27 Aralık 2007

EN TATLI HEDİYELER

IMG_5495_resize

Bu etkinlikte ben de varım. İki tarifle katılıyorum.
1.si Pekmezli zencefilli yılbaşı kurabiyeleri- Can'ın kuzeni Alp için
IMG_5491_resize
Malzemeler
1 yumurta
150 gr tereyağı ( oda ısısında bekletilmiş - yumuşamış)
2 su bardağı un
1 çay bardağ mısır nişastası
1/2 su bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı pekmez
1 çay kaşığı karbonat (silme)
1 çay kaşığı tarçın
1 çay kaşığı toz zencefil
1 limon kabuğu rendesi
Aldığı kadar buğday nişastası.
IMG_5484_resize
YAPILIŞI:Hamurunuzu kulak memesi kıvamına gelinceye kadar azar azar buğday nişastası ilave edip yoğurun. Hamuru 2 cm olacak şekilde açalım. Kurabiye kalıplarımız ile hamurumuzdan şekiller çıkartalım ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsimize aktaralım. Fırınımızı 180 dereceye getirip ayarlayalım. Yaklaşık 15-20 dakika pişirip çıkartalım. Eğer kurabiyelerin çevresi kızarmaya başlamışsa kurabiyeler pişmiş demektir.

2.si Çikolatalı Truf- Punto Amcalara bayramlaşmaya giderken götürmek için.
Ayşem'in Oktay Usta'nın programında yaptığı şekilde yaptım. Tarif şu şekilde

ÇİKOLATALI TRUF:
IMG_5592_resize
MALZEMELER:
2 su b.kek kırıntısı
yarım su b.krema
1 su b.eritilmiş çikolata
HAZIRLANIŞI: 2 Su bardağı kek kırıntısı karıştırma kabına alınır. Üzerine yarım su bardağı krema eklenir. İyice karıştırılır. Diğer taraftan çikolata benmari usuluyle ya da mikrodalga fırında eritilir. Karıştırma kabına alınır. İyice yoğurulunca buzdolabında bir süre bekletilir. Soğuyunca dolaptan çıkarılıp küçük küçük koparılır, yuvarlanır. Daha sonra toz
fıstığa, hindistancevizine, renkli süslere ya da file fındığa bulanır.
IMG_5608_resize

20 Aralık 2007

ZAMANI DURDURSAK

Zamanı durdursak çok az da ben haftasonu yaptıklarımızdan bahsetseydim, sonra 3.evlilik yıldönümümüzden, bir de oğlumun 3.ayını doldurduğundan. Daha bayram öncesi mesajımı bile yayınlayamamıştım. Bayramlık hazırlıklarımı, en tatlı hediyeler etkinliği için yaptıklarımı saymıyorum bile.
Ve bayram geldi.
Hepinizin bayramı kutlu olsun, beni de düşünüp bayram mesajı bırakan arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.
Seneye yine güzel mesajlar almak ve yazmak dileğiyle

18 Aralık 2007

Anneler Buluştu...

Geçtiğimiz cuma gününden başlamak üzere taze nefesler aldık. İlk nefesi Ayça ve Asya ile aldık. Beni kırmayıp, davetimi kabul edip geldiler. Ayça ve Asya ile daha önce Amerikan Hastanesinin doğum öncesi eğitiminde tanışmıştık. Asya ile eğitimlere katılıyorduk biz. Ayça ise Erin'i alıp gelmişti ziyarete. Erin uslu uslu çocuk arabasının içinde oturmuş bakınıyordu. Çevresinde benim de dahil olduğum bir hanımlar ordusu oluşmuştu hemen. Ayça ile Erin'in bu birlikteliği çok hoşuma gitmişti, anne-oğul gezintiye çıkmışlardı. Benim idealimde ki görüntüydü. Evde dört duvar arasında değil, dışarda hayatın içindelerdi. Ben de böyle olacaktım. Dönem olarak şansız bir vakte geldik Asya ile ben. Kış bebeği olmuşlardı Efe ve Can. Ama artık kış olsa da 3 aylık olduğu için Can'a ve kendime daha fazla şans tanıyorum. Asya da aynı şansı Efe'ye verip atlayıp geldi Efe ile. Yetti mi hayır yetmedi bana, isterdim ki hava güzel olsun, karşıda ki parka gidelim, biraz da orada vakit geçirelim. Hava kapalı ve de yağmurlu olmasın, saat 4 olunca kararmasın da güneşli olsun ve onlar gidene kadar aydınlık kalsın. Onları tanımaktan çok mutluyum. Can adına da mutluyum. Şimdiden 2 arkadaşı var ilerde oynayabileceği. İlk tanışmayı yaptılar bile...

Bu da evimizin genel görünüşü, 3 çocuklu bir evin halini merak edenlere. Çok da dağınık sayılmayız hani.

Not: Efe nerede diye merak ederseniz, annesinin kucağında yüzü kapalı uyumaya çalışıyor. Her bebeğin uyuma tarzı birbirinden farklı, Efecik de böyle uyuyor.


Akşamada Can'ın bir başka arkadaşı Azra geldi. Azra bu hafta kırkını dolduruyor.

Can'ın uykusu gelmiş burda yüzünü ovuşturuyor. Azra ise yeni uyanmıştı.

14 Aralık 2007

PEKMEZLİ ZENCEFİLLİ KEK & SÜTLÜ İRMİK PASTASI

Pekmezli & Zencefilli Kek

Malzemeler:

  • 3 yumurta
  • 1 fincan pekmez
  • 1 tatlı kaşığı zencefil
  • yarım çay kaşığı muskat rendesi(1 muskatın 1/8 i kadar)
  • yarım çay bardağı sıvıyağ
  • 3/4 su bardağı şeker
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 portakalın kabuğunun rendesi
  • kek kıvamını alacak kadar un
  • üzerine serpmek için fındık kırığı

Yapılışı: Şeker ve yumurta mikserde iyice çırpılır. Diğer malzemelerde eklenerek yağlanmış kek kalıbına ya da doğrudan silikon kalıba dökülür. Üzerine fındık kırığı serpilir. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında içi tam pişene kadar tutulur.

Sütlü İrmik Pastası

Malzemeler:

  • 1 lt süt
  • 15 yemek kaşığı irmik
  • 12 yemek kaşığı şeker
  • Üzeri için meyveli sos yada evde bulunan reçellerden herhangi biri.

Yapılışı:Süt, şeker ve irmik bir tencereye konup ocakta koyu muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Suyla ıslatılmış kalıba dökülür. Ben yine silikon kalıp kullandım. Soğuduktan sonra ters çevirip üzerine hazır meyveli sos dökülür ya da evde ki reçellerden herhangi biri kullanılabilir. Kesilerek servis edilir.


Bu hafta Azra arkadaşını görmeye gittik Can'ın. Azra 1 aylık oldu. Orada eşimin iş arkadaşları da vardı. Azra uyurken meydan Can'a kaldı.

Ne güzel kızların ortasına düştük. Şans diye buna derim işte. Anne sen beni hep getir buraya...


Anne konuşuyor: Yeni mamalar ve Anne Blogcular buluşması ile pek yakında yine burdayım. Can 3 aylık olsun o zaman çok şey değişir diyenleriniz var mıydı? Varsa çok haklılarmış. Gerçekten herşey çok daha güzel eskiye göre. Daha çok insanların içindeyiz. Ben buraya hepsini aktaramasam da epey faal geçiyor günlerimiz.




10 Aralık 2007

MAMMA

Dede ve babannemiz geldi. Can çok sevinçli.... Boynunu da yavaştan tutmaya başladı artık. Ama hala ellerinin farkında değil, ben ellerine zorla birşey tutturmaya çalışıyorum. Bu arada fotoğraflar hep gülerken ki halleri, mızmız halleri daha çok ama onları saklıyoruz:)

İşte yaptığım pratik tatlı mamalar...
Sevilerek tüketilen; Baharatlı, pekmezli, portakal aromalı kek
Pratik Tarif; Sütlü İrmik Pastası- meyve sosu ile birlikte...
Ama dede ve babannemizin getirdiği mamaların yanında benimkiler hiç kaldı. Doğal ve lezzetli bir çok ürün. Can torun henüz yiyemiyor ama ben yedikçe o da nasiplenir elbet.

Ertesi gün de kuzen Alp 5 yaşına girdi. Annesi gene evi bir güzel süslemişti. Benim pasta planlarım biraz ıslandı. Ganaj krema pastayı kaplamaya yetmedi. Tadından yinmez kıvamında idi ama görüntü süslerle kotarılmaya çalışıldı. Pandispanyayı Müge'nin damalı pasta tarifinde anlattığı şekilde yaptım. Hatta biraz da kırmızı gıda boyası kullanıp pembe bir pandispanya elde etmiştim. Buraya kadar çok başarılıydı. Kremalama kısmında acemilik yaşadık. Kuaförden gelip son anda yapılmaya çalışıldığından toparlama fırsatı da olmadı. Ancak Can'ın hatırına bizi mazur görürler yine de diyerek pastayı alıp yola çıktık kuzene doğru.

Bunlarda Gönül yengemizin el hünerleri,

İçi damla sakızlı muhallebi üzerinde eritme çikolata, meyve ve krokanlar ile tart

Meyveli ve damla çikolatalı 5.yaş pastası...
Tarifleri pek yakında...

3 ORTAK NOKTA

Aşağıda ki resimlerde ortak yenilesi noktayı bulunuz.

Cevap: Üst dudak

7 Aralık 2007

YORUMLAR VE GÜZEL TELAŞLAR

Öncelikle bana maili gelmediği halde 14 adet yorumun geldiğini farkettim bloggerın moderate kısmında. Yorum sahiplerinden gecikme için özür diliyorum.

Bu akşam memleketten babaanne ve dedemiz geliyor. Yarın aynı zamanda Can'ın kuzeninin doğumgünü. Sonuç olarak, mutfakta güzel telaşlar içerisindeyim. Kuzenimize yapacağımız pastanın pandispanyasını hazırladık. Pandispanya yapmışken bu akşam için bir de kekimiz olsun dedim. Uzun zamandır kullanmayı düşündüğüm pekmez, zencefil ve muskatı ile güzel bir kek oldu. Gerçi ben bu malzemelerle kurabiye yapmayı düşünüyordum ama en pratik yol ne ise onu uyguladım. Zaten Can'da ben muskatı rendelerken uyandı. Telaşla muskat topunu kekin içine düşürdüm. Can'ı kucağıma alıp muskatı rendeleyeyim dedim, iyi de gidiyordum aslında ama gene düşürdüm topu:) İki karpuz bir koltukta olmaz deyip ara verdim.
Akşama da kumpir yapmayı planlıyorum çorba ve pilavın yanına. Hazırlıklarım tamam akşam fırına verilmek üzere. Muskattan patatesin içine de rendelemeyi düşünüyorum. Münevver Abla'dan öğrenmiştim bunu.
Fotoğraf ve tariflerle dönerim.
Ayrıca yarın uzun zamandır ilk defa kuaföre gideceğim Can'ı babaannesine bırakıp. Saçlarım kuaförün ellerindeyken, aklım oğlumda olacak...

4 Aralık 2007

YENİ BİRŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM...

Az önce yatmaya giderken içim içimi kemirdi, aklımdan geçen cümleleri buraya aktarmaz isem olmayacağını, uyuyamayacağımı anladım. Çok ara verdik, özletmeyelim dedik ve biz geldik.
Can büyüyor, artık küçülen kıyafetlerini kaldırıyorum. Kimilerini bir kez giydi, kimlerini hiç giyemedi. Bugün bizi ziyarete gelen arkadaşım, "Ben büyük şeyler aldım, henüz giyemeyecek sanırım" dedi. Ben de en iyisini yapmışsın dedim. O gidince giydirip bir bakayım dedim, büyük gelmek ne kelime biraz daha geçse giyemeyecekdi.
Sonra birden çekmecede büyüyünce giyer diye beklettiğim diğer giysileri geldi aklıma, tek tek giydirip çıkarmaya başlayınca farkettim ki kimilerini giydirmekte geç kalmışım. Kimilerinin ise vakti gelmiş. Babasının aldığı bu tişörtün mesela... Bu tişörtün vaktini geçirseydik azarı işitirdik babadan. Haklı çünkü bir hevesle ebay'den bulup almıştı.
Dün bütün gün, Can'dan kalan vakitte pastacılık dergi ve kitaplarımı karıştırdım durdum, bugün gelecek arkadaşıma yapmak üzere. Ama akşamın sonunda pes ettim ve Can uyuduktan sonra bildiğim pratik tarifleri uygulamaya karar verdim. Hafif bir moral bozukluğu yarattı bu bende. Bütün gün boş yere bakınıp durduğum, o vakti daha iyi değerlendiremediğim için. Farklı birşey yapmakta ki amacım fotoğraflayıp sizlerle de paylaşmaktı ama olmadı, bir başka sefere artık...

Pazar günü eşimle esaslı bir temizliğe giriştik. Aldığımız halı yıkama makinesi meğer yerleri de güzelce siliyormuş. Cam, fayans gibi yüzeyleri de gayet iyi ve pratik bir şekilde temizlediğini görünce epey sevindim. Uzun zamandır alınamayan toz alma işine giriştim ayrıca. Ama hala çok fazla dip bucak var. Gündüzleri gözüm takılmayacak bir süre sağa sola... Küçük bir de ev düzeni değişikliği yaptık. Bunun sonunda Pazar günü dışarı çıkma planı suya düştü. Neyse ki cumartesi günü Haliç kıyısına çıkıp parkta yürüyüş yapmıştık. Akşama da Azra arkadaşını görmeye gittik Can'ın. Azra'mız 20 günlük daha...
Can'ın hala uykuları düzenli değil, gece uyku düzeni çoktan oluştu ama halen kaçta yatacağı belirsiz. Dün banyosundan sonra 6.30 da babasının omzunda uyudu. Bugün ise saat 10'a geliyordu. Beşiğinin başında bekleyip sallamak gerekiyor uyanır gibi olduğunda. Babası keşfetti bunu da. İyi mi yoksa kötü mü yapıyoruz sallamaya alıştırmakla bilemiyorum. İlerde bu durum bizi zorlayacak gibi... Gündüzleri ise aynı durum geçerli. Bazen bir kez uyuyor, bazen sadece memede kestiriyor çok kısa sürelerle. Bugün uyanır gibi olduğunda sallamak süretiyle 2 saat kadar uyutabildim gündüz...

Şu an dışarda çok güzel yağmur yağıyor. En güzeli ise cadde lambalarının altından geçen yağmur damlalarını seyretmek. Daha da güzeli kar yağarken seyretmektir aslında. Daha ağır olur, ışığın altında daha uzun vakit geçirir her bir kar tanesi, damlalar kadar aceleleri yoktur onların.

Evet sanırım artık yatabilirim. Yeni bir yazı eklemeden içim rahat etmeyecekti. Bu bana biraz uykusuzluğa malolacak ama buna değer diye düşünüyorum. Bu satırları okuyacak sizleri düşünüp mutlu oluyorum. Buna değiyor işte. Paylaşmaya çok kötü alıştırdınız beni:) Blog arkadaşlarımı takip etmeden de duramıyorum. Yemek bloglarına bir de anne blogları eklendi. İşim arttı. Daha hızlı okuma tekniklerini gözden geçirmekte fayda var.

Sadece bilgisayar ekranı dışından da okumaya devam ediyorum. Aylık bebek dergileri, GEO ve Sofra dergisi var. Bunun yanında Orhan Pamuk'un "İstanbul "adlı kitabı var. Roman olmadığı için başlamamıştım. Ama bugüne kadar bekletmekle geç kalmışım dediğim bir kitap oldu. Anılarını çok güzel aktarmış. İstanbul'a farklı bir şekilde bağlıyor kitap sizi.

Can artık pek fırsat vermiyor gündüzleri okumaya... Daha fazla oyun ve ilgi istiyor. Yanında olmamdan ve onun agularını tekrar etmemden hoşlanıyor.

Ne diyordum evet sanırım artık yatabilirim:)