31 Aralık 2009

2010

Bu
Yılbaşı
Ağacımı
Hediyelerle
donatmak yerine,
her dalını bir dostumun
adı ile süslemek istedim.Yakın
dostlar, uzakta olan arkadaşlar. Eski
arkadaşlar, yeni dostlar. Her gün gördüklerim
ve ara sıra görüşebildiklerim. Hep aklımda olanlar
ve sıkca unuttuklarım… Her zaman yanımda olanlar ile
olamayanlar Kötü gün dostlarım, hep destek olanlar...Istemeden
üzdüğüm dostlar ve istemeden beni üzenler.... Cok yakınımda olanlar,
ulasamadiklarim, yıllardır görmediklerim, özlediklerim.... Vefa borcu olduklarım.
Bir telefon uzaklığında olanlar. Alçak gönüllüler, gönülden sevenler... Az yada cok
hayatıma girmiş tüm isimler…. Bu agaçta hepsinin kökleri sağlam, dalları uzun ve Güçlü
olacak. İsimleri daima asılı kalacak… Her yeni yıl, eskilerin yanına yenileri eklenecek. Zor anlarda
ağacımın gölgesi dostları,
ve dostlukları bir nefes
serinletecek. Yeni yılla gelen
tum umutların, yeni başlangıçlarn,
dostların, bütün yeni günlerinizi
aydınlatması ve sizlerle
daha güzel an' lar
paylaşmak dileğimle....




Mail trafiğinde bana ulaşan bir yazıdan aktarılmıştır. O kadar hoşuma gitti ki paylaşmadan edemedim.
2010 da daha çok paylaşımda bulunmak, daha çok gezip görmek, daha güzel daha çok fotoğraf çekmek, daha çok tarif denemek, sevdiklerimizle daha çok biraraya gelmek, daha çok yeni deneyimler ve mutluluklar yaşamak istiyorum.
Sizin de iyiden güzelden yana daha çoklarınız olsun hep...

28 Aralık 2009

YILIN SON KONSERİ...

Dün akşam Fatih Erkoç'un Kanyon'daki konserindeydik. Açık havada, senfoni orkestrası eşliğinde müthiş bir keyifti... Rockfeller meydanındaki konserlere hep imrenirdim. Artık bizim de yeniyıl konserlerimiz var:)



İlgi yoğundu, üst katlara çıkıp balkon kenarında zar zor yer bulduk kendimize...




O kadar da güzel bir hava vardı ki, ılık bir rüzgar eşlik ediyordu bu konsere...

Bu konserlerin devam gelmeli... Müthiş bir keyifti. Senfoni eşliğindeki konserler hep güzel oluyor...

Işıkların suda ki aksini izlerken, My way'i dinlemek...
Ardından Taksim'e geçip, bir yeniyıl hatıra fotoğrafı çektirmeden olmazdı...





25 Aralık 2009

PORTAKALLI ZERDEÇALLI KEK

Tamam biliyorum sayfa da sürekli kek görmekten bıktınız ama ben farklı kek tarifleri denemekten hiç bıkmadım:)

Tarif, Boyut yayınlarının "Dünya mutfaklarından Tatlılar" kitabından.

Tarifin adı "Safranlı Kek" idi, aynı görüntüyü Zerdeçal ile de pek rahat elde ederiz dedim ve buna göre yaptık kekimizi...

Portakallı Zerdeçallı Kek


Malzemeler:


  • 250 ml (bir su bardağı) taze sıkılmış portakal suyu
  • 1 çorba kaşığı rendelenmiş portakal kabuğu
  • 1 tatlı kaşığı dolusu Zerdeçal
  • 3 adet yumurta
  • 155 gr pudra şekeri
  • 250 gr un
  • 370 gr toz badem
  • 125 gr tuzsuz tereyağı ya da margarin
  • pudra şekeri, ekstra üstü için
Yapılışı:Fırınımız 180 C de. 22cmlik kelepçeli kalıbımız tabanı hafif yağlanmış durumda.

Zerdeçalı, portakal suyunu ve kabuklarını cezvede karıştırıp kaynamaya bırakıyoruz. 1 dakika kaynatıp ateşi söndürdükten sonra yağı ekleyip eritmeye bırakıyoruz.

Yumurta ile pudra şekerini krema kıvamına gelene kadar mikserde çırpıyoruz. Elenmiş un, badem, portakal suyu karışımını ekleyip iyice karıştırdıktan sonra kalıba döküyoruz.
1saat ya da kekin ortasına batırdığınız bıçak ya da kürdan temiz çıkana kadar pişiriyoruz.
Fırından çıkarıp, 15 dakika tel ızgara üzerinde soğuduktan sonra kalıptan çıkarıyouz.

Kekin kabaran kısmını ben bıçakla kesip keki ters çevirdim. Yani tabanı üste gelmiş ve düzgün bir görüntü sağlamış oldum. Üzerine pudra şekeri serpip servis edin. Fotoğrafları önce akşam ışığında çekmek zorunda kaldım. Sonra dün sabah izin alıp evde bulunduğum kısa vakitte de gün ışığında ki fotoğraflarını çektim ancak geçen vakitte kek 4 dilimden 2,5 dilime düşmüştü. Dilimleyerek çoğaltıp ince dilimli hallerini çektim ancak kalın dilimler daha göz dolduruyor. Işık sıkıntısından kötü de çıkmış olsa bu iri dilim hallerini de paylaşıyorum.

17 Aralık 2009

5. YIL'DA SEVGİLİYE...




Gerçek bir sürpriz yapabilmek hiç kolay değil.
“Sabır” en önemli yapı taşınız olacak…
Sabretmeyi içinizdeki coşkuyu heyecanı taşırmadan kendinize saklamayı bilmeniz gerek…
Titizlikle çalışmak, planlamak…
En sonunda da bu işin keyfini çıkarmak…
Şaşırmış, bunu beklemeyen kişinin yaşadığı katbekat artmış keyfine şahit olmak… Uzaktan da olsa…
Bu kişi sevgiliniz, 5 yıl boyunca aynı yastığa baş koyduğunuz kişi ise keyfi bir başka…







Bu keyifle bir de üstüne şiir yazmak gelirse içinizden tutmayın siz de benim gibi…
Acemice de olsa, dar vakitte de yazılmış olsa iliştirin sürprizinize…
Tek harfiyle oynamayın sonradan da bırakın ilk hali yansıtsın, o da öğrensin kendi gibi bir şiir olmayı…


"
Sen doğmadan hayatıma, geceyi yaşıyordum.
Sen görünüverdin, gündüzüm oldun…
Ne güzel şeyler yaşattın bana…
Sevilmenin tadına
Sevmenin tadına vardım
Ruhuma, ömrüme eş oldun…

“Seninle her yere” ile çıktık yola,
Gezdik gördük dünyayı, türlü güzelliklere ilklere şahit olduk birlikte…
Ne güzel anılar oldu onlar,
Andıkça mest olduğumuz, baktıkça keyiflendiğimiz fotoğraflarımız var …

Geçti yıllar, 5. yılımızdayız şimdi.
Ama sanki daha dün gibi karşılaştığımız ilk an,

5.yılda her şey daha güzel,
Aşkımızın meyvesiyle…
Daha nice birlikte geçen güzel yıllarımız olsun
Muhtacım gözlerine
Muhtacım sözlerine
Muhtacım sevgine
Hep yanımda ol

Sevgilime…"



7 Aralık 2009

BAHARATLI ELMALI KEK



ELMALI KEK

Bu kekin tarifini eltimden almıştım. Sonrasında sadece içine iki baharat ekledim.
Tarifte tarçın vardı zaten, onlara eşlik etsin ve şifasını artırsın diye bol zencefil ve zerdeçal eklemesiyle melez bir kek oldu. Rengi zencefilin etkisiyle koyulaştı.

İçinde hiç yağ yok efendim. Şaşırmayın. Hiç bu kadar yumuşacık bir kek yememiş olabilirsiniz. İçindeki minik elmalar o kadar harika bir kıvam veriyor ki bu keke, büyükler de küçükler de çok seviyor… Son bir iki aydan bu yana her hafta mutlaka pişiriyorum. 8 tam porsiyon çıkıyor diyebiliriz.
Hemen tükeniveriyor. Zaten fazla kalması da iyi değil. Nemli bir kek olduğu için dışarıda çabuk bozulabilir. Ayurveda uzmanları der ki yiyeceklerin sahip oldukları enerjiyi kaybetmemeleri için mümkün olduğunca taze yiyecekler tüketmek gerekir.

Malzemeler:

• 2 orta boy elma
• 1 bardak toz şeker
• 1 bardak elenmiş beyaz un
• 2 yumurta
• 1er tatlı kaşığı tarçın, zencefil, zerdeçal
• 1 paket kabartma tozu

Yapılışı: Yumurta ve şekeri çırpın. Elmaların kabuğunu soyup küçük küçük doğrayın. Unu, baharatları ve kabartma tozunu ekleyip karıştırın. Çok zor karışıyor. Un gözden kaybolunca yağlanmış 22 cm lik kelepçeli kalıba döküp 180 dereceli fırında pişirin.

Not: Üzerine ceviz dizebilir ya da toz cevizi içine ekleyebilirsiniz. Fotoğraflardaki keki yaparken ben her ikisini de es geçmişim… Fırını açıp kekin sönme riskini de göze alamadığım için bu keki sade tükettik.

1 Aralık 2009

SIRA BANA GELDİ...

Sonunda beklenen haber geldi. Domuz gribi aşılanma işlemi 24 yaş üstüne de 2 Aralık itibariyle yapılabiliyor. Şu an tek açıkta kalan 50 ile 65 yaş arasında kalanlar. Onların ne günahı var ki? Umarım bu yaş grubunda olup aşılanmak isteyen vatandaşlarımız için de bir imkan sunulabilir.

Efendim ben yarın gidip aşımı olacağım.
Can Paşa aşılananı 15 gün oldu. Yani antikorları yeterli güce ve sayıya ulaştı:) Ben de aşı olduktan sonra bir 15 gün kendimi koruyabilirsem bu iş tamamdır.
Eşime gelince, grip olduğunu hiç görmedim 5 yıllık evliliğimiz sürecinde. Maşallah diyelim ancak aşı olmanın zararı olmaz. O da olmaya çalışacak işten fırsat bulursa…

Ailecek aşı dostu ilan ediyoruz kendimizi:)