23 Eylül 2011

KEK MAKİNESİ

Ekmek makinesi almamızla başladı herşey...
İşten eve geldiğimde bir ekmek makinesi karşılıyordu beni...
Envai çeşit ekmek defalarca pişti, makine ile gelen kitapçıkta ki ekmek tariflerinin %80i denendi neredeyse. Kitapçığın arka sayfalarındaki kek tarifleriyle ise başka bir boyuta geçildi. 
Esasında ekmek makinesi olan alet bizim evde artık bir kek makinesine dönüşmüştü. 

Haftada ortalama üç kez çalışıyor kendisi...

Keklerin büyük çoğunluğu bizim mekanda tüketiliyor... 
Kahveler işin ustasından
Tarifimiz artık hafızama kazındı.


Orjinal tarifi daha önce yazmıştım, bu tarifte bir değişiklik yapıp ya da yapmayıp sadece kayısı parçaları ilave ediyoruz. Eğer vaktim müsaitse limonu rendelemeyi ihmal etmiyorum. Keke çok ama çok güzel bir tat katıyor. Kayısı ile de gayet güzel gidiyor düşüncenin aksine...
Keki illa ki meyveli isteyen eşim kayısıları seve seve minik hale getiriyor kullanıma hazır bir kavanoz dolusu bekliyor. 


Bu kekleri dün ince ince dilimler haline getirince biskotti geldi aklıma, yeniden fırına atsam biskotti olacaklarını düşünüyorum. İlk deneme sonrasında paylaşacağım sonucu. Sadece dakika ayarı yapmak gerekiyor sanırım. 


KAYISILI KEK
IMG_8657_resize

Malzemeler:
  • 3 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1/2 su bardağı sıvıyağ
  • 1 Paket vanilya
  • 1 + 1/2 su bardağı un
  • 1 Paket Kabartma Tozu
  • 1 çay bardağı dolusu kayısı parçaları(günkurusu-esmer olanı)- minik zar büyüklüğünde+2 yemek kaşığı un(ekstradan)
  • Arzuya göre 1 adet limonun ince rendelenmiş kabuğu ve suyu
Yapılışı: Kayısı+2 yemek kaşığı un hariç bütün malzemeler karıştırılarak ekmek makinesi kalıbına aktarılır. Kek modunda çalıştırılır. Ek malzeme sinyali geldiğinde un ile karıştırılmış kek parçaları kalıba ilave edilir. Pişme işlemi bittiğinde makineden kalıbı çıkarılıp 10-15 dakika soğumaya bırakılır. Kek kalıptan ters çevrilerek ızgara teli üzerine çıkarılır, tamamen soğuduktan sonra kesilerek servis yapılmaya hazır olur. Kek kalıptan çıkmakta zorlanırsa kalıbı   yanlarından tezgaha biraz sertçe vurarak(dört tarafını da) çıkarabilirsiniz.

4 Yaşı Uğurlamaca ve Yeni Kreş Maceramız...

number-4-shaped-pinata1


Bu hafta başı itibariyle Can'ın bir yaşını daha uğurladık. 3 gün öncesinde babamızın doğumgünü ile birleştirip yaptığımız Sürpriz doğumgünü kutlamasına katıp kutladık ama bir kutlama da yeni kreşinde yapmak üzere. Çünkü geçen sene kreşinde kutlanan doğumgünlerinde hep içerlemiş, benim neden kutlanmıyor diye isyan etmiş. Vakti geçirmiştik biz. Kreşe başlayalı daha birkaç hafta olmuştu o vakit ve ayın yarısını evde istirahat ile geçirmişti kreş-hastalık döngüsünden dolayı. Sonrasında işler rayına oturmuştu neyse ki.


Bu sene yeni bir kreşe başladı Can... Geçen hafta bir saat ile başlayan alıştırma haftası sonrası bu hafta başı itibariyle 08.00-15.00 uygulamasına geçildi. Geçen seneden içimiz rahattı, Can en ufak bir sorun olmadan kreşe alışmıştı çünkü... Bu sene ne olabilirdi ki!!!


Oldu! Can bugün ağlayarak çıktı sınıfına... Dün onu kreşe bırakıp eve döndükten sonra Öğretmeninin telefonu ile okula dönüp almak zorunda kaldım. 


Sebepleri neler olabilir peki?

  • Yeni okulunda kreşe gelip sınıfta oturan veliler(benim annem de beklesin o zaman mesajı hemen uyanıyor)
  • Okula henüz alışamayıp ağlayan annesini, babasını, babannesini... isteyen çocukların oluşturduğu tablo( benim bile ağlayasım isyan edesim geliyor bu tabloyu görünce, Can'da bu furyaya katılmakta sakınca görmüyordur)
  • Geçen sene çalıştığım için alıştırma  sürecinde Can'a babanne ve dedenin eşlik etmiş olması, bu sene bu görevi benim devralmış olmam(İki gün önce dedesi de onunla kreşe kadar gittiği halde ondan kalmasını istememiş, oysa dün ve bugün benim kalmamı istemişti, okulda dedeler değil anneler kalıyordu çocuklarıyla çünkü)
  • Geçen haftaki alıştırma haftasında bir hata olarak velilerin sınıflarda beklemesi, ben de dahil!( geçen hafta beklediyse bu haftada beklesin o zaman mesajı!)
  • Dün özellikle Öğretmeni ile görüşmek için Can'ın sınıfına kadar çıkmış olmam... (çıktın madem kal o zaman mesajı!)
Okula gitmek istiyor ama benim de onunla gelmemi ve bir köşede onu beklememi istiyor. 
Bugün bu isteği karşısında olumsuz cevap verince tamam sadece gel hemencik gidersin de anlaştık. Kanıp gittim ama bu istek o nokta da 5 dk bekle git pazarlığına dönüştü. Aslında tamamdı da bu şekilde ben kendimi tutup da öğretmeni ile bir görüşeyim demeseydim. O noktada sınıfa çıkmaları aşamasında istek sen de sınıfa gel'e dönüştü.

Onlar sınıfa çıktı, dışarda biraz bekleyip, döndüm. Bilinçli, deneyimli bir öğretmenleri var içim rahat.
2 saat geçti halen telefon yok, güzel o zaman...


İşe dönmeme 1 hafta kaldı sadece... 
Bakıcımızla(çocuk gelişimi mezunu evli iki çocuklu bir bayan) ilgili de içim rahat ancak İpek'i bırakıp işe gitmeye alışmam biraz vakit alacak sanırım. 
Birlikte geçen 3 aydan sonra artan bağların ardından gelişen tablo... 
Böcüğüm uyuyor... 2. ayın sonlarına doğru kavuştuğumuz uyku şeklinde...
DSC00571

19 Eylül 2011

Bir İlk Hayatımızda: "KAMP YAPMAK" -MENEKŞE YAYLASI

Heyecanı daha üstümüzdeyken sıcağı sıcağına yazmak istedim, hissettiklerimi hissettiklerimizi...
Bir ilk bizim için; Kamp yapmak...

IMG_8454_resize
Çoluk cocuğa karışmadan önce neden yapmamıştık da beklemiştik bu zamana kadar...
Kader kısmetle açıklanabilir bu durum ancak sanırım...
İpek Bebeğe kısmetmiş, onun gelmesini beklemişiz sanki.
İpek doğdu ve fitilimizi ateşledi, biz yerimizde duramaz olduk...
Ayçaların sesine kulak verdik ve yola çıktık...
IMG_8576_resize
Haftasonu en kalabalık kamp ekibiyle Menekşe Yaylasındaydık.

Bir önceki haftasonu alınan kamp malzemelerimizle bu işi bir seferliğine değil çok kere yapmaya niyetli olduğumuzu ortaya koyduk. Kiralamayıp kendi malzemelerimize sahip olmak istedik.
Decathlon'dan çokta bilgi sahibi olmayarak, o anki içgüdülerimizle aldık malzemelerimizi ve hepsinden çok da memnun kaldık..
*3 Kişilik yazlık çadırımız( anormal pratik, 2 sn de çadır kuruluyor gerçekten, havaya atıyorsunuz, hızla açılıp yere açılmış olarak düşüyor. Geriye içinden çıkan çivileri yere çakmak kalıyor. Toplaması da aynı şekilde pratik)
DSC00973_resize
*Extra large sleepin bed (Şişme yatak, ısı geçirmez yorganı ile birlikte, yastıkları da içinde olarak satılıyor. Çok da az yer kaplıyor. 2 yetişkin+2 çocuk için ideal)

Ve

Kampa katılım fazlaydı evet ama bunu hayal edemiyordum pek, son dakika vazgeçmeler engeller olacaktır ve katılım kesin azalacaktır derken(ne de olsa çocuklu ailelerdi katılımcılar) buluşma noktasında gördük ki hiç öyle olmadı. 25 araba buluşma noktasındaydı.

Mekana varıldı, çadırlar kuruldu...

Yaşadığımız güzellikler saymakla bitmezdi... Kısa bir özet yapmak niyetim, kronolojik bir sıra yapmaktansa...

İki günlük kamp deneyimimizde en beğendiğin ne idi diye sorulsa cevabım "Gece kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığımda gördüğüm yıldızlar" olurdu... Çok anlamı vardı benim için...
Yıldızlara her baktığımda derin bir nefes alıyordum, içimden geliyordu.
Her derin nefeste biraz daha hafifleyip gökyüzüne yaklaşıyordum sanki.
Ruhum hafifliyordu.
Sonsuz mutluluğa inanıyordum o anlarda...
Farkındaydım herşeyin...
Evren benim içimdeydi, ben evren olmuştum....

Daha başka, daha başka:
Böğürtlen toplamak, avuç avuç böğürtlen yemek... Yürüyüşlerde enerji tüplerimizdi onlar bizim(Can'ı biraz daha biraz daha yürümeye böyle ikna edebiliyordum. Çok sevdi böğürtlenleri)

IMG_8293_resize

Çadırda uyumak, çadırda uyanmak...DSC01066_resize

Yayla suyu ile çay demlemek, kahvaltı Hazırlamak DSC01089_resize

Can'ın kamp olayından aldığı keyfe şahit olmak, çadırda neşeyle uykuya dalmasını seyretmek...
DSC01024_resize
Doğada doyasıya yürüyüp nefes almak, durmak yeniden yol almak... IMG_8188_resizeDSC00921_resize

DSC01100_resize

Kamp ateşinde sucuk, mantar ve patates pişirmek...DSC01050_resize

Yaylaya gelen koyun ve keçilere şahit olmak..
IMG_8449_resize

Toplu fotoğraf çektirmek
IMG_8497_resize

Kamp ateşi etrafında buluşmak
IMG_8436_resize

Tarhana çorbası pişirip akşam inen soğukta içmek...
Soğuğun çorbaya kattığı lezzete şahit olmak
Çadırımızın hemen yanındaki erik ağacında kalan son erikleri yemek...
Can'ın dilediğinden de çok sayıda arkadaşı olması...

IMG_8342_resize

İkinci gün çıktığımız yürüyüşte yolu kaybedip 4 saat sonra kamp alanına varmamız...
Hiç yorulmadık ki deyip gece kütük gibi uyumak:) Bu sefer İpek'e memeyi ben vermedim de o kendisi buldu yavrum:) Anne baygın yatıyordu çünkü:)

Peki olumsuzlukları yok mu yayla işinin?
Vardı tabi, tek olumsuzluk yola çıkmadan önceki hazırlıklar, telaş... Keşke birisi bizim yerimize her şeyi hazırlasa arabaya yerleştirse... Kolay değil, ilk kez iki çocukla kamp için yola çıkıyoruz. Hazırlanmak için çok kısıtlı vakit var. Zor olan önceki akşam eşime ve oğluma yaptığım sürpriz doğumgünü kutlamasından dönüp(neyseki dışarda ve açıkhavada yaptığımızdan kutlamayı, eve erken dönebilmiştik) hazırlıklara girişmekti. Gündüz hem doğumgünü hazırlığına çalışıp hem de kamp hazırlığı için birşeyler attım durdum çantaya, akşam kutlama dönüşü sadece mutfak hazırlığını yaparım olur biter deyip. Poğaça hamurunun gitmeden hamurunu mayalayıp dönüşte de şekillendirip fırına verdim. Keki çırpıp ekmek makinesine attım. IMG_8180_resizeIMG_8377_resize

Kocaman sağlam bir çantayı önüme alıp içine malzemeleri attım durdum. Çanta epey ağırdı. Dönüşte ise pek hafif:)
Bütün gün boyu yaşanan telaş heyecan sonunda uyumak da kolay değildi, bir de emzirme meselesi var gece boyu, sağdan sola, soldan sağa... Neyse ki bünye alışık...

Aman unuttuğumuz birşey olmasın telaşı.... Giyecekler, yiyecekler, alet edevat ekipman derken yayla sonunda gördük ki iyi iş çıkarmıştık... Unuttuğum tek şey Can için hazırladığım aktivite çantasıydı. Askıda asılı olarak bizi beklemişti evde biz yayladayken. Kamptaki diğer çocukların boyalarını paylaştı Can, annenin içi rahatladı böylece...
Mutfak kısmından ise tuz ve yağımız eksikti... Kamp ahali sayesinde bu eksikler de sorun olmadı.

Böylece ilk kamp deneyimimizi coşkuyla mutlulukla tamamladık.
Dua: 1 ay sonra olacak muşmula ve kestane zamanı yine yaylaya gidebilmek...
DSC01039_resize

Teşekkürler önce Alpay'a ve Ayça'ya bize kamp deneyimini yaşattılar.

Diğer teşekkür ise kızıma İpek Böcüğüme, mükemmel uyumu için. Kamp boyunca uyum içerisinde eşlik etti, hiç bir aktiviteden geri bırakmadı bizi. Farkettim ki biz dışarda ev içinden daha rahat vakit geçiriyoruz... Yazın son demlerini iyi değerlendirmek gerek...
DSC01073_resize

12 Eylül 2011

Hey! 2. ayımız da doldu...

İpek kız kozasındaki 2.ayını da tamamladı.

Yine bol bol gezerek...

DSC00531
Bayram tatilimizi ve sonraki bir hafta tatilimizi İstanbul'da geçirdik. Neler yapabiliriz bu şehr-i İstanbul'da diye düşününce o kadar çok malzeme çıkardık ki, hepsini tamamlayıp gezemedik bile. Şehirlerarası yollardan uzak kalıp bavul hazırlığı telaşını da hiç yaşamadık böylece. Aslında niyet bir gemi yolculuğu ile Yunanistan'a geçmek ya da İtalya'daki turlara katılmaktı ancak çocuklara alınan gereğinden fazla ücretler ve turların ekstra ekstraları ile uzak kaldık. Biz kendi turumuzu kendimiz yaparız yine diyerek. Kısmetse seneye artık...
Bir Eskişehir turu isteğimiz vardı trenle gidip gelinen, bu kez de 0-7 yaş arası çocukların alınmaması sebebiyle katılamadık tura. Bir başka isteğimiz ise Beypazarı idi. Yine gereğinden fazla alınan çocuk ücreti( Hadi Can'ı anlarım ama 2 aylık bebek içinde yarı ücret istenmesi abes!) ve ekstra ekstra çıkarılan masraflar sebebiyle vazgeçildi. Eskişehir'e kendimiz trenle gidip gelelim dedik ancak geç kalmıştık, dönüş için trenlerde yer kalmamıştı bu kez de...
Mekan değiştirmedik böylece...

İstanbul'da neler yapılır peki?
Hiç sightseeing düşünmüş müydünüz? Düşünün, harika oluyor. Gece turu kapsamında Anadolu yakasına geçip Kirazlıtepe'ye çıkmak, köprüyü üstü açık otobüsün 2. katında geçmek müthiş bir deneyimdi. Esen deli rüzgar ile lunapark heyecanını, atmosferini yaşadık. Bu yıl Avrasya Maratonuna bir şekilde katılmak hedefim! Köprüyü bir kez daha deneyimlemek istiyorum.
DSC00558

Bu tura katılırken trafiğin olmayacağı günleri tercih etmek gerek, diğer türlü zevk değil eziyet olacaktır... Bayramda nüfusu neredeyse yarıya düşmüş İstanbul'da trafik yoktu hiç neredeyse...

Ve bizim için bir diğer güzel keşif Ağva oldu... Göksu nehri boyunca denize doğru yol almak, berrak deniz, herşeyi incelikle düşünülmüş yapılmış bir butik otelde yeni lezzetler tatmak, ev rahatlığında sessizlikte sakinlikte ağırlanmak çok güzeldi...

Emzirmenin yeri yok... Nehir üstünde bile emzirmeye devam, sandala inerken ve binerken de devam ettik :) Babasling sayesinde her yerde rahatça emzirebilmenin özgürlüğü! Bunun getirdiği ise rahatça gezmek oluyor.
IMG_8157

Tatilin bir kısmında da yurtdışından gelen misafirlerimizi gezdirdik. Onları gezdirirken biz de gezdik. Sultanahmet'de, Beyazıt'da, Taksim Beyoğlunda, Karaköy'de, Tophane'de, Nişantaşı'nda, uzun zamandır girmediğimiz sokaklara mekanlara daldık... Bayramdı İstanbul sakindi dedim ama turistik mekanlarda durum hiç böyle değildi. Beyoğlu'nda yürümek zordu yine. Dolmabahçe Sarayında kuyrukta bekledik mekanı gezebilmek için. Can, Atasının doğduğu ve vefat ettiği mekanı bu yıl içerisinde görmüş oldu 4 ay ara ile.

Bunun dışında sevdiğimiz restoranlara, kafelere gittik trafikte saatler harcamadan rahatça., kendimizi şımarttık...

Ve anladım ki İstanbul'da değil 2 hafta, aylarca gezseniz yetmez bu güzel hüzünlü şehri yeniden ve yeniden keşfetmeye, tatmaya...