1 Eylül 2010
YOLCULUKLARIN MİMARINDA İFTAR...
İki yolculuk arasında geçen başka başka yolculuklar...
Unutamadığım yolculuklardan en dehşetlisini şu kaselerin arasında yaşadım...
Hiç nane reçeli yediniz mi? Buram buram ıtır kokanını... Bademli ıtırlı şeftali reçeli ya da... Hibiskus eklenmiş olanını veya...
Her tadımda gözlerimi kapatma ihtiyacı duyduğum bir yolculuktu bu. Bütün duyularımı kapatıp sadece tat alma duyumu deli gibi çalıştırdığım, lezzetlerin uyumuna ve sinerjisine daha fazla farkındalık göstersin diye çabaladığım anlar. Kaçırmak istemediğim bir cümbüşün keyfine son damlasına kadar varsın diye...
Sefarad mutfağından lezzetler tattığımız bir menü...
- Kabak Çorbası
- Takayut ( Patlıcanlı köfte-Sefarad Mutfağı )
- Soganlı, naneli pilav
- Kavun şerbeti
- Dizme taze fasulye
- Şarlota ( sütlü bir tatlı )
Evet bir yolculuktu bu, bu yolculukların mimarına iftara gittik blog dostları ile...
Bu lezzet cümbüşünü yaşamadan önce trafikte geçen 3 saat, Yasemin'in sabrı, azmi, emeği...
Bizi tek tek bulunduğumuz noktalardan toplayışı(Berceste, Ben, Müge(Bahane), Müge(Hüner)) Ezan sesiyle birlikte Münevver Ablamızın evinin kapısından girişimiz...
Tam tekmil fotoğraf makinesi ve lens ekibiyle gidişim ancak güneşin bütün ışıklarını beraberinde alıp götürmesi ve zerresini bize bırakmayışı ile boynu bükük kalışım... Çekilen bir kaç kareyi gördükten sonra, bütün lezzetleri tek tek özenle fotoğraflama hevesimin uçup gidişi...
Bu halleriyle yayınlayıp yayınlamama arasında gidiş gelişim...
Bu güzel emeği ziyan ediyormuşum hissi...
Ta ki lezzetlerin arasında kendimizi kaybedip fotoğrafı unutana dek...
Sofraya Neslihan midye tatlısı, Yasemin üç renkli börek , Müge ise tavuklu salatayla katıldı.
Biz sofradayken börek fırında pişmeye gitti, tavuklar göbekle buluşup son halini aldı. Hepsi birer ayrı güzel telaş... Sofrada geçen uzun sohbetler... Gecenin 12ye yaklaştığı vakitler ayrılıp bir de üstüne Müge'de içilen Türk kahvesi :)
Yasemin'in yine tek tek bizi evlerimize kadar bırakışı, yolculuğun yüce emekçisi...
Bu yolculuğun mimarı ise Münevver Ablamız...
Sana ne kadar teşekkür etsek az. Bir çok lezzeti ilk senin elinden tattık. Daha önce tattığımız başka lezzetleri bile senin elinden bambaşka lezzet halleriyle yeniden keşfettik...
Yaptığımız sayısız lezzet yolculuğunun mimarısın...
Göz bebeğimizsin...
Münevver Ablamızsın...
İyi ki varsın...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Tüy ve diken durumundayım.. Şiir gibisin,şiir gibi bir kadının kurduğu, bu şiir gibi sofraya layık bir post olmuş. Ağzından bal damlamış. Güneşli günler, güzel karelerimiz olsun nice nice inşallah pınarım.
Isiga inat gayet guzel cikmis fotograflar :) O gecenin tadi ilelebet damagimda kalacak. Muge'de bizde kirk yil hatir birakti ne yapacagiz bilmem artik :P
Beni şair divane ettiniz sonunda :)
Berceste'nin dediği gibi 40 yıl hatır bıraktın Müge, halimiz nice olacak şimdi :)
Berceste, ışığa inat ne kadar güzel çıkabilirlerse o kadar güzel yani fotoğraflar!!!
Damağımla çektim ben fotoğrafları siz farketmediniz :) Onları kendime saklıyorum esas :)
Pınar, Müge gibi "diken diken" oldum şimdi. Esas ben hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Güzel bir geceydi.
Öpüyorum seni ve Can'ı. Eşine selam.
Seni gidi seniiiii :))))
Münevver Abla
tekrar tekrar teşekkürler sana, hepimizi bir araya getirip birçok ilki daha tatmamıza sebep oldun...
sevgiler
Berceste
öyle ama damağımla çektim fotoğrafları:)
Yuzuze tanışmasak da hepiniz kendime yakın bulduğum çok sevdiğim bloggerlarsiniz. Nasıl isterdim aranızda olmayı anlatamam. Pinarcim her zamanki gibi müthiş anlatmış yazısında. Ve ben oradaymis gibi hissettim kendimi. Münevver ablanın çok özel sofralar kurduğunu dusunmusumdur hep, doğruymuş. Nice keyifli sofralarınız olsun :)
Sevgilerimle...
Yorum Gönder