21 Kasım 2006

SAFRANBOLU II

Fotoğraflar çok olunca tek tek eklemek yerine demetler halinde sunmayı seçtim. Netliği kaybediyoruz ama bu yolculukta uğrayacağımız çok durak var daha:) Safranbolu'da hala ölmeyen mesleklerden bakır işçiliği var. Eski evlerin yaşatılması için bu bakır işçiliği çok önemli, çünkü evlerin kapı tokmaklarına kadar bakır yada demir gibi metallerin işlenmesinden oluşuyor.
Sıra geldi biraz yemek yemeğe, ben yemeğe kadar bekleyemeyip lokum aldığımız dükkanın üst katında sunulan Safranbolu baklavasından aldım. Cafe sahipleri sağolsunlar her gelen gruba Slayt gösterisi yapıyorlar. Safranbolu ve baklavası hakkında bilgileri aldıktan sonra yememezlik olmazdı. Birde tahmin yarışması yapıldı ve ödül olarak baklavada ikram edildi ama ben o şanslılar arasında değildim:) Tam 45 katlı imiş Safranbolu Baklavası.. Tadına gelince pek bir fark göremedim:)

Sabah erkenden tura başlayınca erkenden de acıktık. Kalabalık olduğumuz için daha önceden merkezdeki Kadıoğlu Şehzade Sofrasında rezervasyon yapılmıştı. Çünkü bu kadar kişiyi alabilecek pek restaurant yok Safranbolu'da. Ama keşke grup olarak illa bir yerde yemek yerine dağılsaymışız dedik. Çünkü yenilen yemekten maalesef memnun kalınmadı. Gelen tabakların çoğu yenmeden geri gitti, üstelik çok da yüksek bir bedel ödendi bu yenilmeyen yemekler için. İlk önce erişte çorbası geldi yöresel. Ardından kuyu kebabı ve baharatlı pilav vardıki, soğuk ve lezzetten yoksundu.. En son olarak tatlı seçeneklerinde Zerde vardı ama bu gelenlerden sonra korkup tercihimizi fırın sütlaç tan yana kullandık Zerde tatlısı herkesin damak zevkine uygun bir tatlı değil çünkü... Gül suyu ile yenilmesi gerekiyor.

Geziden sonra Safranbolu'daki gezilere devam ettik. Yukarda gördüğünüz fotoğraflar çok güzel Havuzlu bir konağa ait.. Konakların çoğunda havuz var çünkü bir yangında ilk müdahaleyi bu havuzlardaki sular ile yapıyorlarmış. Ahşap olduğu için kolayca yanıp bir anda yok olabiliyor güzelim konaklar..

Dikkatimi çeken diğer şey herşeyde dantel kullanılması idi. Perdelerin uçlarında, sırtımızı yasladığımız minderlerin örtülerinde.. Safranbolu hanımları elişi-göznuru konusunda çok hünerli..

Sıra geldi ünlü Yörük Köyü'ne.. Dedim ya heryerde dikkatimi çekmeye başladı kabaklar:)Buyrun size değişik değişik kabaklar.. Birde mısırlar var rengarenk:)
Çok eski bir Çamaşırhane'yi gezdik Yörük köyünde.. Filiz Teyze sağolsun bize tam bir stand-up Show yaptı. 3 yıl önce eşim gittiğinde Filiz Teyze yine ordaymış aynı haliyle. Gidenler biliyor:) Filiz Teyze'nin anlattığı şeyler çok ilginçti. Mesela evin hanımı yakın bir yere gidecekse evin kapısındaki ipi uzun bırakırmış bağlarken, eğer uzak bir yere gidecekse ve geç dönecekse
sıkıca bağlayıp kısa tutuyor ipi.. Eve gelen kocası bunu görüp anlıyor hanımın ne zaman geleceğini:) Tabi artık cep telefonu var ne gerek var buna diyebilirsiniz:)

2 yorum:

Berceste dedi ki...

Eeeee sonraaa?? Gerisi nerde bu yazinin yahu?

Pınarın Kulubesi dedi ki...

İşte burda :)