24 Nisan 2007

Pınar Tatilde

Uzun bir ara verdiğimin farkındayım. Sizleri meraklandırdığımın da... Artık seslenmenin vaktiydi. Öncelikle çalışma şeklim değişti. Artık yarım gün ofiste çalışıyor, öğleden sonraları da ofis dışında çalışıyorum. Eve geldiğimde ise bilgisayar başına geçmeye hiç isteğim olmuyor. Ayaklarımı uzatıp dinlenmeyi tercih ediyorum. Bebeğimi de kendimi de bilgisayardan olabildiğince uzak tutmaya çalışıyorum. Bunun kötü tarafı, sizlerden uzak kalıyorum. Bugün akşam eve gelince "Hadi artık, bu kadarı da fazla" dedim ve geçtim bilgisayar başına...
Herşey yolunda, ben çok iyiyim, bebeğimde de bir sorun gözükmüyor. Karnımda kıpırdanışlarını hissetmeye başladım. Doktorumuz, ultrason muayenesinde erkek gözüktüğünü söyledi ama biz yine temkinli olup 6. ya da 7. ayı bekliyoruz. Bizim dışımızda herkes hazırlık yapıyor bebek için. Teyzeleri örgü örüyor, ananesi yorganını, yatak takımını yaptırıp getirdi bile. Babannesi de ağız bezleri yapıyor. İlerde oğlum evlenir bir de çocuğu olur diyerek sakladıklarını çıkarıp gösterdi bize. Bir tek bebiş eksik, bizde yolunu sabırsızlıkla bekliyoruz.

23 Nisan tatilini de fırsat bilip eşimin ailesini ziyarete Zonguldak'a gittik. Eltimler de geldiler. Benim annem de ilk defa Zonguldak'a gitti. Bu arada anne ve babamın geldiğini söylemeyi unutmuşum. Bir dönem de onlar için hastane hastane dolaşmakla geçti. Blogdan uzak kalmamın bir diğer sebebi de bu. Annem ve babamın sağlıkları şu an için iyiler ama kötü sonuçlar olmaması için şimdiden önlem almamız gerekiyordu. Babamın sorunu prostat, annemin ise göz tansiyonu idi.

Zonguldak'ta eşimin çocukluğunun geçtiği evde 2 günlük kısa ama bir o kadar güzel bir tatil geçirdik. İlk defa eşimin de yardımıyla balık tuttum. Gerçekten bir sabır işiymiş. Biz 5-6 balıktan sonra evin yolunu tuttuk, eşimin babası ise akşama kadar sabredip bir kova balıkla döndü(mezgit ve istavrit), annemiz kızarttı, ben de bahçeden topladıklarımla harika bir salata yaptım. Rokanın uzun bir çiçeğin yaprakları olduğunu gördüm, şaşırdım. Bahçede ki erik ağacının yanından ayrılmadım, eşim topladı ben yedim:) Yediklerim de yetmedi eşim ağaca çıktı İstanbul'da yemek için de bir poşet topladı :)
Harika sofralara misafir olduk.

Çayır çimen gezdik, ısırgan otu ile ıspıt(hodan) toplandı, ısırganın çorbası, ıspıtın da yumurtalı kavurması yapıldı, yanımıza yolluk edildi.


Açık hava müzesini gezdik. Zonguldak'ın ünlü yeraltı kaynağı taş kömürünü gördük. Ünlü laz böreğini sonunda gördük ve tattık. Sevgililer günü için sipariş ettiğim laz böreği gerçek laz böreği değilmiş öğrendim. Yöreden yöreye farkediyormuş. Esas laz böreğini Hopa ve doğusu yaparmış.
Eşimin annesi, hala bebeklik kıyafetlerini saklıyordu. Babası ise oyuncaklarını saklamıştı. Eşimin mühendis olacağı önceden belliymiş. Kendi oyuncaklarını kendi yapmış. Bunları görmek de çok keyifliydi. Onunla birlikte ben de gittim çocukluk günlerine...Resimde gördükleriniz ahşap motorlu sandalı ve çok farklı ses ve efektler çıkaran ama ateş etmeyen silahı, epey tozlanmışlar, kırılıp dökülmüşler ama karşımızdalar işte hala...En baştaki resim evin salonundan sol yana bakınca görülen manzara, başınızı sağa doğru çevirince de komple bir deniz manzarasıyla karşılaşıyorsunuz. Sessiz, sakin, huzur dolu...
Sabah erkenden uyanıp, kimse kalkmadan bu manzara karşısında kitap okumak da büyük zevkti benim için.
Bir tatilden ve bir yaşamdan daha fazla birşey bekleyemeyeceğime karar verdim. Huzur, içtenlik, anılar ve mutluluk...

12 Nisan 2007

OYUN FURYASI

Ayrı ayrı beni bu oyuna davet eden Hülya'ya, Serinmavi'ye, Meral'e, Bocuruk'a, Gazoz Ağacı'na çok teşekkür ediyorum. Bizden bahsedişlerine de çok sevindik bebişimle beraber:) Bebiş ve ben sizleri çok seviyoruz arkadaşlar:)))
Meral biliyormuydu acaba, Elmalı keki ne çok sevdiğimi... Elma'yı her tatlıya çok yakıştırdığımı...
Yumurtalı Börülce'nin görüntüsüne eriyip bittiğimi, karnımdan gurultu sesleri yükselmesine sebep olduğunuda ayrıca belirteyim Sevgili Gazoz Ağacı:)
Hülya'nın, Serinmavi'nin ve Bocuruk'un sunum ve görüntüleri çok çok güzeldi. Bu görüntüler yetiyor da artıyor bile.. Harika bir fincan takımı içinde çatlak kurabiyeler için Serinmavi'ye, ortadan bir dilimi çıkarılmış baştan çıkarıcı Tiramisu için Bocuruk'a ve bol malzemeli zengin keki için Hülya'ya çok teşekkür ediyorum.
Hepsini yemiş kadar oldum ama yumurtalı börülce için kapını tıklatacağım Gazoz ağacı:)) Yemiş gibi olamadım bir türlü... Diğer arkadaşlar yanlış anlamasınlar, bebişin tatlı ile arası pek yok gibi:))

Önce 3 lezzet:
Paskalya çöreğini; bize en son Paskalya geleneklerini tanıtan, bunun yanında çok şey öğreten Berceste'ye ve Alman keklerinin lezzetini öğrendiğimiz, daha bir çok tarif ve içten yorumlarıyla bizleri hiç yalnız bırakmayan Damaktadı'ndan Gül Hanım'a ithaf ediyorum. Paskalya çöreğinin tarifini de en yakın vakitte ekliyorum.
Pizzayı da blog dünyamıza renk katan ve tatlılarla da arasının çok iyi olmadığını bildiğim Sevgili Punto Amca'ya ithaf ediyorum. Pizzanın içindeki malzemeler gibi çok çeşitli konularda bilgi sahibi olmamızı sağladığı için de ayrıca teşekkür ediyorum.

Ve bir dilim brownie ile bir top dondurmayı da sevgili Portakal Ağacı'ndan Hatice'ye ithaf ediyorum. Tarifleriyle çok güzel şeyler yaptım, kendime olan güvenim arttı. Bebeğiyle birlikte huzurlu mutlu günler diliyorum. Brownie tarifi de Hatice'ye aittir. Çok beğeni alan, gerçek bir brownie idi.



1.1. Daha önce yaşadığım üç şehir: İstanbul, Malatya, Sivas

1.2. Tatil için gittiğim ve önerdiğim 3 yer: Trabzon-Maçka, Kastamonu ve ilçeleri, İsviçre'nin bütün köyleri,

1.3. Yaşamak istediğiniz 3 şehir: İstanbul, İstanbul, İstanbul:)

2.1. Şu andaki mesleğim:İşletme Mühendisi.

2.2. Dünyaya yeniden gelsem: TRT 1 de Gezelim Görelim programının sunucusu olmak isterdim:)

2.3. Kesinlikle ben yapmazdım dediğim meslek: Siyasetçi olmak

3.1. Yaşam felsefemi oluşturan söz: Ahh ahh zor sorular bunlar, ben biraz düşüneyim...


3.2. Bir kitaptan alınma çok sevdiğim bir söz:Hangi birini yazayım şimdi buraya:) O kadar çok var ki...
3.3. Çok sevdiğim bir şiirin parçası:
Yeni bir ülke bulamazsın
Başka bir deniz bulamazsın
Bu şehir arkandan gelecektir


sevgiler

2 Nisan 2007

İRMİK İLE UN

Bir gün bir irmik varmış. İrmik den kaç çeşit tatlı olurmuş, kandillerin baştacı imiş, marketlerde kapış kapış olur, eksikliğinde sofralar ve komşular tatlısız kalırlarmış. Neyse ki o kandil akşamı, Kulübe ailesinin irmikleri varmış. O akşam irmik, kandil akşamında güzel tatlıların beşiği olmuş, kabul etmiş seve seve şekeri, yumurtayı, hatta bir parçası loru da kabul etmiş:) Sonunda çok güzel birer Şambalı tatlısı ile Lor tatlısı olmuşlar. Her biri farklı komşulara ikram olmuş, afiyetle yenmiş, enerji olmuşlar. O akşam Kulube'de bir misafir de varmış, dost Nazife'ye de ikram olunmuş tatlılardan. Kulube'nin hanımı arkadaşına Zeytinyağlı Biber ile Patlıcan Kurusu Dolması da yapıvermiş, çok sevmişler yemişler afiyetle... Arkadaşı ilk defa yemiş bu lezzetleri, o mutlu olmuş, böylece Kulubeli mutlu olmuş...

Neden bu şekilde yazdığımı merak ediyorsanız Punto Amca'nın Kek tarifini mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Yumurta ile şekerin baş döndüren valsi sizi hem gülümsetecek sonunda ise hüzünlendirecektir. Tarif benim çok hoşuma gitmişti, Punto Amca kadar yazı tecrübem olmasa da ben de içimden geldiğince en azından masalsı bir giriş yapmak istedim. Punto Amca gibi bütün tarifi masal ile verebilmeyi çok isterdim ama bu seferlik tariflerimi doğrudan vereyim. Çünkü paylaşacak bir sürü tarifim var:) Kulubeli mutfakta çalışmalara devam ediyor....

Önce Kandil için yaptığım tatlılar ile başlayalım, tatlı başlayalım tatlı konuşalım...

ŞAMBALI

Tarif Abdurrahman Cerrahoğlu'nun "Sofra Nimetleri" adlı kitabından...

Malzemeler:

  • 2,5 su bardağı irmik
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket vanilya

Şurubu için: 3 Su bardağı şeker, 2 su bardağı su, 1 tatlı kaşığı limon suyu

Yapılışı: Malzemeleri karıştırıp koyu bir kıvamda hamur elde edeceksiniz. Ufak bir dikdörgen ya da kare borcama hamuru yayın, üzerine soyulmuş bademler dizip, önceden ısıtılmış 160 derecelik fırına sürün. Bademim olmadığı için üstünü fındık ile süsledim. Fırında üzeri iyice yanıp pembeleşene kadar tutun. Fırından çıkınca şerbetini hazırlayıp dökün. Kek soğuk, şerbet sıcak olmalı.

İRMİKLİ LOR TATLISI

Bu tarif te Şambalı ile aynı kitaptan...

Malzemeler:

  • 500 gr Lor
  • 3 yumurta
  • 1/2 bardağı pudra şekeri
  • 1/2 su bardağı ince irmik
  • 1 çay kaşığı karbonat

Şurubu: 2 su bardağı şeker, 3 su bardağı su, 2-3 damla limon suyu

Yapılışı: Malzemeler karıştırılıp kurabiye şekli verilir. Hafif cıvık bir hamur oluyor, sizi şaşırtmasın, elinizde top şekli verip yağsız tepsiye dizip 160 derecelik fırında pişirinn. Fırından çıkan lor tatlılarının her birinin üzerinde ince bir şişle delikler açın. Ilık kurabiyelerin üzerine, şerbeti sıcak olarak dökün.

Bu tarifler ile birlikte evde ki irmik stoğunu tüketmiş oldum.

Zeytinyağlı Kuru Biber ve Patlıcan Dolması

Malzemeler:

  • 35 adet biber ve patlıcan kurusu
  • 4 su bardağı pirinç
  • 3 iri soğan
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 yemek kaşığı kuru nane
  • 1 demet maydonoz
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 2 tatlı kaşığı tuz
  • 3 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 limonun suyu
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber

Yapılışı: Kuru biber ve patlıcanları kaynar suya batırıp kısık ateşte açılana kadar haşlayıp, süzün. Pirinçleri yıkayıp, içine soğanları doğrayın, diğer malzemeleri ekleyip karıştırın. Ben harcı çiğ olarak hazırlıyorum ayrıca kavurmuyorum ve çok lezzetli oluyor. Haşlanmış biber ve patlıcanları bu karışımla doldurup tencereye dizin, ağızlarını çok doldurmayın, pirinçler pişerken su çekip şişecektir. Tencerenin üzerine porselen bir tabak kapatıp hafif bastırın. Dolmaların üzerini kapatacak kadar sıcak su ekleyip suyu çekene kadar dolmaları pişirin. Bu sırada porselen tabak içinde kalsın. Böylece dolmalar pişerken dağılmayacaklardır.

Afiyet Olsun...

Eşimin bayıldığı çiçek ekmeğe geldi sıra, resmini Berceste'de görmüştüm. Evrenbal'a geçip tarifini aldım ve aynen uyguladım. Resimde göründüğünden en az iki kat daha büyük bir ekmek oluyor. Yumuşacık sütlü ekmek. Tarif için çok teşekkür ediyorum. Bir dahakinde çiçeğin etrafındaki yaprak sayısını Berceste gibi daha çok tutucam, daha ufak porsiyonlar için.

Haftasonu, özene bezene yaptığım diğer bir lezzet ise Paskalya Çörekleri idi... Birçok tarif arasından karar kıldığım tarif ile sonuç çok güzel oldu. Tarifi ilerleyen günlerde Paskalya akşamından notlar ile birlikte...

Bu çörekle birlikte de evimde ki un stoğunu tüketmiş bulunuyorum:)