29 Ocak 2007

LALELER & YENİ SOFRALAR

IMG_0463_resize
Punto Amca, bana çok güzel bir süpriz yapıp lale fotoğrafı ile açmış kendini tanıtım oyununu... Ben de bir başka lale fotoğrafı ile açıyorum bu sayfayı... Bahar gelecek ve İstanbul'un güzel semtleri yine lale ile bezenecek rengarenk... Büyükşehir Belediye'si bu uygulamayı çok güzel yürütüyor. Yukarıda ki laleler geçen sene Emirgan Korusunda çekmiştik. Harika bir bahar güneşinin altında en güzel lale renklerini yakaladık. Fırsatınız olursa, Emirgan korusuna mutlaka gidip envai çeşit ve renkteki laleleri görmenizi tavsiye ederim. Daha önce hiç görmediğiniz lale türlerini yakından tanıyabilirsiniz.
En güzel lale İstanbulda yetişir kampanyası ile dağıtılan 5 adet soğan ile yetişen lalelerim sarı renkte idi...

IMG_0333_resize
Eminönü'nden aldığım lale soğanları ise beyaz ve pembe renkte idiler... Lalenin en sevdiğim türü bunlar...
Img_9842_resize
Sonradan açan pembe goncaların bir çoğu açamadan solmuştu:((( Bu sene soğanlarım yeniden filiz verir umarım... Onları yakından sevmek, görmek çok güzel...
IMG_9840_resize

Bu aralar mutfakta hiç uğraşasım yok. Elimde kitabım olsun, bir de battaniyem ve ikili koltuğumuz ve ardından gelen tatlı bir uyku...
Kitaplarım da çeşitlendi, B5 ile tanışınca Almanca ve İtalyanca kitaplarımı yeniden çıkardım, zamanında öğrenip de unutmaya yüz tuttuğum bu dilleri yeniden hatırlamak ve geliştirmek istiyorum. B5 sayesinde İtalyanca'yı yeniden hatırlayabilirim... O yazıyor ben okuyorum şimdilik:)

IMG_9032_resize
Bu haftasonu farklı sofralara konuktum. İlki Cumartesi iş çıkışı iş arkadaşlarımdan Sabiha'nın evinde idi. Sabiha ve annesi çok güzel bir sofra hazırlamışlardı...
IMG_9074_resize
Bir başka sofra eltimin Pazar sabahı kahvaltısı için hazırladığı sofra idi.

Bir diğer sofra da dün akşam eski işyerimden Özlem'in ve kızkardeşinin hazırladığı sofra idi.
Resimleri bilgisayara aktarılmadığından henüz ekleyemiyorum. Menüyü sıralayabilirim en azından..
Süzme Mercimek Çorbası
Soyafilizli, Soya Soslu Salata
Sarmısaklı Yoğurt ve Kırmızı Biber Sosunda Et Sote...
Pirinç Pilavı
Cevizli Kereviz Salatası
Mozaik Pasta

Yeni bir haftaya başlıyoruz.. Hepimiz için ve bezelye tanem için:) mutlu huzurlu bir hafta diliyorum...

26 Ocak 2007

BLOGLARARASI OYUN

Seve seve kabul ettim Hesna:)
Canım sıkkın bloglara bakarken canım yemek tarifi değil de sohbet okumak istiyordu. Yemek tarifi görür görmez hemen kapatır oldum sayfayı:( Ama Hesna'nın satırlarını ilgiyle okudum acaba beni de mimlerlermi diye düşünürken bir baktım aşağıdaki 3 isimden biri benim, yani Hesna beni mimlemiş:)

Oyunu araştırdım biraz belli sorular yok, diğer blog arkadaşlarınızın bilmediği yönleri ile kendinizi anlatmanız... Kendini anlatmayı sevenlerdenim bende... Başlıyorum...

***Az önce boş bir sayfaya şunları yazmıştım (daha oyundan haberim yok iken). Aynen buraya alıyorum yazdıklarımı...

  • Ben hayatın anlamını sorgularım, farklı kılan budur beni,
    bu sorgulama insanı soyutlar hayattan. Yalnız kalmak, düşünmek, günlük hayatın düzmeceliklerinden kurtulmanı ister senden. Anlamsız kılar, basit gösterir herşeyi...
    Anlatabiliyormuyum, anlayabiliyormusun...
    İnsanoğlu Böyle... Bende öyle...

***Bir tekne kazıntısıyım. Annem beni 41 yaşında dünyaya getirmiş, Temmuz'un sıcağında Ramazan Ayının 15.günü dünyaya gelmişim. Annem 15 günü de oruçlu geçirmiş. Anneme sonradan çok kızmışımdır, beni ve kendini nasıl bu kadar riske atabildin diye.. Ama gayet güzel sağlıklı bir bebek olmuşum:)

***Kitap okumayı evlendikten sonra daha bir sever oldum, çünkü planlı programlı yaşamak demek, eve bağlı olmak demek... Kitap okumak benim için bir tutku oldu, nefes aldığımı hissediyorum.

***Pasta işleri ile uğraşmayı sevdiğimi biliyorsunuz, yemeyi sevmiyorum ama tatlı yemeyi seven bir eşim var. Hemde nasıl seviyor, yemekten önce bir tabak tatlı, yemekten sonra bir tabak tatlı... Yemek ise ara öğün sadece...

***Laleyi ve turuncu, yavruağzı rengindeki gülleri seviyorum. Balkonumda lale yetiştiriyorum...

***Zamanında spor ile turnuvalara ve maratonlara katılacak ve madalyalar alacak kadar uğraşmış olup, şu an yürümeyi bile haftada 1 kez ancak yapabilen, ev-araba-iş zincirini bağlayan eleman oldum.

***Müzikle ilgim Ortaokul sonunda bağlama çalmamla başladı. Bağlama çaldığım içinde Türk Halk Müziği ile mini konserler vermekle devam etti. İş-güç sahibi olduktan ve evlendikten sonrada bağlamam duvarda süs olarak kaldı... Sonradan birde Ney üfleme deneyimim oldu, ilk denememde "Huuu" sesini çıkarıp diğer heveslerimden olduğu gibi Ney üflemektende vazgeçtim...

***Değişim benim için söylenebilecek bir söz... Bütün bu hobilerden hobilere atlanılması da, müzik zevkimin bile sürekli bir değişim içinde olması da buna delalet.
Yönetici gezegenimin Ay olması sanırım bunda etkili.. Sabah, öğle ve akşam ruh hali değişenlerdenim bende..

*** Arkadaş çevresi çok geniş olan, bütün arkadaşlarını mutlaka en az 1 kez evinde ağırlamış biriyimdir. Ev buluşmalarını tercih ederken bazen eve uğramak istemeyebiliyorum..

***Üniversite seçimlerinin son anına kadar Haccettepe Tıp'da okuyabilecekken, doktor olmaktan abisi gibi çekinip hem Mühendis hemde İşletmeci olmaya karar vermiş ve İşletme Mühendisi olmuştur. Ama doktor olma isteği aklının bir köşesinde kalmıştır. Çalışmaya ihtiyaç duymasam, yani ekmek elden su gölden olsa üniversite sınavlarına yeniden girer ve Tıp seçip doktor olma hevesimi gerçekleştirirdim. Bunu başaracağımdan da hiç şüphem yok. Sırf bunun için geçen yıl sınava girip sonucu görüp " işte bu iş bu kadar" demişimdir:)

***Maalesef sinirli bir yapıya sahibim, bunu kimse bilmez ama eşime ve anne babama sorarsanız gayet iyi anlatırlar:)

***Küçük bir sırrım daha var, ilerleyen aylarda sizinle paylaşacağım:) Sırrıma ben de henüz alışamadım:)

Bende eğer uygun görürlerse...

Punto Amca'yı... www.punto-punto.blogspot.com

Berceste'yi... www.berceste.blogspot.com

ve Nilay'ı... www.cafesardunya.blogspot.com

sobelemek istiyorum..

23 Ocak 2007

Haftasonu Mutfak'ta Pişenler ve Bale

haşhaşlı portakal şuruplu muffin
Yine bloglardan denemeler...Yeni tarifler denemek gibisi yok.. Haftasonu arkadaşlara ev oturmasına giderken götürmek için Haşhaşlı Portakallı Muffinler... Tarif Evcini'den...
brownie cheesecake ve sade cheesecake

Kazakistan'dan gelen arkadaşım Nazif için Brownie Cheesecake. Bu tarifi uzun bir süredir denemek istiyordum. Tarif pastaci Burcu'dan Yoğun çikolatalı brownie tadını sevenler için. Ben peynirli kısmı sevdim, brownie kısmı çok ağır geldi bana.. 20 cmlik kalıp yerine 18lik kalıp kullanınca fazla gelen üst katını slikon kaba aktarıp ayrı bir cheesecake daha yaptım. Brownie kısmı yerine de Eti burçak bisküvilerinden dizdim. Gayet güzel oldu..Bir dahakine bu tarifi yaparken brownie kısmını daha ince, peynirli kısmı daha kalın yapacağım.
Brownie Cheesecake
Bu minik kutular İsviçre'de çantamıza girmişler, büyülü bunlar... Etrafındaki kağıdı çıkartmaya başladığınız anda kutu birden patlayıp içinden hamur silindir çıkıyor. Silindiri açıp , işaretli yerlerinden keserek ve rulo halinde sararak, 6 adet kruvasan elde ediyorsunuz. Ekmek olan kutudaki hamuru ise yine işaretli yerlerinden 6 ya kesip, üstlerine birer bıçak atıp pişirince, maya kokulu miss gibi ekmekleriniz oluyor.
açıklamalar
Avrupalı hanımlar çok şanslı... Herşey önlerine hazır olarak sunuluyor.
ev yapımı croissantsss:)
Bunlarda piştikten sonraki halleri
piştikten sonraki halleri
Biletini bir ay öncesinden aldığım gün geldi çattı. Nazif ile birlikte ikimizde ilk defa bir bale seyrine gitmiş olduk. Adından anlaşıldığı gibi dört adet bale sunumundan oluşan bu gösteri izleyenlere büyük keyif yaşattı:) Bizde bu keyfi alanların içerisindeydik. Bu sabah gelir gelmez bir sonraki ay için bir çift bilet daha almayı ihmal etmedim. Bu sefer gonca ile gideceğiz kısmetse...

22 Ocak 2007

Puzzle, Kitaplar, Lezzetler ve Değirmen Evi

puzzledaki ben
Haftasonuna girmeden puzzle bitti. Hiç bitmesin istedim ama bir o kadar da çabuk bitti. Puzzle bitince içindeki köye taşınacağımı söylemiştim. Bu kadar çocuğun içinden hangisi olmak istediğime karar verdim. Pastane önünde pastaları inceleyen, yeşil mantolu, arkasını dönmüş, kırmızı çizmeli kız olmaya karar verdim:) Bundan sonra size bu köyden yazacağım...
biten puzzle
Pazar günü güneşli bir hava vardı. İstanbul'un en çok sevdiğim mekanına, Beyazıt'a gittik. Beyazıt içinde gezinmeyi en çok sevdiğim yer ise sahaflar... Aklımda sadece Orhan Pamuk'un ilk romanı olan Cevdet Bey ve Oğulları'nı almak varken, fazladan üç kitapla birlikte döndüm. Hangisinden başlayacağıma karar vermek epey güç oldu ama uzun süredir okumak istediğim "Cevdet Bey ve Oğullarına" karar kıldım. Orhan Pamuk'un biran evvel yeni bir roman yayınlamasını diliyorum... Kendisiyle tanışıp kitaplarımı imzalatmayı çok isterdim:((
yeni kitaplarım
Güneşli havada Beyazıt Meydanı başka güzel oluyor...
beyazıt-sahaflar
Cumartesi akşam ev oturmasına gittik yakın arkadaşlarımıza... Emel bizim için güzel şeyler hazırlamıştı... Kıymalı Börek'in resmini çekmeyi unutmuşum. Sanırım sevdiğim yiyeceklere odaklanmamdan kaynaklanıyor, et harici:)
Kısır
kısır
Çok pratik ve bir o kadar lezzetli bir yemek. Kolay Mantı ismini verdim ben.
kolay ama dehşet güzel patates mantı:)
Ve benim makineyi hareket ettirmemden dolayı net çıkmayan ama hafızamda çok net bir iz bırakan çeşit çeşit ev yapımı truflar...
ev yapımı truflar
Ve Şekerpare...
şekerpareeeeeeeeeee
Bu güzel yemeklerin tarifini istiyoruz Emel'den... Kolay mantıyı size hemen anlatayım. Patatesleri haşlayıp küçük küpler halinde kesiyorsunuz. Üzerine mantı sosu hazırlar gibi sarımsaklı yoğurt ve yağda kızdırılmış biberli naneli sosdan ilave ediyorsunuz. Hepsi bu...
aksam oturmasına bir maket yapılır
Yemekten sonra neler yapmadıkki... Ama en zevkli oyun maket birleştirmece yarışı idi. Kazanan takım biz olduk.. Değirmen evimiz çok şirin oldu... Rakip takımın maket uçağı ise bir kaza eseri yerle bir oldu;)))

Haftasonu mutfağımda da güzel vakitler geçirdim. Onları ayrı bir yazıda yayınlamak istiyorum.
Arkadaşlarımıza giderken götürmek için bir tarif ve bu akşam taaa Kazakistan'dan gelecek arkadaşım için başka bir tarif...3. tarifi de yapar yapmaz üçünü bir yazıda yayımlayacağım...

19 Ocak 2007

BLOGLARDAN DENEMELER: ESKİLER...

Geçenlerde yakın bir arkadaşım bana; tatlı yapımı konusunda evrim geçirdiğimi söyledi:) Bunda emeği geçen bütün blog arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Birbirinden güzel tarifler içinde yüzüyorum. Tek yaptığım tarifleri inceleyip bana uygun olanları yapmak. Aslında yapmak istediklerim çok daha fazla ama herşey sırası gelince... Misafirlerimiz olmadan, ev için pek yapmıyorum tatlı-pasta türü şeyler.. Kendim dikkat ediyorum yediklerime ama eşim maalesef gözü kararıyor birden ve yutuveriyor onca tatlıyı. O yüzden ikram edebileceğim sevdiklerimizi bekliyor yeni tarifler...

Bloglardan seçtiğim tarifleri ve ortaya çıkan sonuçları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunları deneyeli epey oldu. Blogspot a başlamadan önce yapıp fotoğraflamıştım. Sonuçların hepsinden memnun kalmıştım. Ama şimdi yine bu günlerde, bu üç lezzeti tekrar yapmak istiyorum ama bu sefer başka tariflerle.. Bu kadar çok güzel tarif varken aynı tarifi iki kere üstüste yapmak anlamsız geliyor bana:) Umarım yeni seçtiğim tariflerde aynı şekilde güzel sonuçlar verir. Onları da ayrıca paylaşıcam sizlerle...

portakal şuruplu kek
Önce portakallı bir lezzet, Portakal Şuruplu Kek... Tarif, Mekanımız Mutfak'dan... Sonuçtan çok memnun kalmıştım... Kek piştikten sonra üzerine dökülen portakallı şerbet çok güzel bir tat veriyor. Benim gibi portakallı yada limonlu lezzetleri sevenler için...
vişneli cheesecake
Bir cheesecake sever olarak ilk denemem Portakal Ağacı'ndan idi. Epey de uzun bir ismi vardı:)
Karamelize Nektarinli Lorlu Cheesecake... Şu anki yaptığım klasik Limonlu Cheesecake'i tercih ederim. Lor yerine krem peynir ve çiğ krema daha güzel bir lezzet veriyor sanırım.
Bu tarifi denerken birkaç aksilikle karşılaşmıştım. Şeftali yerine vişneli yapmaya çalışmış, canım vişnelerim karamelize olalım derken önce bir yanmış, ikinci deneyişimde de vişne reçeli haline dönüşmüşlerdi. Dondurulmuş vişne almak yerine vişne reçeli kullansaymışım keşke demiştim:) Sonuçta cheesecake ile tanışmış olduk...

cikolali muffin 2
Çikolatalarımı değerlendirme çabalarım sonucunda Devletsah'dan bu kolay muffin tarifini denemeye karar vermiştim. Çikolataları benmari usulü eritme derdi de yoktu üstelik. Sonuç gayet güzel olmuştu, üstelik çok da bereketliydi. İş arkadaşlarıma gururla ikram etmiştim...

14 Ocak 2007

ZEYTİNYAĞLI LAHANA SARMASI

IMG_8586_resize
Pirinç etkinliği deyince benim ilk aklıma annemden öğrendiğim zeytinyağlı lahana sarması geldi. Haftasonu annemde gelince lahana sarmamızı yaparak, pirinç etkinliğine katılmak kısmet oldu. Ben içini hazırladım annem sardı, ben o arada ne yaptım derseniz, oda bu yazının devamında:)

Geçelim tarifimize...

ZEYTİNYAĞLI LAHANA SARMASI

Malzemeler:

1 orta boy lahana
4 su bardağı pirinç
2 orta boy soğan
1 yemek kaşığı nane,
1 çay kaşığı pul kırmızı biber
1 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı karabiber
3 yemek kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı tuz
1 çay kaşığı limon tuzu( yarım çay bardağı su ile eritilecek)
yarım su bardağı sıvıyağ
1 demet maydonoz

Yapılışı:
Lahananızı yapraklarını ayırıp büyük bir tencerede haşlayıp süzün. Sıcak suda lahanalar hafif ölene kadar tutun.
Soğanları, maydonozları doğrayın. Pirinç ve diğer malzemeleri karıştırın.
Haşlanmış süzülmüş lahana yapraklarının içinde bu harçtan koyup sarın.
Sardıktan sonra sarmaların üstünü kapatacak kadar su ekleyip biraz da sıvı yağ gezdirdikten sonra bir porselen tabak kapatın. Kısık ateşte yavaş yavaş lahanalarınızı pişmeye bırakın. Porselen tabak, sarmaların tencerede kaynarken hareket etmesini ve pirinçlerin dışarıya çıkmasını önleyecektir. Suyun tamamını çektikten sonra ocağın altını kapatın.
Yanında mutlaka turp ilavesi ile yemeniz önerilir. Ana-kız turpu çok severiz. En güzelde lahana sarması ile gider. Turpun ortasını çıkarıp keseyim derken bir baktım kalp şeklinde turplar ortaya çıktı, bana da süsleme malzemesi çıktı:)
Afiyet olsun...

Annem lahanaları sararken ben puzzle yaptım. Son durumunu ayrı bir yazıda paylaşmak istiyorum. Çünkü ben fotoğraflarını çektikten sonra sürekli gelip gidip parça eklemeye devam ettim ve göreceğiniz hali güncel değil artık. Bu akşam tekrar fotoğrafını çekeceğim.

13 Ocak 2007

ZENCEFILLI HAVUÇLU KEK

Bir onceki yazimin yorumlarinda herkes ayni temennide bulunmustu.Hediyelerinle guzel seyler yapmami dilediniz. Ilkini yapmak kismet oldu, biraz da aksakliklarla... Ilk olarak cicek kalibimi ve havuc marzipanlarimi kullanmis oldum.
Bu tarifi sevgili Mutfakta Hoş Seda'dan aldım. Genelde tarifleri olduğu gibi uygulama alışkanlığım yoktu ama bu sefer Seda'nın ölçülerine birebir uydum. Tarifine buradan ulaşabilirsiniz.
Tarifte zencefil olduğu için ilk defa kurabiye yapmak için aldığım zencefili de kullanmış oldum. Kekim fırında güzelce piştikten ve kürdan testi yapıldıktan sonra nedense fırını kapatıp sıcak fırında bekletilme gafletinde bulunuldu. Tüm suç benim, kimseye haksızlık etmeyeyim. Halbuki soğutma ızgarası da almıştım yeni, neden kullanmadı isem, kendime kızıyorum. Sıcak fırında kek bekletilince ortası çökermiş, benim kekimde öyle oldu. Keki gecenin ilerleyen saatlerinde pişirmiştim. Sabah işe gitmeden önce bir bakayım dediğimde kekimin ortasını çökmüş bir vaziyette buldum. Bu durumda moralimi bozmamayı tercih edip yola koyuldum. Akşam gelip durumu bir şekilde düzeltiriz diye kendimi avuttum. Acaba kalıptan çıkacak mı diye şüphelerim de vardı bir yandan. İşin kötü yanı keki, cuma akşam yemeğe gelecek olan misafirlerim için yapmış olmamdı. En kötüsü hazır tatlı alırız diye geçirdim içimden. Bu ara kendimi yoracak çabalara girmemeye çalışıyorum. Bir yandan da yemek ve çay davetlerinden de geri durmuyorum ama. Çelişkili Pınar işte..
Akşam oldu, Cuma trafiğinde 1 saat + 45 dakikalık yoldan sonra eve varıldı. Tek misafir hariç bütün misafirlerimiz gelmiş durumdaydı:) Neyseki sürekli görüştüğümüz arkadaşlarımız olduğundan bu durumu yadırgamıyorlar. Ben geldiğimde masa açılmış, örtüsü serilmiş ve tabak çatal, kase, bardakları muntazaman hazırlanmış olarak buldum:) Sağolsun Emel arkadaşım bütün bunları yapmıştı. Bana ise yemek tabaklarını ve kaselerini doldurma işi düştü. Ben bir yandan börekleri ısıtıp, kesme çabasındayım, bir yandan çorba, pilav, et üçlüsünü optimum sıcaklıklarına eriştirmeye çalışıyorum. Salatalarımız hazırlandı. Ayva hoşaflarımız kaselere pay edildi. Nihayet masaya oturuldu. Beyler eksikleri belirtmekte gecikmediler. Ekmek yokkkk, su yokkk. Hemen mikrodalgaya ekmek, sürahiye de su konuldu. Lafı çok uzattım biliyorum. Ama anlatmak istedim işte... Kulübedeki telaşı görün istedim:)
Benim aklım fırında çökmüş olarak bekleyen kekte idi. Masayı topladıktan sonra semaverde çayımız demlenmeye bırakıldı. Herkes içerde keyifli sohbetini yaparken ben kekimin derdine düştüm. Aklıma keki ters çevirmek geldi. Böylece çöken kısım altta kalacaktı. Çiçek kalıbımı hiç yağlamamış olmama rağmen kalıptan rahatça çıktı, çöken kısım altta kaldığı için hiç belli olmadı:) Üzerini havuç marzıpanlarımla süsleyince çok güzel bir görüntü ortaya çıktı. Lezzeti de çok beğenildi. Kolay kolay birşey beğenmeyen ve bu yüzden belki hala bekar olan Erol arkadaşımız bile beğeni ifadelerini tekrarladı ki bu çok ender rastlanan bir olaydır:) Onlar keki yemeden önce ben fotoğraflarını çekmeye çalıştım. Bir yandan da hadi artık kesde yiyelim şunu nidaları yükseldi, tabi en yüksek ses eşime aitti:)

9 Ocak 2007

MUTLU EDEN HEDİYELER

İsviçre'yi son dakikaya kadar gezip görmeye devam ettik. Bu kadar gezmek yeter deyip mutlu ve de memnun bir şekilde memleketimize döndük.
Birçok güzel anı, fotoğraf ve hediyelerle beraber tabi.
Blog dünyası sayesinde tanıştığımız Sevim ile buluştuk. Son ana kadar telefonda mesajlarla ve mail ile anlaştığımızdan birbirimizi ilk defa görmüş, duymuş olduk:) Yazılarında olduğu gibi çok içtendi. Yakışıklı oğlu ile de tanıştık:) Eşlerimiz de bu tanışma faslına katıldılar. Sanal dünyada başlayan, gerçek arkadaşlığa dönüşen bir hikayemiz oldu. Sevim, beni şaşırtacak ve çok mutlu edecek hediyelerle çıktı karşıma. Yazışmalarımızda ve blog sayesinde beni ne kadar iyi tanıdığını anladım. Pastacılık malzemeleri ile dolu bir kutu ve çok şık kutusunda mumluklar...

İşte benim mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlayan paket:) Marketten havuç şeklindeki hazır marzıpanları kendim almıştım ama gözüm diğer ürünlerde de kalmıştı. Biraz da korktuğumdan sanırım, birde Almanca'mın çok iyi olmamasından diyelim:) Sağolsun Sevim, hem benim için bu güzel hediyeleri seçmiş hem de bana çevirilerini yapıp özellikle çikolata glazürleri nasıl kullanacağımı anlattı. Kutudakileri tek tek elime aldıkça mutluluğum katlanarak arttı. Hala baktıkça aynı mutluluğu duyuyorum. Bakalım marzıpanları ve boyaları nasıl kullanacağım. Marzıpan ile uğraşacağım aklıma gelmezdi. Umarım bende de alışkanlık yapmaz. Çünkü marzıpan ile şekillendirmek apayrı bir iş ve uğraş gerektiriyor. Bende üşengeçlikten hazır şekillenmiş havuçları almıştım:) Havuçlu muffinlerimin ve pastalarımın üzerinde sunmak için...

Sevim'in aldığı diğer güzel hediye... Mumları yakmayı unuttuğumu farkettim şimdi fotoğraflarını görünce. Aradaki desenlerden ne güzel ışık yayılacaktır. Bu akşam yakıp, ışığın aralardan yayılmasını seyretmek istiyorum...

Kendime aldığım hediyeler ile de çok mutluyum. Önce kendime hediyeler aldım, sonra Sevim'lerle buluştuk. Hediyeler üstüste olunca ne kadar sevindiğimi bir bilseniz...
Çocuklar gibi şendim:)
Önce kendime aldığım hediyeler:

Üstten alta doğru iner isek:

*Pastacı Bıçağı: Kremaları rahatça sürebilmek, güzel bir pasta görünümü için...

*Türkiye'de pek bulamadığım 18 cm'lik kelepçeli kalıp: Bu kalıp sayesinde iki katlı pastalar yapabileceğim...

*Çiçek şeklinde pasta kalıbı: Bu kalıpla neler neler yapacağım:)

*Pasta soğutmak ve süsleme ve krema işlerini yapmak için tel ızgara..

Beni en çok sevindiren, belki de kendimi bu köydeki çocuklardan biri gibi hissetmeme sebep olan puzzle.. Limited Edition olması da beni ayrıca mutlu etti. Paketi açıp parçalarını birleştirmek için ne kadar çok sabırsızlandım anlatamam. Hatta sırf bunun için biran önce evime dönmeyi istedim:) Ve paketi açıp çalışmalara biran önce de başladım. Bu aralar kitap filan okuyamayacağım galiba... Gözümü puzzledan alamıyorum:)
Bir diğer çok beğendiğim, tam bana göre bir hediye dediğim lale desenli kase ve pasta tepsisi... Laleyi çok sevdiğimi bilmeden bu hediyeyi seçmeleri, benim şansım diyorum...

İşte diğer istediğim ama bir türlü denk düşürüpde alamadığım ama sonunda bana hediye olarak gelen kahvaltı servis takımı...


8 Ocak 2007

BİR MASAL ÜLKESİ LIECHTENSTEIN

İsviçre, Avusturya ve Almanya arasında kalmış minicik bir ülke.. Göstermelik de olsa krallık sistemi yürüyor hala... Belki masal ülkesi gibi görmemdeki sebeplerden biri de bu, Kralının ve Kraliçesinin olması... Vaduz ve Schaan'dan yukarı doğru çıkıp Kral'ın Şatosunu görüp, dağlara doğru çıkmaya devam edince ve bu dağ eteklerine yayılmış köyleri görünce evet dedim bir masal ülkesine geldik...
Karşımızda dağlar...
Bu kliseyi size nasıl anlatsam... Klise kapısının yanındaki düğmeye basınca kapılar otomatikmen açıldı.. Korkak adımlarla içeriye girdik. Belki Notre Dame kadar heybetli değildi ama şimdiye kadar gördüğüm kliseler arasında en güzeli, en bakımlısı idi. Bizden başka klise de kimsenin bulunmaması çok ilginçti, içeride mumlar yanıyordu, birileri sanki bize emanet bırakıp da gitmiş gibiydi. En çok da kendi ayak sesimizden ürktük, birazdan birileri çıkıcak ve ne işiniz var burda diyecek gibi:)))

Kralın şatosuna giremedik ve ben büyük hayal kırıklığına uğradım:( Geri dönüşü başka yoldan yaptığımız içinde şatonun resmi de yok:( Bu kıvrımlı dağ yollarındaki ahşap evler çok güzeldi...

Birde bütün plakalar siyah renkte idi... İlk önce makam arabası zannetim. Sonra baktım bütün arabaların plakası siyah renk üzerine beyaz yazılı.. Liechtenstein'in uluslararası trafik kodu FL. Neden LI değilde FL diye merak ettim ve açılımının Fürstentum Liechtenstein olduğunu öğrendim. Fürstentum, Almanca'da Krallık demek...
Liechtenstein hakkında daha geniş bilgiyi buradan edinebilirsiniz.

6 Ocak 2007

YENI LEZZETLER

Bu dondurma tabagini cafe de filan yemis degiliz. Evimizin marifetli kizi hazirlamistir.
Burdaki soslar muthis. Evde sos hazirlamak filan yok. Sos kavanozunu ac, ocakta kaynat. Makarnanin üzerinde mis gibi dökün. Iste Napolitan soslu makarnamiz hazir. Yanina da Frech Dressing soslu salatamiz. Salata sosumuzda hazir. Limonuydu, tuzuydu, zeytinyagiydi derdi yok. Maalesef lezzeti de mukemmel. Dayanamayip aliyoruz bu soslardan yanimiza. Turkiye`de marketlerde de vardir belki ama nedense hic gozum gormemis, elim alismamis kullanmadigimizdan heralde...
Burda elma cok seviliyor. Her pastanin kekin icinde elma var.
Miss gibi Lazanya... Turkiye`ye gidince bende yapmak istiyorum.
Ben cok sevdim buralari. Bu gidisle cok görücez bu tabelayi:)

GOZLEMLERE DEVAM...

Reinfall Selalesi ve yamacta üstte minicik gozuken ama hicde ufak olmayan bir sato. Bu selaleden kisin saniyede 250 yazin ise 600 metreküp su akiyormus. Yani bizim gordugumuz hali en durgun zamanlarindan biri. Gelelim satoya. Benim en cok merak ettigim sey. Eskiden bu satonun nasil isindigi idi. Cunku Isvicre`de kislar bol kar yagisli geciyor. Bu sene ise hic kar yagmamis o ayri:(
Köleler bu satonun alt katlarindaki atesi surekli yakiyorlarmis. Yakilan ates, buyuk kazanlardaki suyu isitiyormus. Isinan su, satoya dösenen kanallardan gecerek tüm satoyu isitiyormus. Diger merak ettigim konu ise bu satolarin neden hep dik yamaclara yapildigi. Korunma amacli olsa da cok ürkütücü. Ozellikle bu selalenin yamacinda duran sato bir sürü trajik sahne getiriyor gözümün önüne. En cok uygulanan ceza yöntemi söyle olsa gerek. Dogru satodan selaleye dogru bir ucus...
Biraz guzel seyler gorelim, urpertiden kurtulalim. En tepede gozuken basinda kral taci bulunan ekmekler buranin 5 ve 6 Ocak ta kutlanilan bir bayrami icin özel satiliyor. Bizim kandil simitlerimiz gibi. Burasi tam bir pasta cenneti, bütün marketlerde envai cesit pastalar ve en basta marzipan olmak uzere cesit cesit pasta malzemesi bulmak mümkün. Birde herseyin kolayi var burda. Asagida gördügünüz pasta bu cesit ürünlerin birlesiminden olusuyor. Dondurulmus bögürtlen, hazir kek, hazir krema ve hazir jöle... Ama sonucta ev yapimi iste:)

Bayramin 1. gunu sabah camide aksamda klisede idik:) Sakin yanlis anlasilmasin. Halamizin oglu ve iki torunu müzikle ugrasiyorlar. Kaldiklari köydeki diger müzik severlerle bir grup olusturmuslar. Cok profesyonel calisiyorlar. Yeni yil aksami icin mini bir konser verdiler. Klisede onlara evsahipligi yapti. Gruptakiler 7den 77 ye her yastan...
Burasi tam bir kus cenneti demistim ya, esas fotograf burda. Iste ispati...