28 Mayıs 2011

GERİYE SAYIM 5 HAFTA- Ailemizin Yeni Üyesi ve Ekmek Makinesinde Kek

Ailemize yeni bir üye katıldı...
Adı Limon...
Yaptığım Limonlu keki diğer yiyeceklerinden ayrı bir sevip ilgi gösterince kendisinin rengi itibariyle de Limon olsun ismi dedik...
Biz nereye o oraya...
Haftasonu tatilini fırsat bilip kırlara çıktık beraber ailecek, ailemize ayrı bir neşe mutluluk kattı. O yanımızdayken çimlere uzanmak daha bir keyifliydi. İlk gün hava rüzgarlı olunca koynumuza sokuldu.
Sonrasında bir havuz keyfi de yaptı üstüne...

IMG_4043
IMG_4036
IMG_4104
Geçtiğimiz haftasonu mekanımız hem cumartesi hem pazar Santralİstanbul idi. Enerji haftasından kalan tek etkinlik halen duruyordu bahçesinde... Bundan 1,5 ay kadar önceki ziyaretemizde hiç haberimiz olmadan Enerji Haftası etkinliklerine de katılmış, bu etkinlikten çok güzel maketlerle geri dönmüştük.
17 Nisan Maket yapmaca

Sonra bir eko araba gördük, tepesinde güneş paneli olan...
17 Nisan- Eko araba

ve bir Ekokaravan;
Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve suyun elektroliz edilmesiyle çıkan enerjiyi kullanan ve fazla enerjiyi depolayabilen bir karavan...

17 Nisan Eko karavan

Hava o günden bu güne çok değişmişti. Rüzgarlı soğuk hava gitmiş, günlük güneşlik ve de sıcak bir hava vardı bu kez.

Enerji sarfiyatı konusunda bilinçlenmemizi sağlayan oyun Can'ın çok ilgisini çekmişti. Limon havuzunda yüzerken Can oyununu oynadı, sorularını sordu. Limon bu esnada tahmin edildiği gibi çevresine yoğun bir izleyici kitlesi topladı....
IMG_4081
IMG_4068IMG_4082
IMG_4079IMG_4076

IMG_4077IMG_4078

IMG_4096

Ve iki tarif bu haftaya kısmet...
İki kek tarifi, ikisi de ekmek makinesinde yapıldılar. İkisi de ayrı ayrı günler de "kahveler ustasından kekimiz bizden" rutinine uydular...

işte Limon'un pek sevdiği Limonlu Kek...

Limonlu Kek:




Malzemeler:



  • 3 yumurta


  • 1 kap şeker




  • Yarım kap sıvıyağ




  • 1 paket vanilya



  • 1 adet limonun suyu




  • 1 adet limonun ince rendelenmiş kabuğu




  • 1,5 kap un




  • 1 paket kabartma tozu



Yapılışı: Bütün malzemeler karıştırılarak ekmek makinesi kalıbına aktarılır. Kek modunda çalıştırılır. Pişme işlemi bittiğinde makineden kalıbı çıkarıp 10-15 dakika soğumaya bırakılır. Kek kalıptan ters çevrilerek ızgara teli üzerine çıkarılır, tamamen soğuduktan sonra kesilerek servis yapılmaya hazır olur.

IMG_4196IMG_4189


Cevizli ve Muzlu Kek

Malzemeler:







  • 3 yumurta




  • 1 kap şeker




  • Yarım kap sıvıyağ




  • Yarım kap süt




  • 1 paket vanilya




  • Yarım kap kırılmış ceviz




  • 1 adet muz ince doğranmış




  • 1 büyük kaşık kakao




  • 2 kap un




  • 1 kap pirinç unu




  • 1 paket kabartma tozu



Yapılışı: Muz ve ceviz hariç bütün malzemeler karıştırılarak ekmek makinesi kalıbına aktarılır. Kek modunda çalıştırılır. İlave malzeme uyarısı makineden geldiğinde muz ve ceviz de eklenir. Pişme işlemi bittiğinde makineden kalıbı çıkarıp 10-15 dakika soğumaya bırakılır. Kek kalıptan ters çevrilerek ızgara teli üzerine çıkarılır, tamamen soğuduktan sonra kesilerek servis yapılmaya hazır olur.

17 Mayıs 2011

GERİYE SAYIM 6.HAFTA- EN GÜZEL HEDİYELER...

İlkti benim için 2011 senesinin anneler günü...
İlk hediyemi aldım doğrudan esas şahsın kendisinden:)
İlk anneler günü kutlama sözlerini dinledim onun bal ağzından...


IMG_3633IMG_3634

O kadar mutlulukla ve hevesle verdi ki o hediyelerini, hediyelere mi sevinsem mutlu olsam onun bu heyecanına mutluluğuna mı bilemedim. Hepsine birden mutlu oldum...

IMG_3628

"Anne hadi aç aç aç" diyorsun, mavi küpeleri seçtiğini anlatıyorsun.
Onları hep takmamı istiyor, ben taktıkça mutlu oluyorsun...

IMG_3638
IMG_3639

Can'ımsın...
Benim en güzel hediyem sensin bilir misin şu hayatta?

Not: Can'ın bu güzel hediyeleri hazırlamasına vesile olan yardım eden öğretmenlerine gönülden teşekkürler...

10 Mayıs 2011

GERİYE SAYIM 7. HAFTA ve BİR TARİF: LİMONLU MİNİ CHEESECAKE

IMG_3565

Son 7 haftadayız... Tabi bu son 7 hafta varsayımı kızımızın tam da 9ay 10 günlük süreyi tamamlaması varsayımından yola çıkarak hesaplanmış bir rakam. Eğer daha erken gelmeye karar verir de aramıza katılırsa içinde bulunduğum hafta belki son 6, belki son 5 haftaya tekabül ediyor olabilir.
Genelde kız çocuklarının daha erken doğduğuna dair bir söylence var. Ne kadar doğru bekleyip göreceğiz...
Son 7 haftanın yazısına bir tarif eşlik etsin istedim. Esasında yıllar önce daha Can'a hamileyken yaptığım bu tarifi nedense o günden sonra yapmaz olmuşum. Can'ın dünyaya gelişiyle fırınımla arama mesafeler girmiş idi. Mesafeler kalktıktan sonra da bir türlü bu tarif listeye girememiş. Ta ki önceki haftaya kadar...
IMG_3548

Tarifin orjinali burada.
İşinin üstadı sevgili Zinnur'un tarifini burada Türkiye koşullarında deneyerek benim ulaştığım memnun kaldığım tarif ise şu şekilde...

Mini Cheesecakeler

Malzemeler:

Tabanı için:

-1 su bardağı dolusu rondodan çekilmiş bisküvi kırığı(Eti Burçak ya da Yulaflı iyi bir seçenek ama siz de benim gibi evde bulunan herhangi bir bisküviden de yapabilirsiniz ben ülker finger kullandım)
-50 gr eritilmiş tereyağı

Kek kısmı için:
-1,5 paket krem peynir
-1/4 cup toz şeker
-1 yemek kaşığı nişasta
-1 yumurta
- 1 paket vanilya aroması(küçük sıvı olanlardan ya da toz paketlerden)
-1 limonun kabuğu
-1-2 yemek kaşığı limon suyu(limon lezzetini daha çok almak için 2 yemek kaşığı limon suyu)

Yapılışı:

Erimiş tereyağı ile rondodan toz haline getirilmiş bisküviler karıştırılarak tereyağ bisküvilere yedirilir. Bu karışımdan birer tatlı kaşığı karışım muffin kağıdı yerleştirilmiş muffin kalıplarına pay edilir. Muffin kalıbının taban çapına eş düz tabanlı bir bardak yardımıyla karışım tabana eşit bir şekilde bastırılarak yayılır.

Krem peyniri ayrı bir kapta toz şeker ile çırpılarak üzerine yumurta, vanilya, nişasta, limon kabuğu ve suyu ilave edilir. Bu aşamadan sonra çok fazla çırpmaya gerek olmuyor. Karışımı muffin kalıplarına pay ederek önceden ısıtılmış 175 dereceli fırında cheesecakelerin üzeri hafif kızarıncaya kadar pişirin.

IMG_3555

Ve bu cheesecakeleri mümkünse bir hafta sabredip de yiyin. Tabi bu sürede buzdolabında bekleyecekler. İnanın lezzeti her geçen gün daha güzel oluyor.
Bir hafta sonrasına kalan son cheesecake in lezzeti bambaşkaydı.
Çok kolay değil ama sabredebilirseniz siz de bu lezzet ile karşılaşıp bana hak vereceksiniz
:)
Tarif, dar vakitlerde yapılabilecek pratik bir tarif. Dolabınızda her daim krem peynir bulundurun yeter. Sevgili Zinnur'un tarifte bahsettiği ama denemediğini belirttiği daha da pratik bir uygulamayı ben denedim ve vaktiniz darsa yapılabileceğini ama daha güzel bir cheesecake tabanı için benim yukarıda bahsettiğim taban tarifini uygulamanızı öneririm. Vaktiniz daha da kısıtlıysa ya da üşeniyorsanız doğrudan eti yulaflı bisküvilerden birer tane kek tabanlarına pay ederek cheesecake tabanınızı oluşturabilirsiniz. Ben 3 tanesinde bu şekilde denedim ve yerken hafif dağılma ve kısmen daha yumuşak bir taban olmasından başka bir sorun görmedim. Bu arada tarifi ilk yapışta iki ölçü yaptığımı da belirteyim. Bol kısmetlisi olan bir cheesecake oldu.

2 Mayıs 2011

GERİYE SAYIM 8 HAFTA -YUNANİSTAN GEZİSİ

Bizde hafif bir telaş var... Daha çok gezme telaşı...

2.bebeğin gelişiyle gezmelerimize ani bir ara verecek olmanın korkusuyla son gayretle yapılan geziler geziler...

İsviçre'ye kış vakti gitmemizin sebebi de buydu, zira Haziran döneminde bu gidiş mümkün olmayacaktı, olsa benim için rahat olmayacaktı, bebeğin eli kulağında olduğu vakitler olacak idi...

Lakin İsviçre'ye kışın gitmekle kalmadık, duramadık yerimizde ve bir sınır daha geçtik geçtiğimiz ay...

DSC05082
2011-04-09 Yunanistan Selanik Kavala gezisi
6.5 aylık hamile olarak gece otobüs yolculuğu dışında pek güzel bir tatildi benim ve maailemiz için.
Tur ile gittik bu kez. Fiyatlar ekonomik, süre kısıtlı, araba ile gitmek gelmek problem olunca...
Ama görüldü ki bu güzel ülkeye arabayla da gitmek bir deniz tatili yapmak, daha yakından tanımak, o havayı solumak şart... Yetmedi iki gün, tahminimden çok öteydi bende bıraktığı etki...

Gelelim tatilin seyrine...
O gün işten gelip bavulu hazırlayıp hadi dedik gidiyoruz. Saat 23.00 civarı tur otobüsüne yerleştik. Çok gitmedik ki Can gece uykusuna daldı bile. Gözlerini sabah Yunanistan'da açacaktı...
Aynı tur şirketi ile 2 ay öncesinde bir Abant-Gölcük turuna katılmış idik. En arka koltukta bize yer vermişlerdi ve çok rahat ettik gezi boyunca. Koltuklardaki bacak mesafesi çok daha genişti, eşyalarımızı koyacak daha geniş alan vardı. Can'ın bitmek bilmez soruları pek kimseyi rahatsız etmiyordu. Önümüzde, sağımızda ve onların önünde oturan ahali de üniversite arkadaşlarım olduğundan yabancı kimselerden çekinip Can'ı hiç uyarmak zorunda kalmadık en azından:)
Bu sefer özellikle turu önceden arayıp en arka koltukta gitmek istediğimizi söyledim. İyi ki de böyle yaptık. Biz 3 koltuk aldığımız halde yanımıza da kimseyi vermemiş olmalarından sebep Can iki koltukta boylu boyunca sabaha kadar uyudu böylece rahat rahat... Boynu bir sağa bir sola düşüp de rahatsız olmadı.
Gümrükteki kontrollerde uyandırmayıp durumu görevli memurlara bildirdik. Onlar da otobüsün arkasına kadar gidip kontrol ettiler. Oysa ki biz ve diğer yolcular bu kontrolleri gece yarısı geçmişken açık havada kuyrukta bekleyerek olduk. Hem Türkiye çıkışında hem Yunanistan girişinde iki kez üstelik. Bu noktada ben müsaade isteyip ilk sıradan kontrolden geçip otobüse geri döndüm.

Yunanistan'da bizi çok ama çok güzel bir hava bekliyordu. Oysa ki o haftasonu İstanbul soğuk ve yağışlı havanın etkisi altındaydı.

Yunanistan'da ilk durağımız sabah kahvaltısında bir dinlenme tesisi oldu. Börek konusunda Yunanistan'ın da dahil olduğu Balkan ülkeleri bu işi çok iyi biliyorlar. El açması, çıtır çıtır lezzet, nefis peynir...
Türkiye'de bu lezzetle her yerde karşılaşamazsınız ama bu ülkede adım başı karşılaşıyorsunuz.
Bu esnada fotoğraf çekmek hiç aklımıza gelmemiş. Sabah mahmurluğu ve böreğin lezzeti bize herşeyi unutturmuş.

Sonrasında ilk durağımız Selanik oldu. Önce bir klise ziyareti oldu. Bu esnada bir ayin ve ekmek kutsama töreni vardı. Her cumartesi yapılan bu kutsama da insanlar ekmeklerini getirip kutsatıp geri götürüyorlar.
IMG_3150
IMG_3149

Bir diğer ilgimizi çeken ise kliseye gelen bazı hanımların dağıttığı bir yiyecek idi. Tarçın, toz şeker ve haşlanmış buğday(diş buğdayındaki gibi) karışımı idi dağıtılan. Evlerinde yapıp getirdikleri bu karışımı oradakilerden isteyenlere bardaklara pay ederek veriyorlar. Almak isteyenler yanına gidiyorlar genelde.
IMG_3159
Biz de merak edip aldık ve tadına baktık...

Sonrasında ziyaret Ata'mızın eviydi. Ancak içerdeki bir başka turist grubun olmasından sebep beklemeyip şehrin kalesine yola çıktık. En çok hoşuma giden kısımlardan biriydi. Şehrin kalabalığı ile henüz tanışmamıştık. Kale civarında yaptığımız serbest zaman gezisinde buralar çok hoşumuza gidecekti. Bir pastaneye rastladık bu esnada ve birbirinden güzel şerbetli tatlılar dikkatimizi çekti. Kendimize birşeyler seçip aldık. Can'da karamelli şekerlerden seçti kendisine. Hepsine çok normal bir fiyat ödedik. Ancak her yerde durum böyle olmayacaktı. Özellikle turların götürdüğü alışveriş mekanlarından uzak durup kendiniz bulmalısınız alışveriş yapacağınız yerleri. Fiyatlar çok farkedecek inanın.

DSC05034

Can burada bir parkta kendine arkadaş buldu hemen. Turla gitmenin kötü tarafı serbest zamanların kısıtlı olup tura geri katılma zorunluluğundan dilediğinizce vakit geçirememeniz. İyi tarafı ise kısıtlı zamanda o şehrin ünlü ya da görülmesi gereken tüm mekanlarına kısadan da olsa ziyaret imkanı sağlaması.
Selanik merkezine inip önce Ata'mızın evini gezip sonra da şehri gezmek üzere yola çıkıldı. Kısa bir şehir turundan sonra serbest zaman verildi. Ancak gördüm ki yukarılar şehre uzak yerler çok da sıcak samimi, İzmir'e çok benzeyen Selanik şehri'nin kordon boyunu anımsatan ünlü caddesindeki tüm kafeler restoranlar tıklım tıklımdı. Önce biraz dinlenmek amaçlı parklardan birinde çimlere uzandık. Güneş o kadar güzeldi ki biraz ondan kaçıp gölge bir yer aramak zorunda kaldık kendimize... Enerjimizi burada topladıktan sonra yürüyüşe başladık yeniden sahil boyunca... Genç nüfus buradaydı hep. Cumartesinin keyfini çıkarıyorlardı.

İkindiye doğru otele dönüş vardı. Can otobüste başlayan uykusuna otelde devam etti.
Otelin balkon manzarası bizi çok memnun edecekti.

IMG_3238
Can'ın uyandıktan sonra akşam yemeğimizi otelde yiyip günün son ışıklarını değerlendirmek için hemen çevrede yürüyüşe çıktık. Otel çevresi Selanik'in nezih semtlerinden biri olsa gerekti. Lüks arabalar, evler vardı, düzenli bir yerleşim. Can'ın tam istediği gibi bir oyun parkı gözümüze çarptı yürüyüş sırasında... Güneş batana dek buradaydık artık... Can'ın bisikletinin taliplileri bile çıkmıştı hemen:)

IMG_3225

Ertesi gün kahvaltıyı takiben yolculuk Kavala'ya idi... Bir başka güzel sahil kentiydi Kavala...

IMG_3345

Burada da kaleye çıktık. Turdan ayrılıp da yaptık bunu. Sonradan öğrendik ki kaleye çıkmamış otobüsün geri kalanı. Çok şey kaçırmışlardı. En keyifli ve güzel vakitleri burada geçirdik Can ile...
Yol boyunca kendimi bir Ege sahil kasabasında dolaşıyormuş gibi hissettim.
Arnavut kaldırımı yollar...
IMG_3246

Türklerden kalma cumbalı evler...
IMG_3257

Ve bu manzarayı tamamlayan kediler...
IMG_3508

Kaleye cüzi bir bedel ödeyip giriyorsunuz, bütün Kavala'yı doyasıya seyretmenin keyfini yaşıyorsunuz. Can kale girişinde verilen harita ile epey oynadı. Keyifle gezdi kaleyi...

IMG_3313IMG_3335

Kale içinde ki çimenler uğur böcekleri ile doluydu. Bol bol uğur böceği yakalayıp uçurduk parmaklarımızdan Can ile. Çok keyif aldı bu işten Can. Uğur böcekleri kadar sevilen bir başka böcek var mı acaba? Evet var, biz bulduk bir tane. O da kızımızın ismi olacak kısmetse:)
IMG_3428

Kale gezisinden sonra yine aynı keyfi alarak aşağı şehre yürüyüşe çıktık. Burada bulduğumuz bir lunapark yine Can'ı ve dolayısıyla bizi mest edecekti.

DSC05101
Kavala sahil çok daha sakin bir yer Selanik sahil boyuna göre. Daha tercih edilir bir yer böylece. Meze ve balık yemek için de çok aramanıza gerek olmadan güzel restoranlar bulabiliyorsunuz. Selanik'de durum böyle değildi.

Ve artık geri dönüş yolculuğu başladı. Kavala'dan biraz uzakta Kavala Kurabiyesi, sakız reçeli gibi yöresel ürünler alabileceğimiz bir mekanda duruldu. Diğer Türk şehirlerinden geçildi. Dedeağaç ve İskeçe vardı güzergahta... Kısa molalar verildi. Bu molalarda sadece sahil boyu gezi yapacak kadar vakit vardı.
Ve sonrasında gümrük çilesinde 1 saat... Türkiye sınırında Tekirdağ civarında yenen birşeye benzemeyen köfte, yoğurt salata karşılığında gelen hesap ile ne oluyor yahu deyişimiz... Bizimle beraber birileri daha yedi içti de onlarınkini de mi biz ödüyoruz dedirten bir hesaptı. Tesisin adını şimdi hatırlayamadığımdan buraya da yazamıyorum. Yoksa kendilerini ifşa etmeyi çok ama çok isterdim.
Ve gece 23.00da tam da kalktığımız saatte Feriköy'e varışımız.
Dolu dolu geçen bir haftasonu ertesinde bir gün de dinlenmek için olsaydı ne iyi olurdu. Maalesef yoktu, ertesi sabah kalkıldığında iş-kreş koşturmacası başlayacaktı hepimiz için...