ekibi telaş içerisinde fırın başında veya elinde birşey doğruyor belki (mercimekli köfte, kısır ve patates salatası düşünenlere:)))
Ya da Sevgili Seda gibi uyuyor, az önce telefon açıp uyandırdığım üzere:) Cheesecake ini bir gece önceden yapmış dolaba koymuş tabi, rahat hanımefendi:)
Ben de akşamdan bu telaşı yaşayanlardanı m, 3 posta halinde pişen muffinlerim ile fırın ve klima önü arasında gidip geldim. Sabahın köründe işe gelmek üzere kalkmış bulunuyorum, basketbol topunuda aşmış, artık eşi benzeri olmayan top bir karna sahibim ve onunla birlikte sabah yataktan kalkmak daha bir zor oluyor artık...
bunları ne diye buraya yazıyorsun git bloguna yaz diyenleri duyuyorum.
Yahoo yu boş buldum yazayım dedim:))) Malum herkes ya dışarda ya başka telaşlarda:)
piknik buluşmasına 3-4 saatlik bir zaman var. Heyecanlar dorukta, nefesler tutulmuş:P
Bir de son dakika gelişmesi. Dün akşam atılan ama ben fırın-klima telaşında duymadığım bir telefon mesajı aldım. Mutfakta hoş seda ve 2 blog arkadaşı daha katılıyor(yukarı da da bahsettiğim üzere)...Süheyla ve Özlem de katılıyormuş... Seda'nın cheesecake yaptığı haberini aldım, Süheyla ve Özlem'i bilmiyorum
Tek bildiğim bugün midemi optimum kullanmak için hesaplar kitaplar yapmam gerektiği:)
Ayşem'in mini kurabiyeleri. .
Gülümser'in alman kuchenleri.. .
Gülriz'in tahinli kurabiyesi.. .
Zerrin'in haşhaşlı çörekleri...
Beyhan'ın meyveli tartı...
Ebru'nun turtası..
Esra'nın vişneli mini kekleri...
Bir de Seda'nın cheesecake i eklendi:)
Bunların hepsini yiyebileceğimi elbette düşünemiyorum, tuzluları, salataları saymadım bile. CAN'ımız tatlı istiyor napalım :)
Ben bir hesap kitap yapayım, piknikte görüşürüz sevgili blog dostları...
Evde ki hesap: 5 kurabiye, 1 çörek, 1 mini kek, 1 dilim cheesecake, 1 dilim tart, 1 dilim turta, 1 dilim kuchen...
Piknik'teki hesap: ?????? Henüz bilinmiyor...

23 Temmuz 2007

BELGRAD ORMANI, SUSUZLUK ve HAFTASONU MUTFAKTA PİŞENLER

Pazar günü seçim var, erkenden oyumuzu kullanıp Belgrad Ormanına kahvaltıya gidelim dedik yakın bir arkadaş çiftiyle... Fikir benden çıkmıştı, ama sandım ki ben en son 3-4 sene önce sonbahar ve kışları koşuya gittiğimiz Belgrad Ormanını bulacağım. Göl etrafında serin yürüyüşler yapacağız. Eşler gölde yüzdürecekleri uzaktan kumandalı gemilerini de yanlarına almışlardı. Onlar gemilerini gölde yüzdürürken benim gibi hamile olan arkadaşımla gölde yürüyüş yapacaktık. Ama gelin görün ki göl yerinde yoktu:( Gölde bir damla su kalmamış, toprak çatlamıştı:( Küresel ısınmanın acı gerçeği ile karşılaştık. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen hava sıcaktı. Oturabileceğimiz sağlam, temiz bir bank bulmakta epey zorlandık. Bulamayınca da elde ki ile idare edip, bank ve masalardan birine gazete ve örtülerimizi serip oturduk. Bizim piknik yaptığımız yer koşu parkurunun 4. km sine denek gelen kısım idi. 3 sene önce çöp de yoktu civarda, şimdi ise içler acısı bir haldeydi etraf. Halkımız çevresini temiz tutmayı bilmiyor maalesef evinden çıkınca. Ama girişte otopark parasını almayı bilen yetkililer bile olsa temiz tutmaya çaba gösteremezler mi, hiç mi bakım yapılmıyor? Bu sebeple siz arkadaşları da uyarmak istedim. Belgrad ormanına gitmeyi düşünüyorsanız bir kez daha düşünün derim. En azından bekleyin sonbahar gelsin. Ortada ki çöp kokusu kalksın, yağmurlar gölü doldursun. Bu açmalar da kahvaltı için yaptıklarım. Sabahın ilk ışıklarına gözlerini açtılar...
Daha önce sade yaptığım açmaları bu sefer zeytinli yapıp, üzerini de haşhaş tohumları ile süsledim... Bunun için sade açma hamurunu poğaça gibi elinizle hafif açıp içine 1 çay kaşığı kadar zeytin ezmesi sürdükten sonra rulo yapıp simit şekli vererek tepsiye diziyorsunuz. Sade açma tarifim burada.
Bu çikolatalı kek de eşimin talebi üzerine pişirildi. Evde yumurta olmadığı görülüp komşudan yumurta istendi:) Eltimin evlilik yıldönümü hediyesi oldu ayrıca. Yumurta ödünç aldığımız komşumuza da ikram edildi. Çok amaçlı bir kek oldu :)ÇİKOLATALI SADE KEK:
Malzemeler:

  • 4 yumurta

  • 1,5 su bardağı toz şeker

  • 1 su bardağı sıvı yağ

  • 200 gr yoğurt( yarım su bardağı)

  • Yarım su bardağı süt

  • 2.5 yemek kaşığı toz kakao

  • Aldığı Kadar un

  • 1 paket kabartma tozu

Sosu İçin:

  • 100 gr bitter çikolata

  • 100 gr(yarım paket) süt kreması

Yapılışı: Şeker ve yumurta iyice çırpılır. Bu aşamada mikserden yardım alabilirsiniz. Ardından sıvı yağ, yoğurt ve süt eklenir. Kakao eklenir. En son kabartma tozu ve kek kıvamını koruyacak kadar un eklenir, karıştırılır. Yağlanmış kek kalıbında 180 derecede pişirilir. Yaklaşık 40 dakika sürüyor. Kürdan testini yapmayı ihmal etmeyin. Bir de aklınızda olsun. Ben keke riviera zeytinyağı kullanıyorum. Ayçiçek yağına göre daha az kabartıyor. Sağlıklı olması daha önemli bu aralar benim için. Uzun süredir ayçiçek yağı kullanmıyorum evde...

Kek pişip soğuduktan sonra kalıptan çıkarın. Süt kremasını bir kez kaynatıp içine bitter çikolata parçalarını atıp eritin. Ben süt kremasını mikrodalgada ısıttım. Çok da fazla tutmayın taşıyor:) Çikolata eriyip iyice homojen hale gelene kadar kremayı karıştırdım. Kekin üzerine sosu kaşıkla döktüm. Arzunuza göre hindistancevizi ya da fındık kırığı ile süsleyebilirsiniz.

Afiyet Olsun.

Su kesintilerine gerek olmayan günler diliyorum. Ne olur suları idareli kullanalım. Ben kurumuş gölü gördükten sonra daha titiz oldum bu konuda. Artık her gün duş almak yok. Bulaşıkları elde yıkamak yerine, makineye yerleştiriyorum. Çamaşırları kısa programda yıkıyorum. Boşa akıtmak bir yana, nasıl tasarruf edilebilirin peşindeyiz. Örnek:Klimanın suyu bir su bidonunda biriktirilir, akvaryumun suyu bu suyla değiştirilir. Akvaryumun kirlenmiş suyu da çiçeklere dökülür... Bu gibi örnekleri çoğaltmaya çalışıyoruz. Birazcık daha pis olalım ama çocuklarımız yeter ki susuz günler yaşamasınlar. Onlara suyun bol olduğu vakitlerin hikayelerini anlatmak zorunda kalmayalım...

21 Temmuz 2007

GEL PİKNİĞE GEL...

1.TÜRK YEMEK BLOGLARI PİKNİĞİ

İşte beklenen buluşma gerçekleşiyor sonunda...

Sevgili Tuba'nın fikri ile coştuk, haydi piknik yapalım dedik. Toplu bir buluşma fikri benim aklımda uzun süredir vardı ama organizasyon çabalarından korkup duruyordum. Yemek bloglarının en güzel buluşma türü elbet bir piknik olabilirdi. Piknik teklifini Müge'nin haber vermesiyle de hemen kabul ettim tabi ki. Bir çırpıda organize olduk. Yere karar verdik, saatine, sonra listeler oluştu. Herkes bir çeşit lezzet ile katılıyor. Yarışma filan yok, herkes rahat olsun o yüzden:) Şu an 10 kişiyi geçtik. 1-2 kişi dışında kimseyi tanımıyorum ben. Siz de kimseyi tanımıyorum, çekiniyorum demeyin, hep birlikte bu acemiliği üzerimizden hemen atacağımızdan kuşkum yok...

İstanbul'da oturan yada tatil için şu anda İstanbul'da olan tüm blog sahibi arkadaşları bekliyoruz.

Tarih / Zaman : 28.07.2007 - Cumartesi & 13.00 - 17.00 Arası

Yer : Katılacağını bildiren arkadaşlara ilan edilecektir.

Not : Bana yorum bırakarak, mail adreslerinizi belirtmeniz de yeterli. Size mail yoluyla ulaşırım.Tuba şu anda Türkiye'de ancak maillerine bakıp size dönemeyebilir, bu konuda ona yardımcı olmak benimkisi...

20 Temmuz 2007

ÇİKOLATALI CEVİZLİ ÇÖREK

Gün içinde bakındığım yemek blogları benim için biraz kötü oluyor bazen... Özellikle acıkmaya başladığım zamanlarda... İşyerinde saat 11 ve 16.00 civarı hamurişi tatlı türü yemek istediğimi farkediyorum. Kurabiyeler ve tatlı çörek fikirleri aklımda uçuşuyor. Özellikle tatlı çörekler, hem hamur işi hem de tatlı ihtiyacımı giderdiğinden gözdelerim arasında. Sevgili Gül ve Dilek'in sayfalarında gördüğüm muffin görünümlü haşhaşlı, çikolatalı, üzümlü çörekler beni kalbimden vurdular. Birden çikolata ve ekmeğin ne güzel gideceğini düşündüm, tahinli ise muhteşem olurdu. Hangi tarifi yapsam, ne yapsam derken geçen akşam Dr. Oetker instant kuru maya paketinin arkasında ki tarifi gördüm ve 10 sn içinde paket açılmış sütün içine katılmıştı bile:) Tarifte sadece malzemelere sadık kalıp, şekil verme fikrini Gül ve Dilek'den aldım. Ceviz ve çikolata, çöreğin içinde buluştu ve aklımda ki tadı yakaladığım bir tarif oldu. Bir sonra kinde tahinli, haşhaşlı, pekmezli ya da üzümlü olanlarını da yapacağım.
ÇİKOLATALI CEVİZLİ ÇÖREK
Malzemeler:

  • 4 su bardağı un


  • 1 tutam tuz(çok az, çimdik ile)


  • 1 çay bardağı şeker


  • 1 çay bardağı sıvı yağ(100 gr margarin yerine kullandım)


  • 1 su bardağı ılık süt


  • 1 su bardağı ceviz içi


  • 120-150 gr kadar çikolata parçaları (Damla çikolata yerine, evdeki çikolaları ufaltarak kullandım.)
Yapılışı: Maya ile sütü karıştırıp biraz bekletin. Unu eleyip katın. Bir tutam tuzu, şekeri ve yağı ekleyip yoğurun. Üzerini hava almayacak şekilde kapatıp ılık ortamda 40-50 dakika bekletin. Hamuru 3 eşit parçaya bölün, elinizle ya da merdane ile her bir parçayı açıp içine ceviz ve çikolata parçalarını serpin. Kenardan içe doğru kıvırarak uzun rulo yapıp, 6 dilime kesip muffin kalıplarına pay edin. 3 top hamurdan toplam 18 adet muffin çöreğiniz olacak. İsterseniz benim gibi hamurlardan birini rulo halinde kesmeden baton kek kalıbına da bırakabilirsiniz. Bu parçayı da piştikten sonra daha küçük dilimlerde keserek servis yapabilirsiniz. Çikolatalar çörek sıcakken erimiş bir halde oluyorlar. Soğuduktan sonra ise servis yapmadan önce mikrodalgada çok az tutarak çikolataların tekrar erimesini sağlayabilirsiniz. Çikolatasını erimiş isteyenler için bir öneri:)
Ayrıca dün ki doğumgünümü çok anlamlı bir şekilde kutlayan Sevgili Punto Amca'ya burdan teşekkürlerimi gönderiyorum. Benim için seçtiği güzel şiir için de... Şiire konu olan sardunyayı daha bir seviyorum artık. İyi ki tanımışız onu ve ailesini...
Türkçemize sağladığı katkılardan dolayı kendisine ve yol göstericiliğinden dolayı da eşine ayrıca teşekkür ediyorum.

18 Temmuz 2007

İLK REÇELİMİ YAPTIM...

İlk reçelimi yaptım:) Mutluyum, gururluyum. Pınar'ın Kulubesi vişne reçelini iftiharla sunar...

VİŞNE REÇELİ

Malzemeler:

  • 1 kg vişne(Çekirdekleri çıkarılmış olarak)
  • 1.5 kg toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı limon tuzu

Yapılışı: Vişnelerimiz bir gece önceden şekere yatırılır. Ertesi gün, kısık ateşte 1 tatlı kaşığı limon tuzu ilavesi ile reçelimiz koyulaşana kadar kaynatılır. (Evhanımları ertesi sabah kahvaltı ederken bir yandan da reçellerini kaynatabilirler, çalışan hanımlar ise iş dönüşü, akşam yemeğini hazırlarken kaynatabilirler:)) Çok da koyulaşmasın, bekleyince de koyulaşıyor çünkü. Tatlı şerbeti gibi bir kıvama gelir gelmez ocağın altını kapatıp soğumaya bırakın. Ilıyınca kavanozlara paylaştırıp tam olarak soğumasını bekledikten sonra kapaklarını kapatın. 1-2 yıl boyunca saklayabileceğiniz reçelleriniz hazır. Bu malzemeler ile 1.5 kavanoz(büyük konserve kavanozu) reçel elde ettim. Afiyet olsun...

İlk ıspanaklı böreğimi de yaptım. Üstelik gül motifini de ilk kez çalışıyorum:)
Börekler için en iyi adres Hatice'nin sitesi dedim ve tarifi aynen uyguladım. Akşam ki misafirlerimiz için aşağı daki tabağı hazırladım. Tabağın masaya inmesi ile bitmesi bir olunca çok mutlu oldum:) Ramazan ayı gelmeden börek konusunda bilgi ve deneyimlerimin artması için denemelerim önümüzdeki haftalarda devam edecektir. Sadece tatlı pasta ile karın doymuyor:)

16 Temmuz 2007

YE#24 LİMONLU BALLI KULE

Haftasonu limonlu bir tarif uygulama fırsatı bulamayınca etkinliğe katılamıyorum diye üzülmekle meşguldum ki birden aklıma geçen sene yaptığım Ballı Kule'ler geldi. Sevgili Hatice'nin sitesinden uygulamıştım tarifi. Üstelik resimleri de mevcuttu. Böylece bu etkinlikde ben de varım.

LİMONLU BALLI KULE

Malzemeler
  • 6 su bardağı süt
  • 1 paket muzlu puding
  • 1 paket kakolu puding
  • yarım çay bardağı bal
  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • yarım limon rendesi

Yapılışı: Önce 3 bardak süt ile kakaolu pudingi pişirip hafif ıslattığınız kaselere paylaştırın, ılınsın. (Hafif ıslattığınız için kaselerden daha kolay çıkacaktır.) Sonra da muzlu pudingi hazırlayıp kakaolu pudingin üzerine paylaştırın. Bu şekilde puding kaselerini buzdolabına kaldırıp 3 saat kadar bekletin. Yarım çay bardağı kadar balı cezvede limon suyu ve kabuğu ile kaynatın. Kaynadıktan 4-5 saniye sonra ocaktan indirin. Buzlukta ki pudingleri tabaklara ters çevirin. Üzerine ballı sostan dökün. Muz dilimleri ve gofretler ile ikram edebilirsiniz..

Afiyet Olsun...


10 Temmuz 2007

KİTAPLAR VE PUF EKMEKLER

En son Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" adlı kitabını okudum. Bu kitabı okumak epey yorucu idi. Tutunamayanlar kitabı yazarın Üniversite'den çok sevdiği bir arkadaşının intihar ettiğini öğrenmesiyle başlayan monolog tarzı konuşmalardan oluşuyor. Sıkıntılar, buhranlar, monologlar... Yürüyen, güzel olabilecek bir yaşamdan kendini soyutlayanlara, yani yazarın deyimiyle "tutunamayanlara" adanmış bir kitap... 724 sayfadan oluşuyor ve iletişim yayınlarından yayınlanmış.
Kitabı okurken yazarın kültürel bilgisi ortaya çıkıyor. Yaklaşık 30 yıl önce yazılmış bir kitap olması itibariyle, yazıldığı dönemde büyük yankı uyandırmış. Türk Edebiyatına farklı bir boyut sunduğu için eleştirilerin yanında büyük övgülere sahip olmuş.
Yazar Oğuz Atay'ın genç sayılabilecek bir yaşta ölümü ise üzüntü verici. Kitaplarının çoğu ölümünün ardından yayınlanabilmiş.

Geçtiğimiz pazar günü Beyazıt'a gidip iki yeni kitap aldım kendime.

Halil Cibran'ın kitaplarını üniversiteden bir arkadaşım çok beğenerek neredeyse bütün kitaplarını okumuştu. Aynı övgülere Sevgili Hülya'nın sayfasında da rastlayınca gizem dolu bu yazarın kitaplarından birini okumak şart oldu. İlk kitabı olarak "Ermiş"i seçtim. Bunun yanında bir de Elif Şafak'tan bir kitap aldım; Pinhan. Bu kitabı Mevlana Büyük Ödülü'nü almış. Elif Şafak'ın şimdiye kadar okuduğum kitapları hep günümüz zamanında geçen romanlardı. Pinhan kitabı farklı olarak, eski zamanlarda geçiyor.

Bir de hamileliğin 7.ayına geldiğimden, bebek bakımı ile ilgili bir kitap okumamın iyi olacağını düşünerek, marketlerin birinde gözüme çarpıp da aldığım kitap var:) Henüz doğum iznine ayrılmadım ama ayrıldığım vakit kitap okuyacak bol bol vaktim olacağını düşünüyorum:) Bir de bebek ve hastane hazırlığı yapmak gerekiyor. O kadar rahat bir haldeyim ki, bana kalsa evde doğuracağım sanırım:) Normal doğum için ısrar ediyorum ve sırf bunun için doktor değiştireceğim. Benim gibi normal doğum taraftarı bir doktor arayışındayım. Bu konuda ki fikir ve önerilerinizi lütfen yazın bana arkadaşlar...

Gelelim ekmek tarifimize... Bu konuda en iyi kaynak tabi ki Ekmek Kokusu... Tarife miss kokulu ekmeklerin arasından ulaştım. Yarım ölçü yapıp 6 adet puf puf süt kokulu ekmek elde ettim. Eşim boş boş bile yeneceğini söylüyor. İçine birşey koymaya gerek yokmuş:)

YORK SHIRE PUDING= PUF PUF EKMEKLER

Malzemeler: (Yarım ölçü için, 6 adet çıkıyor)

  • 2 yumurta
  • 1 cup un( büyük bir su bardağı kadar)
  • 1 cup süt(büyük bir su bardağı kadar
  • yarım çay kaşığı tuz


Yapılışı: Yumurtaları mikserde yarım dakika iyice çırpın. Ardından sütü ekleyip bir yarım dakika daha çırpın. Un ve tuzu ekleyip 2 dakika boyunca kremamsı bir hal alana kadar çırpmaya devam edin. Yağlanmış muffin kalıplarına döküp. 200 derecelik ısıtılmış fırında pişirin. Yarım saat sonra puf puflar hazır:) İçine reçel, ya da peynir koyup güzel bir kahvaltı yapabilirsiniz. Afiyet olsun...

ÇİKOLATALI YENİ TATLAR

Çikolatalı tarifler ile aram pek iyi değildi, çok isterdim ben de bir çikolata tutkunu olmayı, bir parça çikolatayı ağzıma attığımda, erimesiyle birlikte mutluluk hormonlarımın hareketlenmesini:)

Oysa ben çikolata yerine meyveli-tarçınlı bir tartın ağzımda dağılmasıyla mutlu olabilirim. Bunun için en ideali elmalı tart ya da kurabiyedir benim için.

Ta ki düne kadar...

Meğer çikolata pek yaraşırmış pastalara keklere, hele de krema halinde ise...

Cupcakeleri görür görmez vuruldum. Bu konuda epey araştırma da yaptım sayılır. Sadece cupcake ürünleri satan dükkanlar olduğunu öğrendim yurt dışında... Boyut Yayınlarının Tatlılar kitabından Sütlü Çikolatalı Kek'in resmini görünce evet işte bunu yapmalıyım dedim. Evvelsi gün benmari tenceresi sürekli kaynadı durdu, üzerinde çikolatalar uslu uslu eridi. Aklımda cupcake dışında bir çok yeni tarif deneme fikri de geçiyordu bu esnada. Örneğin, taze vişnelerden brownie yapmak vardı. Lakin istediğim tarifi bulamamışdım. Böylece kitapta ki tarife vişne suyu ve vişne taneleri ekleyerek kendi tarifimi oluşturdum ve sonuçtan çok memnun kaldım.

SÜTLÜ ÇİKOLATALI CUPCAKE:

Malzemeler:

  • 100 gr sütlü çikolata (küçük karelere bölünmüş)
  • 100 gr tereyağı ya da margarin(küçük küplere bölünmüş)
  • 1 su bardağı toz şeker
  • Yarım çay bardağı vişne suyu(ben ekledim)
  • 1 su bardağı çekirdeği çıkarılmış vişne taneleri(ben ekledim)
  • 1.5 su bardağı un ( akışkan kek kıvamını bulmak için miktarı artırabilirsiniz)
  • 2 yumurta
  • yarım paket kabartma tozu

Üstünde ki Krema İçin:

  • 80 gr sütlü çikolata
  • 2 yemek kaşığı süt kreması(sıvı krema)

Yapılışı: Benmari usulü çikolata ve tereyağını eritin ve karıştırarak ılınmasını sağlayın. Yumurta ve şekeri ayrı bir kapta çırpın. Çikolatalı karışımı ekleyin. Ardından vişne taneleri ve vişne suyunu ekleyip karıştırın(dibe çökmelerini önlemek için vişneleri bir miktar una bulayıp da ekledim). En son kabartma tozu ile unu birlikte ekleyip hamuru karıştırın. Akışkan bir kek hamuru elde edeceksiniz. Karışımı aliminyum cupcake kalıplarına paylaştırın. Ya da muffin kalıbının içine muffin kağıtlarından yerleştirip de yapabilirsiniz. Kalıpları tam ağzına kadar doldurmayın ama eksik de doldurmayın. Kekin pişerken kabarıp kalıbın dışından kendini göstermesi lazım ki çikolata sosuna batırabilesiniz. Benim kalıplarım büyük olduğu için 11 adet cupcake elde ettim. 160 derecelik fırına sürün. 20-25 dakika kadar pişirin(Kürdan temiz çıkmalı). Kekler soğurken benmari usulu kremayı ve çikolatayı birlikte karıştırarak eritin. Eridikten sonra tencereden çıkarıp karıştırarak soğumasını bekleyin. Ilıdıktan sonra kekleri bu karışıma batırıp çıkarın. Üstlerini inci şekerlerle süsleyebilirsiniz. Tarifte altın yaldızlı kağıt kullanılıp altın renkte inci şekerlerle süslenmişti. Afiyet olsun.

ÇİKOLATALI COOKIES

Bu da diğer çikolatalı lezzet. Çok yabancı kelime geçti biliyorum ama hoşuma da gidiyor "cookie" demesi:) Türkçesini düşününce "Silindir Kurabiye" geliyor aklıma...
Silindir kurabiyenin tarifi de burada.. Pastacı Burcu'nun Çatlak Kurabiyelerine göre benim kurabiyelerim pişerken çok yayıldılar ve bu hali benim daha çok hoşuma gitti. Burcu tarifinde kurabiye hamurunun dolapta bekletme süresini 15 dakika kadar belirtmişti ben ise 1 gün kadar beklettim:) Bu durum kurabiyelerin bu kadar yayılmasını sağlamış olabilir.

Bir fincan kahvenin 10 milyon civarı olduğu, bu aralarda her yerde türeyen ünlü mekanlarda satılan cookieler gibi oldu bu kurabiyeler. Peki ya kahveler, onun da çaresi var. Farklı aromalarda ki kahve çekirdeğini kendim alıp çektirdim, filtre kahveyi evde hazırlayabiliyorum böylece.... Yanına da ikişer kurabiye eklersek, 30 milyon tasarruf etmiş oluyoruz iki kişi için:) Ayaklarını uzatarak rahat ev ortamında içmek de cabası:)

Çay ya da kahve eşliğinde ufak ufak kurabiyeler tırtıklanırken, yeni alınmış bir kitabın heyecanla ilk sayfası açılır...

8 Temmuz 2007

VİŞNELİ BULUT VE KABAKLI PAY

Bu haftasonunun gelişiyle hayallerimin bir kısmını gerçekleştirdim. Cumartesi akşam yapacağımız piknik, bana yeni tarifler deneme fırsatını verdi.
İşte iki yeni tarif:
Sofra Dergisinin geçen ay ki sayısından Kabaklı Payın ismi bana kalsa Kral Tacı olabilirdi. Görüntüsü kral tacını anımsatıyor bana çünkü:) Tarifte ben kendime göre değişiklikler yaptım, pastırma yerine yağda çevirilmiş sucuk kullandım ve kırmızı biberleri tariften çıkardım. Dergide bu tarifi görünce ilerde yaparım diye düşünmüştüm. Sonrasında tarifi Gül Hanım'ın sitesinde görünce tarifi denemek için hevesim arttı. Bu haftasonu da hevesimi gerçekleştirmiş oldum. Sunum açısından çok güzel bir tarif...

Ve tatlımız geliyor. Bu tarif de Dr. Oetker'e ait, Arzu'nun sitesinde elmalı halini görmüştüm. Evde ki taze vişneleri değerlendirmek istedim ve Elmalı Bulut'u Vişneli Bulut'a çevirdim. Güzel bir isim, üstünde ki beze bulutumsu bir görünüm veriyor.

Ve işte alelacele kurulmuş piknik soframız... Sofranın ucundan kameraya doğru sayar isek menümüz: Kıymalı Su böreği, Kısır, Zeytinyağlı Kuruluk Dolması ve Sarma, Gavurdağı Salatası, Zeytinyağlı Fasulye, Kabaklı Pay, Peynirli Poğaça, Patates Salatası, tatlı olarak da Meyveli Tavukgöğsü ile Vişneli Bulut:)
Bunların hepsini ben yaptım zannetmeyin. Sadece Vişneli Bulut ve Kabaklı Pay bana ait, diğerlerini iki arkadaşım yaptı... Hanımlar elele verip bu sofrayı oluşturduk. Sofrayı kuran Emel arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. Benim gibi o da hamile... Her seferinde diyoruz birşey yapma biz gelirken diye ama bizi hiç dinlemiyor.

Pazar akşam da eltimlerle piknik yaptık. Eltim birşeyler hazırlayacağını söyledi ama ser verdi sır vermedi:) Hiç aklıma gelmeyecek birşey yapmıştı. Memleketi İnebolu olmasına rağmen, benim annemden görüp öğrendiği İçli Köfteyi yapmıştı. Bizim bir İçli Köfte oyunumuz var, onu da uygulamayı ihmal etmemişti. İçli Köftelerin bir tanesine kıyma yerine farklı birşey olarak sucuk koymuştu. Bu köfte kime çıkarsa dondurma ısmarlıyor diye de dileğini belirtmişti. Sucuklu köfte eşime çıktı:) Esasında bu köfte kime çıkarsa o kişi çok kısmetlidir anlamına geliyor.

Eltimle ayda bir içli köfte günleri düzenlemeye karar verdik. Eşlerimiz çok seviyor çünkü... İçli Köftenin yapımı uzun ama pişirildikten sonra tükenmesi 10 dakikayı geçmiyor:) Sıra geldi tariflere...

KABAKLI PAY: (10 kişilik)

Malzemeler:

  • 12 adet milföy yaprağı
  • 15 dilim sucuk(yağda çevrilmiş)/bunun yerine pastırma da kullanabilirsiniz
  • 2 adet kabak
  • 1 su bardağı mısır unu
  • 1 su bardağı su
  • 2 su bardağı kaşar rendesi
  • 1 yumurta
  • Üzerine serpmek için haşhaş tohumu

Yapılışı:

Milföyleri yağladığınız kelepçeli kalıbın önce yanlarına sonra tabanına döşeyin. Yağda çevrilmiş sucukları bir sıra dizin. Üstüne 1 su bardağı kaşar rendesini serpin. 1 su bardağı su ile açtığınız mısır ununu kalıba yayın. Kabakları uzun dikdörtgen şeritler halinde kesip az yağda kızartıp kalıba dizin. 1 yumurta ile karıştırdığınız 1 su bardağı kaşar rendesini serip en üste de haşhaş tohumları serpin. 180 dereceli fırında milföyler ve payın üzeri kızarana kadar pişirin. Sıcakken servis yapın.

VİŞNELİ BULUT (9 kişilik)
Kek tabanı için:

  • 3 yumurta sarısı
  • 30 ml su
  • 150 gr şeker
  • 1 paket vanilya
  • 50 gr erimiş margarin
  • yarım paket kabartma tozu
  • 50 ml süt
  • 200 gr un

Vişneli orta kat için:

  • 2 su bardağı çekirdeği çıkarılmış vişne
  • 3 yemek kaşığı toz şeker
  • Araya serpmek için 1 çay bardağı fındık kırığı

Üzeri için:

  • 3 yumurta akı, 100 gr toz şeker, bir tutam tuz

Yapılışı: Yumurta sarıları, şeker, su ve vanilyayı mikserde çırpın. Margarini eritip ekleyin, sütü ekleyin, çırpın. Un ve kabartma tozunu da ekleyip çırpın. Yağladığınız tepsiye dökün(Ben 27x27 cmlik kullandım). Keki fırında 180 derecede pişirin. Kek pişerken harcınızı hazırlayın. Vişnelerin üzerine 3 yemek kaşığı şeker serpip hafif pişirin, soğutun. Kekin üstüne vişneleri yayın. Bir tutam tuz serptiğiniz yumurta aklarını mikserle kar haline gelen kadar iyice çırpın. Şekeri azar azar ekleyin. Kremamsı bu karışımı vişnelerin üzerine yayın. Kaşığın tersini batırıp çekerek bezeye şekil verin. 180 derecelik fırının kapağını açık tutarak bezenin pişmesini bekleyin. Beze kısa süre içerisinde rengini değiştiriyor. Esasında beze düşük sıcaklıkta uzun sürede yapılır ve çıtır çıtır kuru olur. Bu tarifte ısı yüksek ve süre kısıtlı olduğu için beze kremamsı bir halde kalıyor. Fırından çıkarıp soğuttuktan sonra servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.

Tarifin orjinalinde vişne yerine 5-6 ortaboy elma soyulup rendelendikten sonra aynı miktar şekerle birlikte pişirilir. Bir tatlı kaşığı da tarçın eklenir.

Yeni tarifler devam edecek ;) Sırada ki tarifler ile çikolataya doyacağız.

6 Temmuz 2007

HAYALLERİM...

Bu aralar mutfağa girip deli gibi yeni tarifler uygulamak, mutfağımda ki tüm malzemeleri tüketircesine üretmek ve pişirmek istiyorum. Ama bu kadar şeyi kim yiyecek Pınar deyip hayalimden uyanıyorum:(

Sonra tekrar hayal kuruyorum, oğlum büyümüş annesinden mama istiyor.
-Anne bana meyveli turta yapsana, sen çok güzel yapıyosun:)
-Anne ben fırın sütlaç istiyorum. Babam gibi çok seviyorum, bol fındık olsun üstünde. Dışarda yememize izin vermiyorsun bari sen yap n'olur:) (Bu sözleri babası söylettiriyordur arkadan:))
-Off anne bu pizza harika olmuş, ay çok sıcak, dilimi yaktım:)
-Anne beslenme çantam için ne yapacaksın bu haftasonu...

-Anne hazır kekler nasıl oluyor acaba, hiç yemediğim için bilmiyorum. Seninkiler kadar güzel oluyor mudur:)

Bu diyaloglar sürüp gidiyor... Ben mutlu hamarat anne durumundayım. Yaptıklarım tüketiliyor. Pasta, kek, kurabiye yapmak için özel günleri, ya da gelecek misafirleri beklemem gerekmiyor.

Herkesin hayalleri farklı farklı, benim hayalim bu kadar sade işte... Mutlu olmak için çok şey gerekmiyormuş...

***Fotoğraflar internetten alıntıdır.

4 Temmuz 2007

İYİ Kİ DOĞDUN PUNTO AMCA

Bir şiir yazabilmek isterdim sana,
Güzel dizelerden oluşan,
Ama gelmiyor ne elimden ne de dilimden,
Tatlı, pasta sevsen bir pasta yapıverirdim,
Üstüne yazardım "Doğum günün kutlu olsun" diye,
Çok daha kolay olurdu belki bu benim için...
Ama biliyorum ki pasta sevmiyor, yemiyorsun...
Ben de senin tek sevdiğin şekerini eklemek istedim buraya,
Biricik Mete'yi...
El çırpıyor, sana bakıyor ve şöyle diyor
İyi ki doğdun Dedecim...
Ben de katılıyorum söze o el çırparken ve son dizelerimi ekliyorum...
Doğum günün kutlu olsun Punto Amca....
Kendiliğinden bir şiir yazmışım bakıyorum,
Oysa ki yazamam demiştim başta...
Çelişiyorum ama
Mutluyum yine de
Bir şiir armağan edebildiğim için sana