30 Kasım 2006

ACIBADEM PASTASI

Haftasonu mutfakta geçen hummalı çalışmalardan sonra buzdolabındaki ve fırındaki stoklar hala tükenmediğinden, yeni birşey de yapamıyorum.
Bende şu arşivi bir karıştırayım derken pratik acıbadem pastama rastladım:) Bu pastayı epeydir yapmıyordum, ilk yapışımda ise çok memnun kalıp peşpeşe yapmıştım. Kısıtlı vaktiniz varsa ve ikram etmek yada tatlı krizinize çare bulmak istiyorsanız tam size göre bir tarifim var:)

ACIBADEM PASTASI:

Malzemeler:

  • 1 tane kakaolu pastaban'ın yarısı (sadece bir katı)
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı hindistancevizi
  • 1 su bardağı ceviz yada fındık
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 3 yumurta

Üstünü süslemek için bol hindistancevizi, yeşil fıstık,

Yapılışı: Yuvarlak borcamı margarinle yağlayın. Keki içine yerleştirin. Diğer malzemeleri çırpıp hazır kek in üstüne dökün. 160 derece fırında 20-30 dk, rengi pembeye dönünceye kadar pişirin. Soğuduktan sonra borcam kalıptan ters düz yaparak çıkartın, servis tabağınıza alın. Üstüne bol hindistancevizi döküp, yeşil fıstık ile süsleyin.

Afiyet Olsun..

Not: Pastanın tadı acıbadem kurabiyesine benzediği için ben bu adı verdim. Üstüne döktüğünüz karışım fırında pişince tam bir acıbadem kurabiyesi çıtırlığını ve tadını alıyor.

26 Kasım 2006

HAFTASONU

Bu haftasonu boş vaktimin %80 i mutfakta geçti diyebilirim. Şu an saat 22:22 ve oturup şöyle bir yazayım dedim, neler yaptım bu 2 günde diye...Epey uzun bir liste oldu.
Ama artık enerjim tükendi.. Maharatlık buraya kadarmış ben bir süre dinleneceğim. (Bu süre 3-4 günü geçmeyecektir eminim:))
Liste şöyle..

  • Erişte Pilavı
  • Cız Bız Köfte

  • Mantar Kavurma (Kanlıca Mantarı)

  • Zeytinyağlı Kuru Patlıcan Biber Dolması
  • Kızılcık Tarhanası Çorbası
  • Muhlama

  • Kabak etkinliği için yapılan bir çeşit .... :) (Geçen etkinlikten dersimi aldım, bu ay temkinli ilerliyorum, tariflerimi son dakikaya bırakmıyorum:)
  • ve Şu an fırından mis gibi kokusu gelen Cevizli Çörek (Kepek unu ile yapılmış)

Hem haftasonu ziyaretime gelen anne babam için hemde bize haftaiçi yetecek kahvaltılık ve akşam yemeğimizi oluşturuyor bunlar..

Artık mutfaktan biraz uzak durayım diyorum:) Geçen hafta kendimi kaybetmiş gibiydim ama pişman değilim herşey çok güzel beğenilerek yenildi, ikram edildi. Tüm yapmak istediklerimi tek tek yapmak beni memnun etti, mutlu oldum, mutfak konusunda deneyimlerim arttı.

Elif Şafak'ın kitabını cuma günü bitiripde yeni kitabımı seçmeme rağmen hala başlayamadım. "Baba ve Piç" adlı kitabında konusu geçen Ermeni sorunu ile ilgili biraz tarihi bilgi edinebilmek için Emre Kongar'ın "Tarihimizle Yüzleşmek" adlı kitabını seçtim. Popüler kitaplardan uzak durmama rağmen son iki kitabımda bu gruptan oldu.

24 Kasım 2006

AÇMA & BROKOLİ GRATEN

Hatice'nin sitesinde açma tarifini gördüm yalnız içinde yağ yoktu, sanırım unutuldu, acaba yorumlarda kimse yazmışmı yoksa ben hatırlatsammı derken, yorumlar arasında Şevval in tarifini gördüm, o kadar güzel içten anlatmıştı ki tarifi hemen not aldım. Dün akşamda tarifini birkaç değişiklikle uyguladım. Çok çok güzel pastane açması gibi mis gibi kokan açmalarım oldu.


AÇMA:

Malzemeler:

  • 1 paket yaş maya (42 gr)
  • 4 yemek kaşığı toz şeker
  • 1,5 tatlı kaşığı tuz
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • Aldığı kadar un
  • Üzerine sürmek İçin: 1 yumurta sarısı, susam..

Yapılışı: Mayayı, şeker ve süt içinde bekletin. Çözünüp köpürsün. Daha sonra suyu, tuzu, yağı ekleyin, Unu azar azar ekleyerek hamur yoğurun, Hamur elinize yapışmayana kadar un eklemelisiniz. Hamur toparlanınca(kulak memesi yumuşaklığında) üzerine poşet kapatıp 1 saat bekletin. Kabaran hamurdan parçalar alıp kıvırarak açma şekli verin. Yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Tepsileri fırına koyup dereceyi de en düşük olan 50 C'ye getirdim. Bu şekilde 1 saat kadar daha beklettim. Ilık fırında iyice kabarıp kocaman oldular. Soğukta üşüyen koyunlar gibi birbirlerine sokuldular:) Şekilleri çok muntazam bir hale kavuştu, tepsiye dizerken istediğim şekilleri veremedim diye üzülmüştüm ama kabarınca bütün kusurları kapanıyor. Daha sonra fırından çıkarıp üzerine yumurta sarısını sürüp susamlarını ekledim. 190 derecelik fırında üzerleri kızarana kadar pişirdim. Üstteki pişince alttaki tepsiyi yukarı çıkardım. Böylece altları ve üstleri eşit pişiyor.

Afiyet olsun...

Dün akşam birde Brokoli yemeği yaptım. Evde bekleyen Brokoli ler için bir tarif ararken Lezzet Dergisi'nde buldum. Sosu biraz az geldi gibi görünebilir ama yeterli, üstünü tamamen kaplaması gerekmiyor. Çünkü beşamel sos ağır geliyor. Bu aralar çok hamaratım hadi hayırlısı:)

BROKOLİ GRATEN

Malzemeler:

  • 500 gr brokoli
  • 2 su bardağı süt
  • 2 yemek kaşığı un
  • 2 yemek kaşığı margarin
  • tuz, karabiber
  • yarım su bardağı kaşar rendesi

Yapılışı: Yıkanmış brokolileri tuzlu kaynar suda bekletin. Öte yandan tencerede yağda unu kavurun. Sütü azar azar ekleyin. Beşamel sos kıvamına gelince tuz ve karabiberini ekleyin. Fırın kabına önce brokolileri yerleştirin, üstüne sosu dökün, 180 derecelik fırında bir 15 dk pişirin, fırından çıkarıp kaşar rendesini dökün tekrar fırına verin, üzerindeki kaşarlar kızarana kadar tutun. Sıcak olarak servis yapın.

23 Kasım 2006

AYVA TATLISI

Gezi yazılarına bir ara verme vakti geldi sanıyorum. Bu sayfada tatlı görmemeye alışkın değilsiniz biliyorum. Bende alışkın değilim zaten. Evvelsi akşam yapıp buzdolabına kaldırdığım ayva tatlısını dün akşam gelen Eltimlerle birlikte afiyetle yedik..
Bu tatlıyı Ayşe arkadaşımda yemiştim ve çok hoşuma gitmişti, tarifini alır almazda marketten ayvaları aldım. Yağsız olması çok güzel, şeker miktarı epey fazla ama yanında bol şekersiz çay ile çok güzel gidiyor. Tatlımı çayla birlikte aheste aheste yemeyi çok seviyoum:)

AYVA TATLISI

Malzemeler:

  • 3 orta büyüklükte ayva
  • 2 su bardağı şeker
  • 2.5 su bardağı su
  • 1 orta büyüklükte elma
  • 4-5 adet karanfil

Yapılışı:

Ayvaları soyup ikiye bölerek ortadaki sert kısmı çıkarın, çekirdeklerini ayırın. Ayvaların tabanlarını keserek düzeltin. Pilav tenceresi gibi derin ve geniş bir tencereye dizin. 1 bardak toz şekeri ayvaların üzerine döküp 1,5 bardak su ekleyin, ayvaların çekirdeklerinide suyun içerisine atın ve hafifçe haşlayın. Bu arada elmayi ve ayvaların tabanını keserek çıkarttığınız kısımları irice rendeleyip bir kasede içine yarim bardak seker ve yarım bardak su ekleyerek karıştırın. Haşlanmış ayvaların içlerini bu karışımla doldurup kalan yarım bardak şekeride ayvaların üzerine dökün ve yarim bardak daha su ekleyin, karanfilleri atın, serbeti koyulaşıp ayvalar yumuşayana kadar pişirin.Dibindeki şerbet koyulaşınca altını kapatın. Şerbet soğudukça jöle haline gelecektir, bu jöleyi kaşıkla alıp ayvaların üstüne paylaştırabilirsiniz. Soguyunca üzerine dileğinize göre kaymak yada kremşanti ile servis yapın.

Afiyet Olsun...

21 Kasım 2006

KASTAMONU

Safranbolu'da son bir fotoğraf çekip Kastamonu'ya doğru yola koyuluyoruz:) Dantel işlemeciliğine dikkat, Kastamonu'dada göreceğimiz üzere hanımlar el emeği göz nurundan vazgeçmemişler. Perdelerde,

Yastıklarda, Masalarda, Heryerde Güllü Dallı Danteller

Kastamonu'ya akşam 7ye doğru varıp doğru otellerimize dağılıyoruz. Öyle modern otellerde kalmayız illaki konaklarda saraylarda kalıcaz diye tutturunca Toprakçılar Konağı ile Osmanlı Sarayı'nı mekan tuttuk. Bizim kaldığımız Osmanlı Sarayı idi, Atatürk'te zamanında Kastamonu Ziyaretinde burda kalmış.
Akşam yemeği için Toprakçılar Konağına geçildi, Safranbolu'daki yemek fakirliğinden sonra Kastamonu'da yediklerimiz bize çok çok güzel geldi. Ekmek kebabı çok lezzetli, herşey çok taze idi.. Akşam fasıl eşliğinde yenen güzel bir yemekten ve Türk sanat müziği ziyafetinden sonra tekrar sarayımıza döndük:)

Bu arada cebimizde birşey kalmış Safranbolu yazısına eklenememiş:) Altın kutusunda Safran:) Ertesi sabah saray mutfağında yapılan güzel kahvaltının ardından gezi turumuza başlıyoruz. Safranbolu gibi Kastamonu'da tarihi eser bakımından çok zengin, Camiler, Medreseler, Külliyeler, Hamamlar, Konaklar.. Tek fark Safranbolu'da lokum burda helva var:) Ünlü Kastamonu Çekme Helvası:) Buyrun bir tanede siz almazmısınız. Tarihi eser fotoğraflarını eklemeyeceğim buraya, fotoğrafını değil kendisini görmeniz lazım..O ihtişamı fotoğraflar'ın anlatmaya dili yetmez..

Sevgili Berceste geziden önce bana haber vermese belki ilgimi bile çekmeyecek Kastamonu bağlama örtülerini daha bir dikkatle inceledim. Düğüm atılıp ardından tırnaklarla sıkıştırarak yapılan bu örtülerin dokumalarıda el tezgahlarında yapılıyor.. Bu güzelim örtülerden alıp yolumuza devam ediyoruz. Eşimin bir dükkanda iğdeler dikkatini çekiyor. Yediğimiz onca şey yetmezmiş gibi bunlardanda bir kese alıp yolumuza devam ediyoruz.. Bitti mi hayırrrrrrrrr:) Ama bu bloga bu kadar fotoğraf yeter.. Amasra'yı ve geziden diğer notları ayrı bir blogta anlatayım istedim.


SAFRANBOLU II

Fotoğraflar çok olunca tek tek eklemek yerine demetler halinde sunmayı seçtim. Netliği kaybediyoruz ama bu yolculukta uğrayacağımız çok durak var daha:) Safranbolu'da hala ölmeyen mesleklerden bakır işçiliği var. Eski evlerin yaşatılması için bu bakır işçiliği çok önemli, çünkü evlerin kapı tokmaklarına kadar bakır yada demir gibi metallerin işlenmesinden oluşuyor.
Sıra geldi biraz yemek yemeğe, ben yemeğe kadar bekleyemeyip lokum aldığımız dükkanın üst katında sunulan Safranbolu baklavasından aldım. Cafe sahipleri sağolsunlar her gelen gruba Slayt gösterisi yapıyorlar. Safranbolu ve baklavası hakkında bilgileri aldıktan sonra yememezlik olmazdı. Birde tahmin yarışması yapıldı ve ödül olarak baklavada ikram edildi ama ben o şanslılar arasında değildim:) Tam 45 katlı imiş Safranbolu Baklavası.. Tadına gelince pek bir fark göremedim:)

Sabah erkenden tura başlayınca erkenden de acıktık. Kalabalık olduğumuz için daha önceden merkezdeki Kadıoğlu Şehzade Sofrasında rezervasyon yapılmıştı. Çünkü bu kadar kişiyi alabilecek pek restaurant yok Safranbolu'da. Ama keşke grup olarak illa bir yerde yemek yerine dağılsaymışız dedik. Çünkü yenilen yemekten maalesef memnun kalınmadı. Gelen tabakların çoğu yenmeden geri gitti, üstelik çok da yüksek bir bedel ödendi bu yenilmeyen yemekler için. İlk önce erişte çorbası geldi yöresel. Ardından kuyu kebabı ve baharatlı pilav vardıki, soğuk ve lezzetten yoksundu.. En son olarak tatlı seçeneklerinde Zerde vardı ama bu gelenlerden sonra korkup tercihimizi fırın sütlaç tan yana kullandık Zerde tatlısı herkesin damak zevkine uygun bir tatlı değil çünkü... Gül suyu ile yenilmesi gerekiyor.

Geziden sonra Safranbolu'daki gezilere devam ettik. Yukarda gördüğünüz fotoğraflar çok güzel Havuzlu bir konağa ait.. Konakların çoğunda havuz var çünkü bir yangında ilk müdahaleyi bu havuzlardaki sular ile yapıyorlarmış. Ahşap olduğu için kolayca yanıp bir anda yok olabiliyor güzelim konaklar..

Dikkatimi çeken diğer şey herşeyde dantel kullanılması idi. Perdelerin uçlarında, sırtımızı yasladığımız minderlerin örtülerinde.. Safranbolu hanımları elişi-göznuru konusunda çok hünerli..

Sıra geldi ünlü Yörük Köyü'ne.. Dedim ya heryerde dikkatimi çekmeye başladı kabaklar:)Buyrun size değişik değişik kabaklar.. Birde mısırlar var rengarenk:)
Çok eski bir Çamaşırhane'yi gezdik Yörük köyünde.. Filiz Teyze sağolsun bize tam bir stand-up Show yaptı. 3 yıl önce eşim gittiğinde Filiz Teyze yine ordaymış aynı haliyle. Gidenler biliyor:) Filiz Teyze'nin anlattığı şeyler çok ilginçti. Mesela evin hanımı yakın bir yere gidecekse evin kapısındaki ipi uzun bırakırmış bağlarken, eğer uzak bir yere gidecekse ve geç dönecekse
sıkıca bağlayıp kısa tutuyor ipi.. Eve gelen kocası bunu görüp anlıyor hanımın ne zaman geleceğini:) Tabi artık cep telefonu var ne gerek var buna diyebilirsiniz:)

SAFRANBOLU

O kadar çok fotoğraf varki hepsini tek bir blogta yazamayacağımı düşünerek Safranbolu ve Kastamonu olarak ikiye ayırmaya karar verdim. Amasra' da Kastamonu yazısı ile birlikte olacak.
Önce Safranbolu diyerek fotoları yüklemeye başladım ama blogspot dayanamadı benim fotolarıma bir kısmını yükledi ama sonrasını yüklememekte inat ediyor. İnatlaşmayı ben bıraktım, blogum biraz sakinleşsin sonra geri kalanını yükleriz dedim:)
Gece yarısına doğru İstanbul'dan yol aldık. Safranbolu'ya çok erken bir saatte vardık. Sağolsun orda bizi karşılayacak olan hanın sahipleri kahvaltı sofrasını hazır etmişlerdi:) Biz dediğim grup 61 kişiden oluşuyor onuda belirteyim:) Bize sofra hazırlamak öyle kolay iş değil, bunuda ilerleyen saatlerde öğle yemeği sırasında gördük maalesef..
Bu hanın ismi sıkı durun arkadaşlar "Cinci Han" . Eskiden Safranbolu tarihi İpek Yolu üstünde olduğu için Osmanlı zamanında buraya Hanlar, Hamamlar yapılmış. Gelip giden yolcular dinlensin, ticaret gelişsin, buraya gelir bıraksınlar diyerek. Yalnız isminin neden bu şekilde verildiğine ben odaların kapısını görünce anladım. Normal insanın geçebilmesi için boynunu epey eğip te geçmesi gerekiyor:) Sanki bizlere göre değil de onlara göre yapılmış gibi..

Kahvaltı edilen bölümdeki lamba dikkatimi çekti.. Han'da her ayrıntı gibi lambada bu ahengin uyumlu bir üyesiydi.

Kahvaltı için Han'a doğru ilerlerken bizden başka uyanmış olanlarda vardı .. Oda fırıncılar idi. Safranbolu'ya özel bir simit yapıyorlar. Üzerinde susam filan yok benim çöreklerim gibi onlarda:)
Biz kahvaltıdan kalktıktan sonra ilçede canlılık başlamıştı. Erkenden dükkanlarını açanlardan biride Lokumculardı.

Safranbolu'nun özel lokumu Safran'lı Lokumu sevdim en çok. Çok hafif diğer lokumlara göre.. Safran, Eylül- Ekim aylarında açan lila renkli bir çiçeğin ortasındaki polarları, ve maddi değer çok yüksek. Gr fiyatı 10-14 milyon arası değişiyor. Safran kendisinin 100bin katı sıvıyı sarıya boyama özelliğine sahip. Yani 1 gr safran ile 1 ton suyu sarıya dönüştürebilirsiniz. Bunun için safran yapraklarını suya atıyorsunuz. Bu sarı suyu kullanıyorsunuz yemekte. Yani direk olarak safran ı atmıyorsunuz..

Biz gezmeye başladığımızda köy pazarı kurulmuştu, Benim dikkatimi en çok kabaklar çekti, acaba alsammı birkaç kg diye düşünmedim değil:) Yol boyuncada çeşit çeşit kabaklar satılıyordu. Özellikle birazdan geçeceğimiz Yörük köyünde..

Bu kedinin fotoğrafınıda eklemeden geçemedim. Bakışı çok keskin ve anlamlı, Kendi biraz pis ama:) Sanırım bacaların içinde geziyor:)
Turumuz başladı, Safranbolu'daki konaklar gezildi, Kaymakamlık binası, Saat Kulesi, Camiler, Külliyeler.. Safranbolu, Osmanlı İmp. luğu zamanında çok kıymet gören bir eyaletmiş. Bu kadar çok tarihi eserin yapılışı da bunu gösteriyor. Medresenin ortasında birde vakitname var. Güneşe göre ayarlanmış bir saat, Rehberin söylediğine göre 06.45 ile 17.10 saatleri arasını gösteriyormuş. Gittiğimiz gün hava kapalı ve sisli olduğu için biz saati tespit edemedik. Ancak çok çok dikkatli bakılırsa hafif bir gölge görülebiliyordu.

Hava beklediğimizde soğuk olunca her molada kendimizi lokumcu dükkanlarının üst katındaki cafe lere attık. Hava soğuk ama gelmişken ünlü Bağlar Gazozunu içmeden olmazdı. Bu gazozu Safranbolu dışında bir yerde içemezsiniz:) Titreye titreye gazozlarımızı içtik:)


Ekleyebildiğim fotoğraflar bu kadar, blog müsaade ettikçe kalan fotoları yükleyeceğim...

20 Kasım 2006

CEVİZLİ ÇÖREK


Cuma gecesi Safranbolu-Amasra-Kastamonu turu için yola çıkacaktık. İllaki gittiğimiz yerlerin kendine has yemeklerinden bol bol tadacaktık ama ne olur olmaz deyip birde içimdeki fırında birşeyler pişirmenin aşkından kurtulamayıp Cevizli Çörek ler yaptım. Tarifi tam istediğim şekilde Hanimiş den buldum. Tarif için sizleri Işıl ın sayfasına yönlendiriyorum. Benim tarife kattığım birşey olmadı sadece un miktarını azalttım. Aldığı kadar un ekledim. Hamuru açarken içine yağ sürmeden cevizleri ekledim ve gerçekten bol bol ceviz kullandım. Ama o kadar güzel bir hamur olduki, ne kadar çok ceviz koysanız hepsinide alacak kıvamdaydı. Sevmediğim için üzerine yumurta sarısı sürmedim ve susam kullanmadım. Cevizin tadını daha fazla alabilmek için:)
Fırındaki çöreklerin fotoğrafını aceleyle çektim ama o akşam siteye ekleyecek vakit olmadı. Gittiğimiz yerlerde bol bol o yöreye ait yemeklerden yememize rağmen çörekleride arkadaşlarımızla birlikte çok severek tükettik.. Bu sabah işe giderken kahvaltı için eşimle birer tanede yanımıza aldık. Kahvaltılar için çok ideal, her biri çok doyurucu..

Bu güzel sade ama bir o kadar güzel tarif için Işıl'a çok teşekkür ediyorum.

Dün gece yarısı İstanbul'a ancak varabildiğimizden fotoğrafları düzenlemek için vakit olmadı. Tam bir lezzet turu yaptım sizler için:) Geziye ait fotoğraflarla birlikte yazım bu akşam eklenecektir inşallah..
Bu arada aklım hep sizlerleydi.. Sadece 2 gündü ama bana çook daha uzun geldi bu ayrılık:)Sevgiler

16 Kasım 2006

SUFLE

Son zamanlarda başarıyla uyguladığım "evdeki pasta malzemesi stoklarımı tüketme operasyonu"mda sıra çikolalalara geldi:) Epey uzun ve kararlı bir operasyona ihtiyaç var. Evde biriken kilolarca çikolataları kullanmak için en ideal tarif tabiki sufle idi.. Yakında çikolata diyarı bir ülkeye gideceğimizden bu çikolataları biran evvel pastalarda tüketip tazelerini almak istiyorum:) Sufle için kakao oranı en yüksek çikolatalardan birini kullandım. Gerçekten epey yüksek geldi, sufle nin tadı extra large bitter olmuştu. Piştikten sonra epey şeker ile tatlandırmak zorunda kaldım. Siz daha düşük kakao oranı ile yapabilirsiniz. %72 fazla geliyor:)
Bu malzemeler ile 2 kişilik çıkıyor. Ben fazla kabarır taşar diye düşünerek 3 kaba böldüğüm için kaplarından fazla taşmayan suflelerim oldu. Tarif Leziz Dergisinin Kasım sayısına ait..

SUFLE

Malzemeler:

100 gr bitter çikolata
1 çorba kaşığı krema
2 yumurta
1 dolu yemek kaşığı tereyağı ( normalde 2 yemek kaşığı kadar ama ben daha az kullandım.)

Üzeri İçin:
pudraşekeri ve krema

Yapılışı: Fırını önceden 200 derecede ısıtın. Çikolataların daha kolay erimesi için bıçak ile rende şeklinde kesin,Tereyağı ile çikolatayı birlikte eritin. Yumurtaların sarıları ile aklarını ayırın. Erimiş çikolataya, kremayı ve yumurta sarılarını ilave edip karıştırın. Diğer tarafta yumurta aklarını karıştırarak ilk karışıma ilave edin. Fırına dayanıklı borcam a yada toprak çömleklere karışımı paylaştırıp 10-15 dakika kadar sıcak fırında kabarana kadar pişirin. İsteğe bağlı olarak pudraşekeri ve çırpılmış krema ile servis yapın.
Afiyet olsun..
Not: Sıcakken servis edilmesi tavsiye edilir, yoksa sufle hemen çöker,

15 Kasım 2006

Hindistancevizli Çikolatalı Muffin & Kolay Profiterol

HİNDİSTANCEVİZLİ&ÇİKOLATALI MUFFİN

Malzemeler:

  • Yarım paket margarin (eritilmiş)
  • 1 su bardağından biraz az şeker
  • 2 yumurta
  • 1 su bardağı süt
  • 1.5 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya
  • 1 çay bardağı hindistancevizi rendesi
  • Kırılmış çikolata parçaları (evde bayramdan kalan madlen çikolataları değerlendirebilirsiniz)

Bu malzemeden 18 adet muffin çıkıyor.

Yapılışı: Öncelikle bütün sıvı olanları bir kapta karıştırın (süt, yumurta, eritilimiş yağ) . Katı olanları ayrı kapta karıştırın (vanilya, kabartma tozu, un, hindistancevizi, çikolata parçaları, şeker). En sonda sıvı olan karışımları katı karışımın üzerine döküp çırpmadan sadece un kaybolana kadar yavaş yavaş karıştırın. Bunları muffin kağıtlarına döküp, muffin kalıplarına yerleştirin. dilerseniz sizde üstüne tuzsuz badem dizerek süsleyebilirsiniz. Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede kızarana kadar pişirin. Fırında soğumasını bekleyip kalıpdan çıkarın..

KOLAY PROFİTEROL

Malzemeler:

  • 1 paket etimek

Beyaz Krema:

  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı un
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1 paket vanilin
  • 1 poşet toz krem şanti

Çikolata sos:

  • Hazır çikolata sosu(2.5 su bardağı süt ile hazırlanıyor).
  • Çikolata sosunuzu kendiniz de yapabilirsiniz. Kakao, süt, şeker ve nişasta ile.. Ama Dr Oetker in sosu çok ideal bunu tarif için.

Yapılışı: Vanilya ve krem şanti hariç malzemelerle kremanızı koyu olana kadar pişirin. Ocağın altını kapattıktan sonra vanilyanızı da ekleyip mikser ile çırpın. Böylece içindeki pütürler kaybolacaktır. Ilıyan kremaya toz krem şantinizi ekleyip mikserle çırpın. Etimekleri geniş bir kaba (oval geniş borcamlar olabilir) kırarak ekleyin. Her bir dilimi yaklaşık 4-6 ya bölmelisiniz. Kremayı mikserle çırptıktan sonra soğutmadan etimeklerin üstüne dökün. Kremanın etimeklerin arasına girmesi için salata harmanlar gibi karıştırın.En son çikolata sosunu hazırlayıp ılıttıktan sonra bu karışımın üstüne dökün. File badem,fındık yada hindistancevizi ile arzunuza göre süsleyebilirsiniz.Afiyet Olsun

14 Kasım 2006

KISIR ve ELMALI KURABİYE

Arkadaşlar geç kaldığım için affınıza sığınarak davet sofrasının tariflerine geçiyorum:) Araya patates etkinliği yazısı girince sekteye uğradı biraz.. Ben bu ayın konusunuda merakla beklemeye başladım. Arkadaşımla "Pırasa" olabilirmi acaba diye konuştuk ama biraz dar bir konu, aklımada başka etkinlik gelmiyor. Sıra bende olsaydı, portakallı tatlıları seçebilirdim.. Yada limonlu, malum cheesecake ini öve öve bitiremedim:)

Öncelikle yorumları üstüne toplayan tüm hanımlar tarafından beğenilen Kısır ın tarifi:)

KISIR

MALZEME :
  • 5 çay bardağı ince bulgur ,
  • Ttepeleme 2 kaşık domates salçası ,
  • 3 tatlı kaşığı biber ,
  • 1 çay bardağı nar ekşisi ,
  • karabiber , kimyon ,
  • 1 çay bardağından biraz fazla sıvıyağ ,
  • İsteğe göre 2 yemek kaşığı biber salçası ,
  • 2 tatlı kaşığı sumak ,
  • Yine isteğe göre limon suyu ,
  • Yeterince tuz..

İÇİNE KONULACAK SALATASI İÇİN :

  • 1 kıvırcık ,
  • 1/2 demet maydonoz ,
  • 1 veya 2 salatalık ,
  • 150 gr. kornişon turşu ,
  • Duruma göre taze nane , taze reyhan , domates , kuru soğan , taze soğan ve 2 havuç rendesi kullanılabilir.

YAPILIŞI : Önceden ıslatılmış bulgurun içine sırasıyla tuz , sıvıyağ , salçalar , baharatların hepsi ve nar ekşisi koyup bir kaşık yardımıyla iyice yedirilir .Eğer kuru soğan ve sarımsak konulucaksa bu aşamada ilave edilir ve diğerleriyle beraber karıştırılır . Sonra ince ince doğranmış kıvırcıklar , salatalık , kornişon turşu , ( domates , maydonoz , taze nane ve reyhan , havuç rendesi ) ilave edilip hepsi harmanlanır , kıvırcıkla süslenmiş salata kasesinde servis edilir

Afiyet olsun.


ELMALI KURABİYE


MALZEME :

  • 4 İri elma , Tarçın, Ceviz içi = İç Malzemesi
  • 4 yemek kaşığı şeker ,
  • 1 su bardağı yoğurt ,
  • 1 su bardak sıvıyağ ,
  • 1 paket margarin ,
  • 1 vanilya ,
  • 1 tatlı kaşığı karbonat ,
  • Aldığı kadar un
  • Üstüne serpmek için pudra şekeri..

YAPILIŞI : Oda sıcaklığında erimiş margarin , yoğurt , sıvıyağ ve vanilyayı derin bir kaba alıp iyice elinizle eziyosunuz , yoğuruyosunuz . Sonra azar azar elenmiş un ilave ediyorsunuz, kulak memesi yumuşaklığında hamur elde ediyosunuz .Daha az da yumuşak olabilir. Yapmış olduğunuz hamurların ortasına rendelenmiş ve 4 kaşık şekerle iyice pişirilmiş cevizli , tarçınlı içten koyup , yan tarafları birbirinin üzerine gelicek şekilde kapatıyosunuz. Margarinle yağlanmış fırın tepsisine dizip , önceden ısıtılmış fırında 175-180 derecede 20 dk kadar pişiriyosunuz..( üzeri hafif pembeleşince -mümkün mertebe beyaz kalmasına dikkat edilmeli , ayrıca fırınların pişirme süresi +5 veya -5 olabilir ) Fırından çıkartıyosunuz , üzerine pudra şekeri serpip servis yapıyosunuz ..

Afiyet olsun...

12 Kasım 2006

YE-16 PATATES "Patatesli Omlet" ve "Patatesli Çiğ Köfte"


Patates etkinliğini öğrenince hemen farklı tarif araştırmalarına gitmiştim. Arkadaşlarımdan aldığım tarifler yetmedi birde aylık bir yemek dergisi aldım sırf onlardan ayın sebzesi olarak patates i seçtikleri için.. Ama gelin görünki onca tarifi denemek için Pınar Hanım bir türlü fırsat bulamadı. Evdeki tüm Patatesleri haşladı ama bir türlü onlardan patatesli bir ürün ortaya çıkaramadı. Kısmet diyelim. Hadi artık Pınar bari son gün birşeyler yapıver de etkinliğe katılmamazlık olmasın dedim pazar sabahı kalkıp. Haşlanıp dolapta günlerce bekleyen patatesleri püre haline getirdim Tavuk yemeğinin yanına yenir diyerekten. Haşlanmaktan kurtulan tek büyük patatestende " Patatesli Omlet" yapmaya karar verdim pazar kahvaltısı için. Koskaca etkinlik için yapa yapa "Patatesli Omlet" mi yaptın diye epey hayıflandım kendime..Aslında benim gönlüm haşlanmış patatesler ile "Patatesli Çiğ Köfte" yapmakta idi hep.. Resmi olmasa bile tarifini eklesem, en azından merak eden diğer arkadaşlar yapıverir diyerek onunda resimsiz tarifini ekleyeyim istedim. İlk fırsatta kendisinide yapıp resmini ekleyeceğime dair söz veriyorum. Bu uzun af dileme yazısından sonra tariflere geçelim.. Her iki tarifde Abdurrahman Cerrahoğlu'nun "Sofra Nimetleri" adlı yemek kitabından..

PATATESLİ OMLET

Malzemeler:
  • 5 yumurta
  • 2 patates
  • Az sıvıyağ(Patatesleri hafif kızartmak için)
  • Yeterince tuz, karabiber

Yapılışı:

Bir tavada az sıvıyağ ile soyulmuş, zar şeklinde küçük kesilmiş patatesler karıştırılarak hafif kızartılır. Patatesler kızardıktan sonra bir kase içinde tuzunu katarak çırptığınız yumurtaları bu patates karışımının üzerine dökün. Bir tarafı pişince, çevirme kapağı kullnarak diğer tarafına çevirin, yada becerinize güveniyorsanız havada çevirin. Yumurtalar pişince üzerine karabiber serpiştirin. Sıcak olarak yanında çay ile afiyetle yeyiniz:)

PATATESLİ ÇİĞ KÖFTE

Malzemeler:

  • 5-6 Patates
  • 1 su bardağı ince ulgur
  • 3-4 sivri biber
  • 1 demet taze soğan(10 adet kadar)
  • 1 küçük demet maydanoz
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı biber
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • Yeterince tuz, kimyon
  • 1 limon suyu

Yapılışı:

Kısır yapar gibi bulgurları kapaklı bir tencerede kaynar su ile ıslatın. Su asla görünmemelidir. Bulgurları ıslatacak kadar üzerinde hafif gezdirmeniz kafi..Daha sonra bulgurlar çok diri gelirse biraz daha kayar su ekleyebilirsiniz.

Diğer taraftan patatesler haşlanır, kabukları soyulup püre haline getirilir, soğutup ellerinizle sıkarak da yapabilirsiniz. Islatılan bulgurların içine ezilen patatesler, çok ince kıyılmış biber, kıyılmış taze soğan, maydanoz, kırmızı biber, kimyon,tuz, bir çay bardağı sıvıyağ ile limon suyu dökülür, karıştırılıp yoğrulur.

Bir servis tabağına marul yaprakları döşenir, karışımdan alınıp köfte şekli verilerek üzerine dizilerekten servis yapılır.

Afiyet olsun



11 Kasım 2006

KISIR ve ELMALI KURABİYE

Misafirlerim gittiler, ortalığı topladım ve bilgisayarın karşısındayım yine:) Sofraya sonradan katılan Kısır ve Elmalı Kurabiye yi eklemeden rahat etmedi içim:)
Benim sofrada en çok sevdiğim ikili idi ve tabi tekrar tekrar tabağıma aldığım en çok yediklerimdi.. Öyle ki yediğim kurabiyeleri sayamadım bile:) Kısırı ise az önceye kadar yemeye devam ediyordum.
Kısır'ı sevgili arkadaşım Yasemin yapıverdi.. Gelir gelmez hemen mutfağa girdi ve bir çırpıda bu enfes kısıra kavuşturdu bizi. Kendisi o hızla yaparken, ben istediği malzemeleri yetiştirmeye çalıştım sadece.. Salçayı alayım lütfen, Nar ekşisi, Baharatlar, Karabiber nerede...Diyaloglar böyle devam etti:)Kendisi Urfalı ve yemek konusunda çok hünerli, sohbeti ise apayrı candan, güzel..
Yaptığı tek enfes şey Kısır değildi. Masa'nın diğer favorisi Elmalı Kurabiye de yine Yasemin'in ellerinden çıkmıştı.. Az sayıda kalanları evde kimsenin görmeyeceği bir yere sakladım.
Kimseyle paylaşabileceğimi zannetmiyorum:)
Bu kadar övdüm şimdi tarifleri istenecek biliyorum. Bunun için Yasemin'e buradan sesleniyorum. Tariflerini acilen bekliyoruz canım:)

HAFTASONU KIZLAR BULUŞMASI

Arkadaşlarım için hazırladığım sofra


Bu peçete katlama yöntemini kendim tesadüfen buldum:) İçine de minik çiçekler yerleştirdim.
Akşam bütün işlerimi bitirince(kısır hariç) masayı kurup resimlerini rahat rahat çektim. Ertesi gün buna fırsat kalmayacağına, fırsat olsa bile istediğim resimleri rahatlıkla yakalayamacağıma emindim. Masadaki yiyecekler tekrar doğru dolaba:)

Borani

Peynirli Talaş Böreği


Kolay Profiterol
Hindistancevizli Çikolatalı Muffin