Hibiscus'u kurabiye içinde yiyip de lezzetine nail olunca neden kek içinde de kullanılmasın dedim.
Ona eşlik edecek en uygun lezzet ise yabanmersiniydi.
Limonlu lezzetleri sevenler bu lezzet karışımını da sevecekler...
Tek yaptığım normal bir kek tarifinin içine yabanmersinleri ve rondodan toz haline getirdiğim hibiskusları eklemek oldu. Çiçek haliyle 1 çay bardağı kadar hibiskusu rondodan geçirdim. Toz haliyle de 3 yemek kaşığı kadardılar. Yabanmersini de yine bir çay bardağı dolusu idi. Bu kadar açıklama yazacağıma tarifi baştan sona yapsam iyi değil mi? İlk fırsatta bu kısmı değiştirip tam tarif olarak değiştirmek üzere sözüm var kendime...
Her sabah ofise 7.20 de ulaşan biri olarak kahvaltı tam bir muamma benim için. Çoğu vakit ofis binasının girişinde satılan simitçinin ya da sandiviçcinin önünde oluşan kuyrukta yerimi almış oluyorum. Simit yemekten bıkan bünye artık çatala yönelmişti ki neden ben bunu evde yapmıyorum fikri güçlendikçe güçlendi ve bu haftasonu ete kemiğe büründü sonunda... Tarifi yakında...
Esas yazmak istediğim olay...
Haftasonu Can'ın öksüren haliyle de olsa gidip temiz havaya boğulduğumuz Belgrad Ormanında meşe palamudu toplayışımızdı. Özel sektör gönüllüleri ve Tema Vakfının ortak girişimi ile düzenlenen etkinlikte torbalar dolusu meşe palamudu toplandı...
Mantar gibi yayıldık her bir ağacın altına...
Bazen zor koşullar altında çalıştık:)
Toplanan palamutlar en son bir araya getirildi... Binlerce Meşe ağacının ilk tohumları...
Sıra bu palamutları minik saksılara paylaştırıp ilk Can sularını vermekte...
Meşe palamudunu toprak içine yatay yerleştirmek gerekiyormuş. Fidan olacak binlerce mini saksı hazırlandı bir anda...
Beni çok şaşırtan mutlu eden meşe palamudu toplarken bulduğum bu kestaneydi. Tek bir kestane... Çıkışta satılan kestanelerden alıp yılın ilk kestanesini de yeme şerefine nail olduk. Fırından çıkar çıkmaz elimiz dilimiz yana yana kestaneler mideye ulaşmıştı bile:)
Ormandan suçluluk içerisinde toplanan mavi çiçekler...
O kadar güzel, o kadar narin, o kadar masumlar ki...
5 yorum:
Pinar, haksizlik etmissin, bu yazidan iki ayri yazi cikardi. Orman ve mese palamuduna haksizlik olmus :( En ustte o olmaliydi... Bayildim.
Cigdemlere de yazik etmissin :( Kiyamam ben onlara. Fotografini cekip dogada biraksaydin keske. Bir de onlarin bir turu zehirli. Guz cigdemi olarak geciyor adi ama bir tur var zehirli, digerleri degil. Dogayi Kesfedeken'de Evren yazmisti. Okuyup bir bak bakalim seninki hangisinden. Can'a sakincasi olmasin sonra!
Cranberry sanirim keke koyduklarin da. Onun tam ismen karsiligi Turkce'de yok diye biliyorum ben.Canim istedi simdi.
Güzel bir iş yapmışsınız dünyamız için,teşekkürler...
Hibiscusu çay olarak tüketiyorum ama bu şekilde kullanılabileceğini düşünmemiştim:))
Aklıma Latife Tekin'in "Ormanda Ölüm Yokmuş" kitabı geldi. Orman cana can katan bir yer.
Merhaba,
Bu mevsimde yolda bulunan kestane bereket getirir diye çantalarımıza koyardı anneannem, onu hatirladim şimdi:)
Berceste
kesinlikle iki yazı çıkacaktı ancak araya bir de 29 Ekim girecek ve ben hiç yazı ekleyemeyecekken son dakika yazıp yayınlanan bir yazı oldu...
Çiğdemlere yazık ettim kesinlikle:( herkesin elinde görünce benim de olsun dürtüsü beni bu cahilliğe götürdü:( pişmanım ama çook güzellerdi:(
Cranberry nin türkçesi Yabanmersini değil miydi, karıştırdım mı ben?
Annesininoğluşu benim de hiç aklıma gelmezdi keçiboynuzu ile puding yapmak, Can çikolatalı puding diyerek bayıla bayıla yedi dün akşam yine:)
Danone artık rakibimiz olamaz:)
Tijen Hanım
Orman tutkusu bu günlerde dem vurulmaz bir tutku içimde...
Papatya, biz o bereketi yedik gitti bile:) kim bilir kimin tabağındaydı. At kestanesi için biliyordum ben onu, neden normal kestane için de olmasındı değil mi? Orman'a bir daha gidersem gözümü dört açacağım:)
sevgiler
Yorum Gönder