21 Nisan 2010

BİR BAŞKA YENİ ÜLKE

Aylar öncesinde Yeni bir ülke yazısını yazarken hiç aklıma gelmezdi, o yeni ülkeden de önce başka bir yeni ülkeye gitmenin kısmet olacağı... Öneri ilk geldiğinde evet dedim gidelim, hiç tereddüt etmeden.
Hep sonbaharda gitmek/görmek istediğim şehre ilk baharda gitmek kısmetmiş.
Aslında kısmet de diyemiyorum, Volkanik patlamalar ne gösterecek bilinmediğinden halen boş bir bavul bekliyor evde, akşam doldurulmak üzere... Yarın sabah erkenden havaalanında olması gereken bir bavul...
Dönüşümüz vakitli olacak mı bilinmez... Volkan yerinde durur mu durmaz mı? Ama karar verdik, bu riski/heyecanı da atıp çantaya gidiyoruz...

Kimden KLUBEM

Ve geçen hafta kitaplarımı sipariş ettim. İlla ki yeni ülkenin yazarını okumak için. İlk Franz Kafka kitabım, elimde Milena'dan Mektuplar, yazarın doğduğu şehre yolculuk var...

Kimden KLUBEM
ilk sayfayı açıyorum, ilk mektup Nisan 1920'ye ait, tam 90 yıl sonra, bir mektup da ben yazarım kısmetse bu şehirden...

Kimden KLUBEM

Boynumda ise fotoğraf makinem asılı olacak. Her sabah erkenden kalkıp sokaklarda fotoğraf çekmek var planda. Can ise o saatlerde babannesiyle ve dedesiyle uyuyor olacak. Şimdiye kadar ya babası yanındaydı, anne uzaktayken, ya da annesi vardı, baba uzaktayken. Şimdi ilk defa hem anne hem baba uzakta olacak. Bavulu hazırlamaya elimin gitmeyişi buydu belki birazda...

Yokluğumuzu hissetmeyeceğin güzellikte geçireceğin bir 4 gün olsun bu.

1 ay sonra hep birlikte keşfedeceğimiz yeni ülkeye gidiyoruz oğlum. Yeni keşifler yapmak, birlikte geçen sene yaşadığımız güzellikleri yeniden yaşamak üzere...

Ve artık senin de bir vizen var:) Geçen sene annenin vizesinde -X olarak takılırken, bu sene fotoğraflı, pullu, mullu kendine ait bir vizen var artık. Büyüyorsun, her geçen gün daha çok seviyorum seninle vakit geçirmeyi:) Artık arkadaşım olma yönünde ilerliyorsun, güldürüyorsun beni, ben gülünce sen de gülüyorsun, sanki ortada bir espri varmış da gülmen gerekiyormuş gibi:) Büyükler gibi davranmayı öğreniyorsun sanki:)

Kimden KLUBEM


15 Nisan 2010

HAVUZDAYIZ...

Sonunda sıra geldi Can’ın Havuz&Hamam yazısına…
Uzun zamandır çekmek istediğim fotoğrafları geçen hafta sonu çekebildim. Yaklaşık 4 aydır süren havuz aktivititelerinde Can önce başını suyun içine sokmayı, nefesini tutmayı ve ayak çırpmayı öğrendi. Biraz zaman geçtikten sonra da kolluksuz makarna ile yüzmeye geçecekler. Çoğunlukla baba oğlun bu havuz&hamam sefasına katılamıyorum, katıldığımda ise bazen akşam saatine denk geliyor, bazen de hava kapalı oluyor havuza yeterli ışık gelmiyor penceremizden… Ya da makineyi almamış oluyorum.
Bu Pazar günü ışığımız da tamdı, makinemiz de hazırdı işte havuzda geçen vakitler…

Önce kolluklarımızı takıp şişirelim
Önce birini...

Kimden KLUBEM

Sonra diğerini


Kimden KLUBEM


Biraz daha uğraşalım, biraz gayretle olacak gibi...

Kimden KLUBEM

Gözlüklerimizi de takıp başlayalım yüzmeye, kolay değil büyük çaba ve efor sarfetmesi gerekiyor. Pek de hoşlaşmıyor bu durumdan maalesef. Söylene söylene yüzüyor:)

Kimden KLUBEM


Dinlenme vakti… Havuzdan çıkış...

Kimden KLUBEM

Sonra tekrar dönüş... Oyun kısmı başladı…

Kimden KLUBEM

Havuzdan çıkış, havluya sarılış…

Kimden KLUBEM

Dinlenmenin ardından yeniden enerjimiz toplanmış:)

Kimden KLUBEM

Su görmüş ayaklar buruş buruş...


Kimden KLUBEM

Havuzdan, hamama geçiyorlar sonrasında...

4 aydır Can banyolarını hamam da yapar oldu... Hamam çıkışında pespembe yanaklarla çıkıyor:) Sıcacık oluyor. Mis gibi de kokuyor:) Babamıza ne kadar teşekkür etsem az bunun için:)

14 Nisan 2010

ELMALI TURTALARIN EN GÜZELİ

Kimden KLUBEM
Evet! İddialı bir başlık oldu kabul ediyorum. Benim için elmalı turtaların en güzeli bu deyip bağlayayım bu cümleyi… Aslında benim kastım, üzerinde rende hamur olmasından dolayı en güzel tart oluşu. Öyle şeritler ya da komple kapatıp kesikler atılan turtalar/tartlar benim için ikinci planda. Ta çocukluğuma kadar gidiyor bu durum. İlk yediğim elmalı tartın bu şekilde yapılmış oluşu, sonrasında unutulmayan bir lezzet haline gelmesindendir. Elmalı kurabiye de aynı hikâyeye sahip…
Bir kere muhteşem bir ikilidir elma ve tarçın, iki tat ancak bu kadar uyumlu olur, sinerji yaratılır 2+2 hesabı 5 eder…

Kimden KLUBEM

Tartı mı kurabiyesi mi derseniz de kurabiyesi tercihimdir ancak pratik olsun deyip elmalı turta da olursa kabulümdür.
Koca bir kış geçti ben onlarca elmalı kek yaptım ancak bir elmalı kurabiye ya da turta yapamadım. Neden diye düşündüm. Üşeniyorum evet, şu rendeleme işinin ardından bir de ocakta pişirme kısmından üşendim. Kekin içine elmaları küçük küçük doğrama işi bile ben de hafif vazgeçme etkisi yapıyor, rendeleyip bir de pişirmenin etkisi daha kuvvetli oluyor haliyle…

Kimden KLUBEM

Bu Pazar üşenmek yok, ertelemek yok deyip düğme kurabiyenin ardından hamur kabına yeniden aldık malzemeleri ve başladık yoğurmaya… Hamurun yarısı buzluğa atılıp üşenme yaratan kısma geçildi. Ama durun bir dakika en azından pişirmesek dedim. İçine şeker atmaz isem elmalar sulanmaz fırında da gayet güzel pişerler. Sulanma ihtimaline karşı da ben iç harcı hafif süzüp kullanacaktım ama o da ne hiç sulanma olmadı. Rende yapıldı, tarçın eklendi ama sulanma olayı yok. Elmadandır deyip devam ettim, cevizleri ekledim, harcı yaydım üzerine buzdolabından çıkardığım hamuru da rendeledim ve fark ettim ki evet ben elmalı harca şeker eklemeyi unuttum. Sulanmayışının sebebi de bu. Hiç telaşa gerek yok. Madem öyle üstüne pudra şekerini bir sıra değil iki sıra döşerim kimse de anlamaz deyip düşünmeden sürdüm fırına…
Sonuç pek güzel. İnsanların yemeği pişirmeyi öğrenişinin de bu hikâyeyle benzer olduğu söyleniyor. Eti çiğ yemeğe alışmış insanoğlu kazara eti ateşe düşürüp sonradan yediğinde muhteşem lezzetle karşılaşır. Başlar artık pişirme işine…
Ben de kazara unuttuğum şeker ekleme işini artık sürekli hale getireceğim.
Tarifi de bu şekilde paylaşacağım sizinle…

Kimden KLUBEM

Elmalı Turta
Malzemeler:
200 gr margarin
2 yumurta
1 paket kabartma tozu
5 kaşık şeker
Aldığı kadar un
3 büyük boy ya da 4 orta boy elma
1 dolu tatlı kaşığı tarçın
1 çay bardağı kırılmış ceviz

Yapılışı: Hafif yumuşamış margarin ile(çok yumuşak olmamalı) diğer malzemeleri karıştırıp kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapın. Hamuru ikiye bölün. Yarısını tart kalıbına yayın. Kalıbın kenarlardan biraz yükselsin. Hamurun diğer yarısını da derin dondurucuya atın. Bu esnada elmaların kabuklarını soyup rendeleyin, tarçın ve cevizleri ekleyip kalıptaki hamurun üzerine yayın. Dondurucudaki hamur hafif sertleşince bu karışımın üzerine rendeleyin. 180 dereli fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
Soğuduktan sonra da üzerine bol pudra şekeri serpin.

Afiyet olsun…

Kimden KLUBEM

13 Nisan 2010

MARMELATLI DÜĞME KURABİYE

Geçtiğimiz Pazar İstanbul’da soğuk ve sert rüzgârlar esiyordu. Havuz&Hamam sefası sonrası Can ile bu havada dışarıda daha fazla durmayıp evimize yönlendik. Mutfakta yeni tarifler denemek için bu kaçırılmaz bir fırsattır deyip ben mutfağa girdim, Can ise öğle uykusu için yatağına yol aldı.

Sizin de denenecek tarifler listeniz mutlaka vardır. Öyle tek bir liste de değil birçok liste üstelik. Sırf özen ve meraktan yapılması planlanan bir tarif listem var benim mesela, halen yapamadığım Biskotti bu gruba giriyor. Bir de eş dost için yapılmak istenen tarifler listesi var, eşim için milföy pasta, laz böreği gibi…

Bir de kendim için olan bir liste var:) Lezzetini çok beğenip unutamayıp kendim de yapmak istediklerimi içeriyor bu liste.

Pazar günü listelerden sonuncusunu seçtim:) Ancak tadım testinden sonra 2.listeye de girdiğini öğrendik:)
Kimden KLUBEM
Münevver Ablamın deyimiyle Marmelatlı Düğme Bisküvi… Can’ın Hoş Gelesin Partisinden bu yana unutulamayan lezzet... Sonrasında aynı hamur tarifiyle Bibi Hoş Gelmiş Partisinde Hibiscuslu olarak yenmiş, yine çok ama çok beğenilmiştir.
Özenle yapılıyor, mini mini lokmalar halinde yeniyorlar.
Kurabiye mi yoksa Bisküvi demek mi gerekir bilemiyorum. Kurabiye görünümündeler ama bisküvi gibi de kıyır kıyırlar… Hiç kabartıcı eklenmiyor.
Genel bilinen ismi ise Marmemalatlı Kurabiye. Ben de bir karışım yapıp Marmelatlı Düğme Kurabiye ismini vermek istedim.

Tarifi buraya aynen geçirdim çünkü üzerinde en ufak bir değişikliğe gerek olmayan mükemmel bir karışım bu… Sadece marmeladın türünü değiştirebilirsiniz, evde kayısı ve vişne olmadığı için portakal ve incir reçeli kullandım. İlk fırsatta farklı marmelatlarla ve Hibiscuslu olarak tekrar yapacağım.

Kimden KLUBEM
Malzemeler:

-250 gr.un (2 su bardağı)
-140 gr.tereyağ (soğuk)
-70 gr.pudra şekeri( 5 silme çorba kaşığı)
-2 yumurta (akı ayrılacak)
-Limon kabuğu rendesi, çay kaşığının ucuyla saf vanilya,
-2 dolu Çorba k.koyu marmelat (kayısı, vişne)
-2 dolu çorba k.toz şeker.

Kimden KLUBEM
Yapılışı: ( 40 adet civarı oluyor)
Elenmiş unun içine küp küp kestiğiniz tereyağını koyunuz. Bıçakla yağla unu, yağlar görünmeyecek şekilde kıyınız. (Bu şekılde yapılınca bisküviler kıtır kıtır oluyor) Ortasını açıp, 2 yumurta sarısı, pudra şekeri, LKR. koyup yoğurunuz. Hamur toplanmayacak gibi gelebilir, devam ediniz. Buzdolabında 1/2 saat dinlendirdikten sonra cevizden küçük parçalar koparıp yuvarlayınız. Küçük parmağınızın ucuyla ortasına bastırınız. Çukur taraflarını önce biraz çırpılmış yumurta akına sonra toz şekere batırınız. Tepsiye aralıklı yerleştirip, çukurlara çay kaşığıyla marmelat koyup, 175 C de 10-12 dk. pembe renkli pişiriniz. Fırından çıktıktan sonra marmelatın üstüne biraz yeşil fıstık serpebilirsiniz.
(Kaynak:www.nanevelimon.blogspot.com)
Kimden KLUBEM
Fırın çalışmışken devam etsin deyip bir başka tarif daha yaptım. Bu da benim listemden idi:) Çok sevdiğim lezzetin tekrar edilişi idi sadece. Pratik bir yöntemle daha kısa sürede hazırlayabildiğim yeni bir tarif oldu o yüzden bu yazıyı takip edecek o da… Yine bu tarifin de aynı zamanda 2.listeye girdiğini görmek beni mutlu etti.
Ortak lezzetlerde buluşmak dileğiyle…

9 Nisan 2010

PASKALYA ÇÖREĞİ VE 4 NİSAN MANZARALARI

Haftasonu paskalya çöreklerimiz pişti, istenen tat kıvam yakalandı. Artık tarif gönül rahatlığıyla verilebilir.
Kimden KLUBEM


Malzemeler:

175 gr margarin/tereyağ
2 su bardağı pudra şekeri
4 adet yumurta
1 su bardağı ılık süt
1,5 çorba kaşığı dolusu mahlep
1 paket dövülmüş damla sakızı tozu (Aktarlarda satılan limon tuzuna benzer, bir de paket içinde ufak beyaz un şeklindedir, bir paketin tamamı konacak)
1 paket yaş maya(42 gr)
6+ ½ su bardağı un
Üzeri için 1 yumurta sarısı, 2 çorba kaşığı file fındık/badem ya da Antep fıstığı…

Yapılışı: İlk iş olarak ufak bir tavada margarini eritip ılımaya bırakın. Hamur yoğurma kabınıza, sütü ve pudra şekerini alıp mayayı alın, mayayı elinizle ezerek dağıtın, yumurtayı, tereyağını, mahlebi ve sakız tozunu ekleyin. Ardından azar azar unu ekleyin. Hamuru iki katı olana kadar ağzı kapalı bir şekilde bekletin.(sıcak ortamda yaklaşık 2 saat, ortam soğuk ise 3 saat)
Mayalanan hamurlardan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp çubuklar haline getirin, üç çubuğun uçlarını bir araya getirip saç örgüsü yapın, alttaki uçlarını da birleştirip yağlı kağıt serili tepsiye dizin.

Üzerlerine yumurta sarısı sürüp file fındık ya da badem serptikten sonra tepsiyi 20 dakika daha bekletip 170 dereye ısıtılmış fırına sürün.
Kimden KLUBEM
Ben tepsileri midi fırına tek tek sürüyorum. Böylece altı ve üstü eşit pişiyor, daha kısa sürede pişiyorlar. Üstleri kızarana kadar (20-25 dakika) pişirin.

Afiyet olsun…

Çörekler pişince mutfağa tepsilerin başına koşturan biri vardı, onu da çektim:)
Kimden KLUBEM

Ertesi gün yani paskalya günü çöreklerimizi de alıp arkadaşımla buluşmak üzere yola koyuldum. Yol boyu rastgele fotoğraf çekerekten buluşma noktasına yürüdüm. Taksim'de bir kutlama daha vardı. Polis teşkilatının kuruluşunun 165. yıldönümü kutlanıyordu.
Kimden KLUBEM


Bu beyefendiyi görünce Beyoğlu'nun eski yıllarına gittim sanki. Hani özenle giyinilip çıkılan asil Beyoğlu'nun o zamanki görüntülerine...
Kimden KLUBEM

kafamı havaya kaldırdım hala 3-4 ay öncesinden biri gülümsüyordu bana
Kimden KLUBEM


Hollandalı arkadaşımın davetiyle ilk defa bir paskalya törenine katılaraktan bu merakımı gidermiş oldum. Çıkışta paskalya çöreklerimizi kahve eşliğinde yedikten sonra benim önerim Emirgan Parkına gitmek oldu. Lale zamanı çok güzeldir diyerek de övdüm ama nereden bilirdim geçen haftadan bu haftaya çok şeyin değiştiğini:( Giderken trafik bezdiriciydi. Bu daha iyi haliymiş, dönüşte sahilden dönerken ki trafik beterin beteriydi.
Daha bir hafta önce gelip çektiğimiz güzelim çiçeklerin halini görüp şaşırdım. Çoğu hastalık kapmış, bir kısmı da ezilmiş gitmişlerdi.
Kimden KLUBEM
Üstelik park fotoğraf çekmek için çok çok kalabalıktı. Neyse ki 50 mm yeni lensimiz arka planı epey flu yaptığı için istediğimiz fotoğrafları çekip döndük.
Kimden KLUBEM
Hava çok güneşli olduğu için fotoğraf çekmek ayrı zordu. İkindi vakti gittiğimiz halde yine de sürekli gölgelik alan aramak zorundaydık. Oysa geçen hafta ne güzel bir ışık vardı. Bulutların arasından sabah ışığı ile ne kolaydı iş, mekan kalabalıklaşmadan da işimizi halledip dönmüştük. Trafik ve otopark derdimiz de hiç olmamıştı.
Kimden KLUBEM

Emirgan Parkını size de epey övmüştüm bir önceki yazımda. Aklıma bu da geldi mekândan ayrılırken, hemen yazayım yeni durumu da istedim ama bu hafta tatlı telaşlar içerisindeydim, bir türlü fırsat olmadı.
Kimden KLUBEM

1 Nisan 2010

PASKALYA ZAMANI

Paskalya zamanı yaklaştı. Hıristiyanlıktaki en eski ve en önemli bayram… İsa’nın çarmıha gerildikten sonra ki dirilişinin kutlanışı… Büyük perhizin sona erişi…
Her sene aynı tarihte gerçekleşmeyip Katolik ve Ortodokslar arasında da tarih farklılığı bulunan Paskalya Günü, Mart sonundan başlayıp Nisan sonuna kadar devam eden pazarlardan birine denk geliyor. Paskalya Gününün diğer isimleri ise Kıyam Yortusu, Diriliş Pazarı ya da Diriliş günü…

Hıristiyanların da tuttuğu bir oruç var. Büyük perhiz diye geçen 5 haftalık oruç süresince hayvansal hiçbir gıda tüketilmiyor. Bunu kısmen uygulayanlar var tamamen uyanlar var. Yani sadece et yemeyenler ya da hem et hem de süt, peynir yumurta gibi yan ürünleri tüketmeyenler de… Bu oruç Paskalya gününde sora eriyor.
Bizim bayramlarımızda olduğu gibi onların da bu bayramlarına has gelenekleri var. Paskalya Günü için evlerde Paskalya çörekleri yapılıyor; yumurta (boyalı paskalya yumurtası) haşlanıp boyanıyor; bu yumurtalar ve çikolata şeklindeki tavşanlar eşe dosta komşuya hediye ediliyor, mumlar yakılıp; dualar okunuyor. Büyük günde ise kilise de buluşulup dini tören(ayin) yapılıyor.
Bu dönemin lezzetleri bize bir şekilde ulaşır. Tavşan şeklindeki çikolatalarımız İsviçre’den her sene mutlaka gelir, boy boy… Bu çikolatalar sadece çocuklar içindir. Can bu çikolataları henüz pek yiyemedi. Onun yerine biz vekâlet ediyoruz şimdilik:) Can da kıyısından köşesinden nasipleniyor. Çikolatayı sevmediğinden değil, maalesef tam zıddı bir durumla karşı karşıyayız. Elinde ne kadarı varsa o kadarı bir hamlede ağza tıkıştırılıyor. Isırmak kısım kısım yemek yok. O yüzden çikolatalar hep gizli saklı köşelerde, gözden uzakta bizim evde.
Yumurtalarımız da bir iş arkadaşımızdan gelir, bu sene henüz gelmedi:)
Paskalya çöreğini ise bu dönemde olmasa da dönem dönem kendim yapardım. İlk yapışımda uzun uzun tarif arayışına girişmiş, Hürriyet gazetesinin sitesinde bir tarifte karar kılıp yapmıştım. Birçok alternatif arasından seçtiğim tarif pek güzel çıkmıştı. İyi ki çıktısını alıp saklamışım. O vakit bloğa tarifi yazmayıp sadece web linkini bırakmışım ancak o link şu an çalışmıyor. Aynı tarifle bir kez daha yapıp tarifini bloğa yazmak şart oldu.
Kimden Blogger Pictures
Dün işyerine bir paket geldi. Gelen paketten buram buram mahlep kokusu geliyordu. Tadarken de mis gibi sakız… Gayrimüslim iş ortağımızdan güzel bir jest. Pastane yapımı fakat bu çörek işini orijinaline uygun olarak yapan bir pastaneden; “Üstün Palmiye Pastanesi” Bu işi Rum ustalardan öğrenmiş olan bir Pastane. Pastaneye şu vakitler bir ziyaret yapma isteğindeyim.
Kimden Blogger Pictures
Ne güzel ki benim elimdeki tarifle yaptığım çörekler de bu pastanenin çöreğiyle aynı tad ve dokuda idi. Aradan bu kadar zaman geçmiş nasıl hatırlıyorsun demeyin. İnsan gerçekten sevdiği tatları kolay kolay unutmuyor. Sanırım duygusal bir bağlantı kuruyoruz beynimizde, böylece hafızamıza kazınıyor. Ratatoille çizgi filminde zalim eleştirmen nasıl o yemeği yiyip de çocukluğuna gittiyse ben de 3 yıl öncesine gittim bu çöreği tadınca:)
Kimden Blogger Pictures


Pastaneye siz de uğramak isterseniz:
Üstün Palmiye Pastanesi-Baruthane Cad. No: 68/A Feriköy,
TEL: 246 15 21- 231 92 53
Kimden Blogger Pictures

Not: Gelen çöreklerden birisi kimseye yedirilmeyip ertesi gün fotoğrafı çekilmek üzere gözaltında tutulmuştur. Fotoğraf çekiminin ardından salıverilmiştir midelere doğru:)