25 Ocak 2008

OTLU KEK

Gelecek tarif bir türlü gelemedi, bu bekleyişe bugün noktayı koyuyorum. E şimdi bir başka gelecek tarif bulmak gerek, hadi bakalım çık çıkabilirsen işin içinden Pınar Hanım. ( İç Ses: Neyine gerek senin gelecek tarif işine girmek!) Bu gelecek tarif işini başarıyla götüren Yasemin Kardeşi kutluyorum.


OTLU KEK

Malzemeler:



  • 3 yumurta

  • 1 p. kabartma tozu

  • 1 su b. yoğurt

  • 1 su b. sıvıyağ

  • 1 kase karışık peynir

  • 1 tutam dereotu

  • 1 tutam maydanoz

  • 5 sap taze soğan

  • Aldığı kadar un (çok koyu kek kıvamı)

  • Dilerseniz 10 tane siyah zeytin, kekik,kırmızı biber,karabiber

Yapılışı:
Yumurtalar iyice çırpılır. İçine sıvıyağ ve yoğurt ilave edilir. Daha sonra doğranmış dereotu,
maydanoz ve taze soğan da ilave edilir. Peynirler rendelenir, ilave edilir. Dilerseniz zeytin ve
baharatları da eklenerek un, kabartma tozu ile hamuru
hazırlanır. Ben dilimlenmiş zeytin ve baharatları ilave etmiyorum. Koyu bir kek hamuru olacak şekilde un eklenir. Mayalanmış ekmek hamuru kıvamını tutturmalısınız. Hazırlanan kek hamuru kek kalıbına alınarak üzerine bir miktar kaşar rendesi serpilir. 180 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişirilir. Kürdan testi yapmayı ihmal etmeyin, fırındayken sapladığınız kürdan temiz çıkıyorsa pişmiş demektir.


Bu tarifi biraz daha koyu yaparak Selen'in yaptığı otlu çöreklerden elde edebilirsiniz. Ben bir sonraki denemeyi bu şekilde yapmayı düşünüyorum.


Afiyet Olsun.


Tarif Oktay Ustadan...

21 Ocak 2008

YASEMİN'İN BEBEĞİNE HOŞGELESİN PARTİSİ

Bu haftasonu Yasemin kardeşin bebeğine hoşgelesin partisi vardı.



Can'ımız ve babası ile yola çıktık bizde Can'ın arkadaşına hoşgelesin demek için...Evin hanımı, bebeğin annesi(Yasemin) sofrayı bir güzel hazırlamış, pek güzel mamalar pişirmişti, doğumuna haftalar kala hem de!!! Müge'de nefis eklemeler yaptı sofraya ve bu manzara oluştu...




Pınar'ın kulubesinde bu otlu kek pişti. Bir sonra ki yazıda otlu kekimizin tarifi geliyor. Bu gelecek tarif işi epey zor imiş. Bir türlü gelmeyen tarif olup çıkıyor:)

Müge'de sofrayı renklendirdi portakallı turtası, kırmızı biber sarmaları, yaprak sarması ve içli köfteler ile...

Neler yapmıştı Yasemin kardeş?

m&m li çikolatalı kurabiyeler
Bir Yasemin klasiği, çaylı kek...
ve ilk kez yaptığı ama nefis olan kısır...

Ve son nokta Rokoko...
Yasemin'in yaptığı esas güzellik bizim oğlanı kahkahalarla güldürmesiydi. Günün en güzel anıydı benim için...

18 Ocak 2008

4.AY MEKTUBU

Can'ım, oğlum, 4 aylık oldun, son 1 ayın büyük çoğunluğunu ayrı geçirdik seninle, annen işe başladı kısa bir süreliğine, o sürenin dolmasını sabırsızlıkla bekliyor. Tüm gün, tüm hafta seninle olacağı günleri sabırsızlıkla bekliyor. Aklının bir parçası iş hayatında kalacak ama seni en iyi yetiştirecek olanın da yine kendisi olduğunu biliyor.
Akşam eve geldiğimde, seninle konuşuyorum. Hayran hayran gözümün içine, ta içine bakıyorsun, uzun uzun. Heyecanlanıp, sen de katılıyorsun sohbete, güvencin gibi guruluyorsun, gözlerin öyle bir gülüyor ki... O anları hiçbir şeyle değişemem.
Büyüyorsun, inanılmaz geliyor her geçen gün sende değişenler...
Önceleri ilgini çekmeyen akvaryum, şimdi senin en büyük ilgi alanın kitap raflarından sonra... Balıklar dolaşıyor, sen gözlerinle onları takip ediyorsun, yine annen konuşuyor hiç durmadan. Bu kırmızı balık, bu sarı, bu turuncu, bu da büyük balık....
Bir yandan da annen fotoğraf çekmek istiyor hiç olmadığı kadar, ama seninleyken aklının köşesinden geçmiyor fotoğraf çekmek, seni seyretmek varken, seninle dolu dolu yaşamak varken, senin fotoğrafını çekmeyi hiç istemiyor. Baban devreye giriyor bu noktada...

Büyüyeceksin ve seninle doyasıya gezeceğiz bu şehirde, bu ülkede ve bu dünyada...


Büyü bebeğim, büyü...





15 Ocak 2008

HERŞEYİN BAŞI SAĞLIK

Çok ara verdik. Beklettik. Umarız biraz da özlettik kendimizi:)

Can'ımız bronşit oldu 10 gün önce. Basit ilaçlarla düzelmedi. Hava verildi ardından hastanede. Sonra baktık doktorumuz bizi hastaneye yatırmaya niyetli, hava veren aleti(nebulizatör) satın alıp tedaviye evde devam ettik, çok da iyi oldu. Bugün doktor kontrolüne gittik ve bronşitin kaybolduğunu sadece boğazda kaldığını, onu da öksürükle atacağını söyledi. Ben de aynısını muayeneden önce doktora söylemiştim. Hastalıklar bizi kötü eğitiyor. Herşeyi okuyup araştırıp, en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Biraz da yıpratıyor bu süreç. Şimdi uyuyor Can. Ev-iş derken ve süt iznimin olduğu günleri de doktorda, hastanede geçirince uzun bir ara vermiş oldum bloğa. Yeni birşeyler yapmaya da pek vaktim olmuyor zaten.

Artık biraz güzel fotoğraflar ekleyelim oğluştan. Hastalıklar uzak olsun meleklerimizden
Ayurveda üzerine çalışmalar yapan arkadaşım Judith ile konuştuk dün biraz. Türkiye'de çok fazla bronşit vakası olduğunu söyledi. Bunun sebebini de hava kirliliğine, bebeklere ilk aylarında yoğun bir aşı takvimi uygulanmasına ve fazla ilaç kullanımına bağlıyor.

Eğer kullanmak isterseniz de bir kaç ayurveda tedavisi önerdi. Ben Can için uygulayamadım çünkü sadece anne sütü alıyor ama 6 aydan büyük olan bebekler için uygulanabilir.

En genel tedavi bir tatlı kaşığı toz zerdeçalın bir bardak dolusu süte karıştırıp günde 2 ya da 3 kez içilmesiymiş. En iyi sonucu sabah aç karna içildiğinde veriyormuş.
Bir başka yöntem eşit miktarlarda kuru zencefil, kara biber ve kırmızı biberin(pippali) toz haline getirilip günde 3 kez verilmesiymiş.
Eğer birer tatlı kaşığı bal ve zencefil suyu, 150 ml sıcak su içinde çözündürülür ise iltihabı söküyormuş.

2 tatlı kaşığı balın her gün alınması bronşit tedavisi için yardımcı oluyormuş.

Ben de bunlardan yola çıkarak ve bir başka arkadaşımın tavsiyesi ile bu sabah kahvaltıda deli bal diye geçen balın içine bol ceviz karıştırarak yedim, benim sütümle Can'a geçer diyerek.
Sağlıklı, huzur dolu günler hepinize...


8 Ocak 2008

YENİ OYUNLAR

Sobelenmişim Berceste tarafından. Şimdiye kadar hep ben onu sobeledim. Bu sefer roller değişti. O sobeleyen oldu, ben de sobelenen.

Beni nelerin çıldırtabileceğini sormuş. Bu soruyu cevaplamak hiç zor değil benim için.

Banka, resmi daire ya da doktor kuyruğunda beklemek beni çıldırtır. Bu yüzden bütün banka işlemlerimi internet üzerinden hallederim. Resmi işlemleri de elimden geldiğince yine bu şekilde yapıyorum. Doktora da randevulu gitmeye çalışıyorum. O da olmadı ise yanımda taşıdığım kitap imdadıma yetişiyor. Yeter ki çevremde okuyacak birşeyler olsun, boş boş durmak ve gereksiz yere bekletilmekten nefret ediyorum, çıldırıyorum.

Ara sıra trafikte çıldırıyorum. Bir keresinde kayınpederim, kayınvalidem de arabada varken kendimden geçip bir trafik hayvanına (afedersiniz) küfretmişim. Tamamen çıldırmışım.
Sonradan çok utandım, nasıl yaptım diye...

Punto Amca'dan görüp iki madde daha ekliyorum yukarıdaki listeye...
-Televizyonlardaki sabah programlarına,
-Medyadaki magazin programlarının sululuğuna ve çokluğuna da çıldırıyorum ben. Çalışmayıp evde olduğum dönemde TV izler oldum ara sıra, görüp şaşırdım ve çıldırdım gerçekten. Nasıl bu kadar basit olunabilir. Halkımız nasıl bu tür programları izler hale getirilir. Medya senin görevin, yüklendiğin sorumluluk ne? Kendine gel!

Gülriz'im de sobelemiş beni. Benim hakkımda bilinmeyen 7 gerçek diye. Hakkımda bilinmeyen gerçek pek gelmiyor aklıma ama bir daha düşünelim bakalım.

-Kar, tipi, yağmur, fırtına olsun, şimşekler çaksın, çok keyif verir bunlar bana. Korkmak bir yana acayip keyiflenirim. Biraz düşündürüyor bu halim beni.

-Malatyalıyım. Belki bilmeyenler vardır. Ama görenler Malatyalıya hiç benzetmezler beni, Göçmenlik olunca soyda.

-Uzun boylu olduğum için, ilkokuldayken dalga geçerlerdi benimle. O zaman çok hayıflanırdım uzun boylu olduğuma, şimdi ise hoşuma gidiyor bu durum.

-Gülrizim Denizi çok sevdiğini anlatmış, bende ise tam bir deniz fobisi var. O yüzden açılamam, denizde ayağımı yere basamam, sanki birşey beni suyun içinden gelip ısıracak ya da böcekler yiyecekmiş gibi. Balıkların bana dokunmasına da dayanamam. Eğer denizanası gördüysem beni denize hiç bir kuvvet girdiremez. O yüzden havuzdur tercihim, sakıncalı olmasına rağmen.

Gülrizim bu kadarı olur mu, başka gelmiyor aklıma, çocuklu annelere bir indirim yapılamaz mı?

1 Ocak 2008

ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ...

Zaman gerçekten büyük bir hızla geçiyor ve ben yetişiyorum bir yerlerde, başka bir yerde ise yetişemiyorum.

Geçen haftanın özeti:

İşe başladım istemeyerek ama şimdi iyi ki başlamışım diyorum. İçim rahat, Can emin ellerde, benim için ise bir alıştırma olacak. Bu ayın sonunda tamam mı yoksa devam mı kararını daha bilinçli alabilirim böylece...

Bir telaş vardı kulubemizde. Yılbaşı demek, yurtdışında yaşayıp da tatili fırsat bilip Türkiye'ye gelen yakınlarımızı, arkadaşlarımızı görmek, misafir etmek ve hasret gidermek demek...

Önce İsviçre misafirlerimiz vardı. Büyük halalarımız geldi. İşte ilk karşılaşma...
sakine hala
Ardından yine İsviçre'den büyük kuzenler geldiler.

Sonra Hollanda'dan arkadaşım Judith geldi. Judith doktor ama alternatif tedavi üzerine araştırma da yapıyor, bitkisel tedaviler hakkında bilgi verdi bana biraz. Normal doğum yapmam ve yoga konusunda desteklemişti beni hep. Hollanda'da evde doğum yapanların arttığını ve devletin bunu desteklediğinden de bahsetti.
judith

Sonra İngiltere'ye göç eden arkadaşlarımız geldi. Şirin kızları Züleyha ile Can çok iyi anlaştılar. Züleyha o kadar nazik ki Can'a karşı, dokunurken ve öperken çok hassas davrandı. Beni çok şaşırttı bu durum. Arkadaşlarımızdan da farklı bir çay yapımı öğrendim. Demliğe çok az tarçın ve 2-3 karanfil tanesi atıyorsunuz. Harika bir kış çayı oluyor. Tarçını benim gibi çok seviyorsanız deneyin
can ve züleyha
Ve ardından yılbaşı geldi. Yengemizde toplandık bu sene. Can, biz eğlenirken gürültünün ortasında bile uyumayı başardı. Babaannesi sayesinde bu şekilde alıştı Can daha ilk haftalarından itibaren. Böylece çok rahat ettik bizde. İsviçre'den hediye gelen yılbaşı tulumunu da giydirdik. Biraz büyük geliyordu ama olsun, çok hoşuma gitti benimcanın yılbaşı tulumu
Bayram da çok hareketli geçmişti, önce ki bayram çok isteyip de gidemediğimiz Punto Amcaya gittik el öpmeye çikolatalı truflarımızla birlikte. Punto Amca çok beğendiğini yazmış, çok sevindim buna.

Bayramdan ve gelecek misafirlerimizden istifade bir sürü tatlı hazırladım. Hepsinin beğeniyle tüketilmesi çok hoşuma gitti. Babannemizin gelmiş olması sayesinde yapabildim bunları. Can'da artık büyüdükçe daha çok izin veriyor bana. Daha uzun aralıklarla acıkıyor.

Uzun süredir yapmak istediğim çikolatalı trufları, zencefilli kurabiyeleri, çikolatalı pastayı, kremalı kahveyi yaptım. Dün akşam da yılbaşı için rulo pastayı yaptım.

Bu arada oğlumla gezme alıştırmalarına başladık. İyi de gidiyoruz. Geçen hafta ilk defa başbaşa yolculuk ettik. Emzirip oto koltuğuna yerleştirdim, yanımda ki koltuğa bıraktım (Hava yastığı yok). Arkadaşımız Azra'ya gittik. Yolda uyuya kaldı emziğiyle. Bu arada emziğe alıştı sonunda. Meğer oğlum ucuz damla uçlu emziklerden istiyormuş.

Son 2 gündür hava güzel olunca dışarda uzun yürüyüşler yaptık. 3 saat kadar gezdik her birinde. Bugün Eminönü'ne bile gittik. Arabasında emziğiyle beraber uyuya kalıyor.

Güzel başladı bu yıl...

YENİ YIL


Bittiğinde,


  • Ne kadar huzurlu ,

  • Ne kadar sağlıklı ,

  • Ne kadar mutlu yaşadım diyebileceğiniz

Nice yeni yıllara !..